Rusya'nın Suriye lojistiğini kesti…
RUSYA’nın Ukrayna işgalinin sona erdirilmesi için, Türkiye hakemliğinde bugün Antalya’da iki ülkenin Dışişleri bakanlarının yapacağı görüşmeden barışın çıkacağını kimse sanmasın.
Buna karşın Türkiye bu konuda önemli bir diplomatik atak yaptı ve kriz çözücü merkez haline geldi.
Daha ilerisi önümüzdeki sürecin de en önemli askeri, ekonomik ve uluslararası siyasi aktörü haline geldi.
Bu durumun Türkiye’ye getirisi, savaşın süresine göre farklılaşır.
Eğer uzar ise yük, kısa sürede bir sonuca ulaşırsa da fayda sağlar.
İsrail Cumhurbaşkanı’nın uzun süre sonra dünkü Ankara ziyareti, bugün Antalya’da Rusya ve Ukrayna Dışişleri bakanlarının görüşmesi ve akşam ABD Başkanı Biden'ın epey bir aradan sonra telefon açması, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Alivey'in ziyareti, Pazar günü de Yunanistan Başkanı’nın ziyaret kararına dün de pazartesi günü gelecek Almanya’nın yeni Şansölyesi de eklendi.
Diğerlerinin de takibi kaçınılmaz…
Çünkü Rusya’nın Ukrayna’ya dönük savaşı, bölgenin tamamını ilgilendiren önemli bir sonucu da beraberinde getiriyor.
LOJİSTİK SAVAŞI
EDAM’dan Dr. Can Kasapoğlu, dün sohbet ederken Ukrayna ordusunun Kırım’da yaşananın aksine kararlı direnişine dikkat çekti.
“Rusya 7 yıl içinde Suriye sahasında kaybettiği kadar generali 14 günde kaybetti; beşinci generali Ukrayna operasyonunda öldürüldü” dedi.
Rusya’nın Çeçenistan’da Grozni’ye girerken uyguladığı askeri harekatın etkisinin hala devam ettiğini, bundan dolayı aynı tutumu Kiev’e karşı gösteremediğinin de altını çizip ekledi:
“Ukrayna ordusunun direnişi kadar halkın desteği de önemli. Bu direniş karşısında tam hava üstünlüğü de kuramadı. Ukrayna ordusu da önemli bir taktik ile Rusların ikmal araçlarını yok etti; benzini biten tanklar ortada kaldı. Ama kuvvet dengesi hala Rusya’dan yana…”
Benzer taktiği lojistik desteği keserek Rusya’nın da Kiev’e karşı uyguladığını belirten Dr. Kasapoğlu, Ukraynalı bir uzmanın, “Bu savaş Devlet inşasındaki Ukrayna’da millet inşasını sağladı” cümlesine atıf yaptı.
Rusya'nın kuşatmaları sonucu oluşan imkansızlık ve askeri lojistik sorunlara karşın Ukrayna halkının ülkesini savunan tutumunun önemine vurgu yaparken, sorunun Rusya açısından bir başka sahada önemli bir lojistik sorun ürettiğine dikkat çekti.
TARTUS’UN İKMALİ KESİLDİ
Sıcak gelişmeler nedeniyle Kuzeye odaklanırken, görmediğimiz bir noktaya, uzun süre sonra dün Türkiye ve Rusya’nın ortak devriye hareketinden birini daha gerçekleştirdiği Suriye’ye işaret etti:
“Savaş uzarsa Rusya’daki Suriye birliklerinin lojistiğine çok büyük etki yapar. Çünkü Türkiye Montrö Anlaşması’nın 19. maddesini uyguladı ve savaş gemilerinin hareketini durdurdu. Suriye’nin Tartus limanına yerleşmiş Rus ordusunun lojistiğini Karadeniz’deki çıkarma gemileri sağlıyordu. Boğaz kapanınca oranın lojistiğinin sağlanmasında ciddi sorunlar olacak. O da Rusya’nın Suriye’deki durumunu etkileyecek…”
DOĞU AKDENİZ'DE SIKIŞTIRIYOR
Savaş başladığından bu yana ABD ve AB ülkeleri Rusya’yı yaptırımlar ve imkansızlık üzerinden vurmayı amaçladı, bunda da başarılı oldu.
Rus oligarkların mal varlıklarına, uçak ve yatlarına el konulması, Rusya’dan ünlü markaların çıkması da bu taktiğin bir sonucuydu.
Dolayısıyla Rusya, Kiev başta olmak üzere Ukrayna’nın birçok kentini abluka altına alıyor, ancak asıl büyük abluka dışarda kendisi için gerçekleşiyor.
İkmal düzenini bozuyor…
Bu durum Rusya’nın hakimiyet kurmaya başladığı Suriye’den Libya’ya kadar Doğu Akdeniz sahasında elde ettiklerini de etkiliyor.
YABANCI SAVAŞÇILAR
Suriye demişken Rusya’nın önünde bir de yabancı savaşçılar sorunu duruyor.
Suriye meselesi tek başına lojistik sorun da üretmiyor.
Sahada savaşan hem Rus, hem de batılı ülkelerin vekaletinde çok sayıda yabancı terörist savaşçı söz konusuydu…
Bunların bir bölümü Ukrayna’ya gitti, hatta içlerinde Türklerin de bulunduğu yabancı savaşçı sayısının 20 bini aştığını Ukrayna hükümeti yetkilileri açıkladı.
Yabancı Terörist Savaşçılar üzerine çalışan Prof. Dr. Haldun Yalçınkaya’ya sordum, yanıtı şöyle oldu:
“Suriye’de terör örgütlerine destek amacıyla gidenler açısından BM’nin 2178 sayılı kararı gereği yabancı terörist savaşçı olarak kabul ediliyorlardı. Ancak burada Ukrayna devletinin, onun emir komutası altına giren bir durum var, burada terörist değil, yabancı savaşçı statüsünü kazanır…”
İspanya’da 1936’da Franko rejimine karşı verilen iç savaşta da çok sayıda yabancı savaşçı ile karşılaşıldığını, son dönem Bosna savaşında bu duruma tanıklık edildiğine de dikkat çekti.
“Suriye’de meşru olmayana desteğe gidiyordu, buralarda ise meşru hükümetin davetiyle gidiyor, o nedenle yabancı savaşçı olarak kabul edilmeleri gerekiyor” yaklaşımında bulundu.
Türk Ceza Kanunu açısından da durum farklı değil.
TCK 306 “Türk devletini savaş tehlikesi ile karşı karşıya bırakacak şekilde…” savaşmaya gidenlerin hapis cezasına çarptırılacağını belirtiyor.
Dolayısıyla Türkiye her iki tarafa da eşit duran ve çatışan iki ülke ile bir savaş sorunu bulunmayan ülke olduğu için bir ceza yaptırımı da bulunmuyor…
Nitekim TCK düzenlemesinde büyük emeği olan Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Adem Sözüer'e de sordum, şu yorumu getirdi:
''Rusya şu an milletlerarası hukukun hiçbir kuralını tanımadan insanlara karşı suç işleyerek bir işgal girişimi içinde. BM sözleşmesi ve uluslararası hukuka göre Ukrayna istilaya karşı meşru savunma hakkını kullanan bir konumda. Bu gayet net. Ukrayna'nın kendini savunmasına verilen destekler de meşrudur... Ukrayna askerleriyle birlikte savaşan gönüllülerin yabancı terörist savaşçı sayılması mümkün değil.''
Umarım bu iş uzamadan bir barış zemini bugün Antalya'da sağlanır; uzayan her gün Türkiye için de başka yük üretir...
Yoksa uzayan çatışma bir süre sonra Türkiye'ye de sorun üretir...