Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SON bir hafta içinde çoğunluğu Bilim Kurulu üyesi, enfeksiyon ve mikrobiyoloji, halk sağlığı ve yoğun bakım konularında uzman hekimlerle konuşuyorum.

        Hepsinin de İstanbul’da yaşanan son durum ile ilgili söylediği cümle benzer:

        “Eğer önlem alınmazsa patladı, patlayacak. Bu sağlık sistemini de tıkar ve içinden çıkılmaz bir hale getirir. Yeniden kısıtların başlamasını da zorunlu kılar…”

        Nitekim önceki gün İstanbul’da yapılan Bilim Kurulu toplantısında da benzer uyarılar bilim insanları tarafından dile getirilmiş.

        Yapılması gereken önlemlere ilişkin görüşler net şekilde ortaya konulmuş.

        “Biran önce kademeli çalışma sistemine geçilmesi, toplu taşımada gerekli önlemlerin alınması gibi öneriler sıralanmış…”

        VAKA SAYISINA GÖRE KAPANMA ALMANYA’DAKİ EŞİKLİ MODEL…

        Hatta Almanya’da uygulamaya geçilen, yapılan test sayısında pozitif çıkma oranına göre eşikli kapatma sistemi üzerinde durulmuş.

        Almanya’da uygulamaya geçilen sisteme göre bir bölgede son bir hafta içinde yapılan 100 bin testte 35 kişi pozitif çıkıyorsa, maske takmak her yerde zorunlu hale getiriliyor, mesafe sınırı yeniden düzenleniyor.

        Mevcut uygulamada maske ancak toplu taşıma ve kalabalık içine girildiğinde zorunlu.

        Vakaların yoğunlaştığı bölgelerde düzenlenecek kutlamalar için katılımcı sayısı da 35'ten 25'e düşürüldü.

        Özel kutlamaların katılımcı sayısı ise 15'e indirildi.

        Ancak bir hafta içinde 100 bin kişide 50'nin üzerinde çıkması durumunda hem özel, hem de kamusal alanda yapılacak kutlamalara katılacak kişi sayısı 10 ile sınırlandırıldı.

        Büyük etkinliklerin de ise bu eşik 100 kişi olarak belirlendi.

        Bu arada vaka sayısı 50'yi geçen yerlerde 23:00'ten sonra alkol satışı da yasaklanacak; Berlin ve Frankfurt'ta bu uygulama yürürlükte.

        Rakam 60 üstüne çıktığında ise önlemler kapanmaya kadar gidiyor.

        AÇIKLANAN RAKAMA BAKILIRSA GEREKSİZ

        Ancak Türkiye’de test sayılarından kaçının vakaya dönüştüğüne ilişkin elde veri olmayınca bunun uygulaması da mümkün değil.

        Nitekim Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dün verdiği rakamdan yola çıkarsak, 128 bin 312 test yapılmış, 2 bin 305 hasta sayısına ulaşılmış.

        Bunun %40’ı İstanbul’da olduğuna göre aslında 800 kişi demektir ki 20 milyon nüfuslu kent için hiçbir önemi yok; hatta herhangi bir tedbir almayı dahi gerektirmeyen bir durum.

        Oysa gerçek rakam, yani vaka sayısı çok daha yüksek tedbir alınmasını gerekli kılıyor.

        Bu da vaka sayısının bilinmesinin neden önemli olduğunu göstermeye yetiyor.

        Durumun hiç de öyle bir sonuç vermediği vakaları gösteren HES haritasındaki ilçelerin kıpkırmızı olmasından anlaşılıyor.

        MESAİ SAATİNE DÜZENLEME

        Dolayısıyla Almanya’nın uyguladığı sisteme geçilmeye çalışıldığı anda İstanbul için ciddi bir kapanmanın zorluğu ortada duruyor.

        Yapılabilir mi?

        Kesinlikle hayır…

        Bu da bilindiği için Bilim Kurulu’nda kademeli kapatma veya Bakan Koca’nın da ifade ettiği gibi en geç 24:00’te kapatılması zorunlu olan restoran, eğlence mekanları gibi yerlerin kapanma saatinin öne çekilmesi üzerinde durulmuş.

        Bir de toplu taşımadaki seyreltmeyi sağlamak için mesai saatlerinin yeniden düzenlenmesi konusu gündeme gelmiş.

        Aslında İstanbul Valiliği bu konuda adım attı, belirli bölgelerde mesai saatlerinin düzenlenmesine yönelik bildirimde bulundu.

        Ancak özellikle küçük ve orta işletmeler bu kurala uyma konusunda direnç göstermiş.

        Bunun yeniden ele alınması ve toplu taşımadaki seyreltmeyi hayata geçirebilmek için daha etkin yaptırım uygulanması kararlaştırılmış.

        Benzer durum yukarıda da söz ettiğim gibi restoranlar, kafeler, pastaneler ve meyhaneler için de geçerli.

        “İSTANBUL İYİ DEĞİL…”

        Tedbirler söz konusu olunca Bilim Kurulu’nun alt grubu olarak çalışan halk sağlığı uzmanlarının ağırlıkta olduğu Kurul öne çıkıyor.

        Kurul’un etkin ve aktif ismi Halk Sağlığı uzmanı Prof. Dr. Levent Akın’a İstanbul’u sordum.

        “İstanbul’un her yeri iyi değil, ciddi bir artış var” diye söze girdi.

        Bilim Kurulu toplantısına katılma olanağı bulamadığını belirtti, yükselişte faktör olan iki unsur bulunduğunun altını çizdi.

        Bunları, “Toplu taşımın çok kalabalık olması ve restoran, pazar yeri gibi yerlerde mesafenin ortadan kalkması” diye sıraladı.

        Bu alanlarda kalabalık seyreltilmediği anda durumun gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alacağına da vurgu yaptı.

        HASTANELERİ BİRDEN DOLDURUR

        İstanbul’da bazı sektörlerin mesai saati ile ilgili düzenlemeye ayak direğini de belirterek, hastanelerde yatan sayısındaki artışa dikkat çekip ekledi:

        “Eğer hastaneye başvuran hasta sayısında sınır değerlerde bir yükselme varsa bu 10 gün içinde yüksek oranlı bir hastanın hastaneye geleceği anlamı da taşır. O nedenle bugün olan yükselmeyi dikkate almalıyız. Hastanelerde yoğunlaşma da beraberinde sokağa çıkma yasağını getirir. O şekilde ancak önlenebilir.”

        Şu an için hastanelerdeki yatak kapasitesinin sınır değerlerin çok altında olduğunu da belirtti, ancak ani zıplamanın sıkıntı yaratabileceğine de işaret etti.

        Restoranların bazı bölümlerinin maske takmaktan muaf tutulduğunu da anımsattı.

        “Sigara içilen alanlar gibi bölümler; buralara ilişkin de önlem alınabilir” dedi.

        VİRÜSÜN HASTA ETME ORANI

        İstanbul’daki en büyük sıkıntının insanların yüklendiği virüs miktarında olduğunu, bunda büyük artış görüldüğünü söyledi.

        Aktardığına göre normal bir insan bedeninin virüsten etkilenmesi için on üstü sekiz oranında virüs alması gerekiyor.

        Bu doz 10 üstü 7’de kalırsa bünye bununla başa çıkabiliyor; ancak her bir adımda sürekli üst üste binerse o zaman mücadele edemediği bir orana ulaşıyor.

        Havuz problemi gibi, vücudunuz 7 dozu eritebiliyor, siz de 9 doz aldıysanız bununla baş edemiyor o 2 doz fazla vücudu yıkmaya yetiyor.

        Prof. Dr. Akın da Bilim Kurulu’nda da ele alındığı gibi kademeli mesai uygulamasının yararlı olacağının birkaç kez altını çizdi.

        Yapılabilir mi?

        Bunun için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin konuyu masaya yatırıp ona göre karar vermesi gerekiyor.

        O nedenle eğer kabine toplanırsa pazartesiden önce de bir karar beklenmiyor…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        DAEŞ'i hortlatan dil…

        DAEŞ'i hortlatan dil…
        0:00 / 0:00

        FİKİR özgürlüğünü inanç özgürlüğünün önüne koyar, aymazca her şeyi söyleme hakkı verirseniz, orada başka bir sorunun üremesinin de önünü açarsınız.

        Nitekim öyle de oldu, Fransa Devlet Başkanı Macron’un yerel seçimde ortaya çıkan dibe vuran sosyolojik tabanını konsolide etme çabasındaki söylemi DAEŞ’i de hortlattı.

        Bunu yakın geçmişte Fransa’da birkaç kez gördük.

        Biri 2016’da yani 2017 Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen öncesinde kuzeyde Ruen kentindeki Saint Etienne de Rouvray Kilisesi’nde yaşandı…

        DAEŞ mensupları bir rahibin ve rehinenin boğazını keserek öldürdü.

        Bundan iki gün önce ede yine Nice’te DAEŞ mensupları otomobillerini kalabalığın üzerine sürüp 86 kişiyi ezerek öldürdü.

        YİNE BAŞ KESME

        Sonuncusu da dün Fransa’nın güneyinde yine Nice’de yaşandı; Notre Dame kilisesinin içinde bir kadın başı kesilerek öldürüldü.

        Baş kesme olunca eylem hemen akıllara DAEŞ’i getiriyor; nitekim geçmişte olanların hepsi de Türkiye üzerinden Suriye’ye gitmek üzereyken sınırda ele geçirilip Fransa’ya iade edilen vatandaşlarıydı.

        Aynen geçen hafta öldürülen öğretmen gibi onlar da başı kesilerek öldürüldü.

        REKLAM

        Aslında Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un kendi tabanını konsolide etmek için dışarda İslam aleminde sorunu aradığı her dönem Fransa’yı içten vuran barbarca eylemlerle karşılaştığı açık.

        Çünkü bütün bu eylemler laiklik konusunda en ileri ülkelerden biri olmakla birlikte, dinin Fransa’da çok önemli bir yere sahip olduğunu gösteren gelişmeler.

        Bunu da en iyi bilmesi gereken Macron olmalı; çünkü 5 milyondan fazla Müslüman vatandaşı var.

        Ayrıca Suriye'ye gidip DAEŞ saflarında uzun süre kalıp, Fransa'ya dönen yurttaşı terörist savaşçı sayısı da Avrupa'nın en yükseği...

        Hepsi de kolayca boğaz kesecek ölçüde cani...

        Macron ise ne denli büyük sorunun üzerine bastığını hala görmüyor.

        Diğer Yazılar