Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SEÇİMİN seyrinin nasıl gittiğine ilişkin en iyi veriyi bürokrasi sunar...

        Çabuk hisseder, yusufçuk gibi çoklu bakışa sahiptir; nereden ne geleceğini önceden kestirir.

        Öyle bir hesap yapar ki; önce partilerin dışarıdan görünümüne bakar…

        Bürokrasi içindeki manzarayı koklar, başka kurumdaki bürokratların dışarıdan ve içeriden gördükleri ile ikinci görüşleri sentezler, kendine bir perspektif oluşturur…

        İKBALİNE BAKAR

        Sentezlenen perspektif sayısı arttıkça zorluk düzeyi yükseleceği için de çok ileri gitmez; ikbal aritmetiğinin dört işlemiyle yetinir…

        Her masrafın karşılığının alındığı mübadele zinciri içinde hiçbir kayba yer vermeden her noktayı ölçer, biçer ona göre de adımını atar…

        Önemli olan kesin iktidar gördüğü partidir; ikbal hesabında risk en alt düzeydedir.

        Riskin az olduğunu gördüğü anda, iktidar olacak partiye bodoslama dalıp aday adayı olduğunu ilan eder.

        Adaylık başvurusunu sağır sultanın duyacağı ölçüde şova dönüştürür…

        Zaten listeye girip girmemesi de önemli değildir, çünkü iktidar ileride gereğini yapacaktır…

        Tabii ki hepsini aynı kefeye koymak olası değil; öyle olsa görevini ikbal yerine liyakat esasıyla sürdüren binlerce bürokrata haksızlık etmiş olurum…

        Ancak bütün bunlar bürokrasinin siyasetin kokusunu en iyi hisseden olduğu konusundaki uzmanlığını görmezden gelmemize engel olmaz.

        ÜÇ NOLU KARARNAME DE ENDİŞE ETTİRMEDİ...

        Bütün bunları parti ayrımı gözetmeden söylüyorum…

        Son verilere baktığımda son 10 yılın en düşük bürokrat aday adaylığı başvurusuna tanıklık ettiğimizi söyleyebilirim.

        Bürokratların en çok başvurduğu dönem ise 2011 seçimi olmuş; AK Parti’ye bürokrasiden resmen aday yağmış.

        Geçen dönem, yani 2018 seçiminde de yine çok sayıda üst düzey bürokratın başvurusuna tanıklık edilmiş…

        Oysa bu dönem daha fazla olması beklenirdi.

        Neden de Cumhurbaşkanı 3 Numaralı Kararnamesi’nin 4’üncü maddesi gereği, üst düzey bürokratların görev süresinin Cumhurbaşkanı görev süresiyle aynı olması…

        Yani 14 Mayıs günü hepsinin görev süresi bitmiş sayılıyor; görevine devamı için yeniden atamalarının yapılması gibi bir zorunluluk bulunuyor.

        Bundan dolayı bu seçimde bürokratların daha fazla başvurusu beklenirdi.

        Ancak dün gelen haberlere bakıldığında en yüksek kamu görevlisi olarak TBMM Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlu ile Hatay Valisi Rahmi Doğan, Milli Savunma Bakanı Özel Kalem Müdürü Tuğg. Remzi Albasan’ın adı geçiyor…

        Çok az denilebilecek sayıda da bakan yardımcısı ve üst bürokrat…

        Birkaç da belediye başkanı ve il müdürü…

        Geri kalanların ağırlıklı bölümü aday olma yönünde bir eğilime girmedi…

        Bu da gösteriyor ki hiç biri kendini riske sokmak istemedi…

        PARTİLER ARIKOVANI GİBİ…

        Ankara’da son iki gündür parti genel merkezlerini izliyorum.

        Tam bir köşe kapmaca oyunu yaşanıyor dersem şaşırmayın…

        Genel Başkan yardımcılarının neredeyse tamamı, kendisine partide gizlenecek bir yer bulmuş; kimi depoda, kimi yemekhanenin yanındaki odada, kimi çatı katındaki küçük bir odada saklanmış, adaylık taleplerinin baskısından korunmanın yolunu arıyor.

        Aday adaylarının hemen hepsinin elinde de bir özgeçmiş, kendisinin ne denli güçlü olduğunu, kendi bölgesinden seçilip geldiğinin bile farkında olmayan genel başkan yardımcısına anlatıyor…

        Dikkatimi çeken ise adayların ağırlıklı bölümünün 40 yaş üzerinde olması…

        Benim dolaştığım saatlerde rastlamamış olabilirim ama gençlerden adaylık için başvuruda bulunmaya gelenlere rastlamadım…

        Bu da gösteriyor ki ilginç bir Meclis tablosuyla karşılaşacağız…

        ORTAK LİSTE ARAYIŞLARI

        Bu aşamada partiler arasındaki ittifakların kendi içinde ortak liste arayışları da son hızıyla sürüyor.

        Aktarıldığına göre Millet İttifakı içinde SP çatısı altında üç partinin 41 yer dışında kalan 38 bölgede seçime girmesine ilişkin görüşmelerde mesafe alınmış.

        Gelecek Partisi lideri Davutoğlu da önceki akşam Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Akşener ile birlikte sel felaketine uğrayan Şanlıurfa’ya hareketinden önce SP lideri Karamollaoğlu ile görüştü.

        Karamollaoğlu bir gün önce de DEVA lideri Babacan ile görüşmüştü.

        Partilerin getirilen formülün işlerliğinde CHP ve İYİ Parti’nin tutumunu da görmek istedikleri ve buna göre hareket etmenin daha faydalı olacağı görüşünü aktardıkları belirtiliyor.

        Şanlıurfa gezisi için aynı uçakta buluşan Akşener, Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu’nun ise samimi bir havada oldukları, seyahat sırasındaki sohbetlerinin de aynı zeminde geçtiğine vurgu yapılıyor…

        Ortak liste çalışmasının devam ettiği, 9 Nisan’a kadar da süresi olduğu için daha sağlıklı bir çalışmanın yapılmasını öngördüklerine vurgu yapılıyor.

        Ancak adayların akını ve aday olmak için baskılaması da genel merkezleri ortak liste olmayacak yerlerde listeyi önceden yapmalarını engelliyor.

        HÜDA-PAR YETKİ VERDİ, YRP İSE BEKLEMEDE...

        Bu Cumhur İttifakı’nda da söz konusu...

        Nitekim orada da Hüda Par ve YRP’nin kararı doğrultusunda listelerin yapılmasının sıkışıklığı yaşanıyor.

        Hüda Par, dün GİK toplantısında ittifaka katılmanın modeli ile ilgili olarak Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu'na yetki verdi; toplantıdaki ağırlıklı görüş, kendi kimliği yerine AK Parti listesinden seçime girmek...

        YRP ise kendi kimliğiyle seçime katılma konusundaki tutumunu öteden beri devam ettiriyor; bu konuda AK Parti'nin bir karara varması gerekiyor...

        KILIÇDAROĞLU’NUN HDP ZİYARETİ…

        Benzer durum HDP’nin bundan böyle varlığını devamda karar kıldığı Yeşil Sol Parti için de geçerli.

        TİP’in kendi listesiyle seçime girme kararlılığı da orada liste yapmanın önündeki engel olarak görülüyor, pazarlıklar sürüyor.

        Bu aşamada CHP lideri ve Millet İttifakı Adayı Kılıçdaroğlu’nun 18 Mart Cumartesi gerçekleştirmeyi planladığı ziyaret dün akşam ileri bir tarihe ertelendi.

        Buna gerekçe olarak gösterilen de 18 Mart Çanakkale Savaşı anma programının olması…

        Ziyaretin, 18 Mart nedeniyle ileri tarihe ötelendiğine dönük iddialara CHP’den gelen yanıt ise şöyle oldu:

        “Çanakkale’de şehitliğini ziyaret edenler, ulus olarak orada da kol kola yattığımızı görür…”

        Bütün bunlar da gösteriyor ki bu seçim geçmişin bütün bilinen ezberlerini bozan, olmaz sanılanı olur kılan, kaygısı bol, gerekçesi çok sandık sürecini yaşatacak…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar