Ertesi gün hesapları…
ZAMANINDA yapılacak seçime bir yıl kalmasından olsa gerek, Ankara bu hafta itibarıyla seçim sathına tam giriş yaptı.
Partilerin grup toplantılarının olması dolayısıyla dün TBMM oldukça hareketliydi.
Zaten ne zaman ki önde bir milletvekili, ardında çok sayıda seçmeni Meclis koridorlarında görmeye başlarsanız, anlarsınız ki seçim sathına girilmiş.
Veya koridorda birbirine karışan heyetlerin arasında geldiği grubu kaybetmiş, suda boğulma pozisyonundaki başına cep telefonunu yapıştırıp çevresinde dönen sayısı artar, anlarsanız ki seçmen sahaya inmiş.
Meclis’te dün bunlardan oldukça fazla sayıda mevcuttu…
Kürsüden yapılan konuşmalara, verilen mesajlara bakılırsa bu seçimin tonu yüksek olacak…
Rekabeti önceleyen bir zemine oturacak…
Bu bütün partilerin seçmeni açısından geçerli…
Sadece seçmen değil, milletvekillerine bakarak da anlarsanız.
Uzun süredir rastlamadığınız milletvekillerini kuliste hararetli sohbet ederken bulursunuz…
CHP’DEKİ HESAPLAR
Partilerin durumu da farklı değil…
Özellikle de bu seçim açısından…
Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden en fazla sorunun dile getirildiği yer ise CHP…
Öncelikle parti yönetimi ve milletvekilleri dahil CHP’deki her bir kişi Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun adaylığına odaklanmış.
Geçmiş cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarma konusunda yaşadığı sıkıntılar anımsanırsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına çıkması müstakbel adayların hemen hepsinin CHP’den olmasının memnuniyetini sürüyor.
Partide ağırlıklı kabul Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerine kurulmuş.
Bu konuda ortak bir mutabakat söz konusu, hatta hemen herkes de hakkı olduğuna inanıyor.
Bunun için sıraladıkları haklı gerekçeler de 6’lı masanın oluşumu, ittifakların kurulması, yerel seçimlerdeki işbirliğinin başarı ile sonuçlanması ve kendi çıkarından önce ortak hedeflerin beklentilerini öncelemesi şeklinde sıralanıyor.
Bir başkasının Cumhurbaşkanlığına bugünkü yetkiler içinde gelmesi halinde sonuna kadar kullanma gayretine girme ihtimalinden dolayı, muhalefetin diğer 5 partisinin tercihinin de Kılıçdaroğlu’ndan yana olacağı konusunda da eminler.
YERİNE İSİM ARAYIŞI
Bu da CHP’de bir başka arayışın kapısını aralıyor.
Çünkü Kılıçdaroğlu, ilk günden bu yana Cumhurbaşkanı’nın parti kimliğinin olmaması gerektiğini açıktan dile getiriyor.
Dolayısıyla geçen seçimde Muharrem İnce’nin adaylığının ilanında yakasına Türk Bayrağı takan biri olarak, bırakın seçilmeyi aday olduğu andan itibaren Genel Başkanlığı sürdürmesi beklenmiyor.
Siyasi partilerde Genel Başkanın ayrılması ise yeni bir olağanüstü kurultay süreci demek.
Bu da Kılıçdaroğlu sonrasına yönelik arayışların yeniden hızlanmasına neden olmuş.
Hatta İstanbul Büyükşehir Başkanı İmamoğlu ve İl Başkanı Kaftancıoğlu ile ilgili gelişmeler sonrasına yönelik kartlar yeniden karılmış.
CHP delegesinin beklentilerini en iyi kim karşılar üzerine kurulu yeni bir aşamaya geçmiş.
GEÇİŞ DÖNEMİ KURALI
Muhalefetin diğer partilerinde ise daha çok Cumhurbaşkanlığı yardımcılığına yönelik bir beklenti hakim olmuş.
Buna neden olan da anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu’nun bir süre önce dile getirdiği, işbirliği içindeki partilerin liderlerinin de Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasına yönelik formülü…
Bu durumda şunu sormak gerekmiyor mu?
Cumhurbaşkanı’nın partili olmamasına yönelik durum, yardımcısı için de geçerli olmaz mı?
Eğer onlar için geçiş döneminde geçerli olmayacak ise bu durumda Cumhurbaşkanı için neden geçerli olsun?
Ankara’da havalar ısındıkça siyasetin harareti de eşdeğer oranda artıyor…
Bırakın partileri, siyasetin her bir bireyi alacağı pozisyona göre hesap yapıyor…