Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Soçi’de bugün gerçekleşecek zirveden olumsuzluk çıkacağını bekleyenler yanılır.

        Çünkü her iki ülke için Suriye, birbirini beslemekle birlikte, ötekine karşı kalkan olarak kullandıkları zemin oldu.

        Rusya, NATO üyesi Türkiye ile yakın ilişkisi sayesinde Suriye’de elini rahatlattı; küresel güç olma yolunda ilerledi.

        Akdeniz sahilindeki varlığını güçlendirdi.

        Türkiye de müttefikleri ile arasındaki her türlü olumsuzluğu ve engeli Rusya kalkanı ile aştı.

        Bugüne kadarki Soçi buluşmalarının hepsi de uzlaşıyla sonuçlandı.

        Ayrıca iki ülkenin başta İdlib olmak üzere Suriye sahasındaki işbirliği sonlanmadı.

        PUTİN KAYBETMEK İSTEMEZ

        Dolayısıyla bugünkü görüşmede en olumlu tavır gösteren yine Rusya Devlet Başkanı Putin olacaktır.

        Çünkü Akdeniz sahasında, yılbaşından bu yana 7 kez yüz yüze görüştüğü Erdoğan ile dostluğu kaybetmek istemez.

        “Son tahlilde Şam mı, yoksa Ankara mı?” tercihi önüne konulursa, Rus diplomatın bir süre önce vurguladığı gibi, “Üçüncü yol var, her ikisi birden…” yanıtını verir.

        Buna Türkiye’nin PYD konusundaki bastırmalarının Beyaz Saray üzerindeki etkisiyle ABD’nin sahayı terk etmesi ve Rusya’nın etkili tek güç olarak kalması da eklenmeli.

        Dolayısıyla Rusya, Suriye sahasında elde ettiği “Barışı sağlayan ülke” pozisyonunu da kaybetmek istemeyecektir.

        Eğer ki Türkiye ile müzakeresinde sıkıştığı konular olursa ortaya koyacağı gerekçe de geçmiştekinden farklı olmayacaktır:

        “Biz buraya Suriye hükümetinin çağırdığı misafir konumunda geldik...”

        Bunu söylerken “oyun kurucu” rolünü de elden bırakmayacaktır.

        MASADA OLACAKLAR

        Soçi’de masada neler olacak denilirse…

        Bunun için başta Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov olmak üzere dün Moskova yetkililerinden gelen açıklamalara bakmak yeterli.

        Hemen hepsinin altını çizdiği üç nokta vardı.

        1-Türkiye’nin sınır kaygılarını anlıyoruz. Bunun Ankara’nın da rahat edeceği bir formülle giderilmesi gerekir.

        2-Ankara ile Şam, Adana Anlaşması kapsamında yardımcı rol oynamaya ve doğrudan temasların sağlanmasını teşvike hazırız. Taraflar Adana Anlaşmasını değiştirmek isterse, biz bu hususu destekleriz.

        3-Suriye topraklarında yasa dışı silahlı örgütlerin bulunmaması için tüm Kürt yapılanmalarının Suriye Anayasasında ve yasalarında yer alması gerekir. Bunun için Kürtler ile Şam arasındaki diyaloğun sağlanması için iki taraf da Rusya’nın bu konuda yardımcı olmasına ilgi gösterdi.

        Açıklamalar oldukça net…

        Ankara ile Şam arasında görüşmeleri başlatarak bir zemin kazanırken, Adana Anlaşması’nı içine PYD’yi de koyarak yeni bir mutabakat metnine bağlayıp, sağlam zemine oturması için bastırıyor.

        KUZEYE DE GÖZLEM NOKTASI

        YPG’nin Şam ordusunun bir parçası haline gelmesi için uğraşıyor.

        Rojava federe yapılanması hayali tükendiğini göstererek Ankara’nın kaygılarını da aynen İdlib sahasında olduğu gibi “gözlem noktaları” ile gidermeyi amaçlıyor.

        Ankara’dan başta Cumhurbaşkanı olmak üzere son günlerde ardı sıra yapılan açıklamalara bakıldığında da “gözlem noktaları” kurulması fikrinin oturduğu görülüyor.

        Ancak bunların ne şekilde oluşacağı şu aşamada bilinmiyor.

        DAEŞLİLER AÇMAZI

        Moskova ile Soçi müzakeresinin en önemli ayağını ise DAEŞ oluşturuyor.

        Çünkü Rusya Devlet Başkanı Putin, dün de vurguladığı gibi bölgede DAEŞ’in hapsedildiği yerlerin boşaldığını ve bunun da tehlike oluşturduğunu söylüyor.

        Bölgedeki en büyük iki kampı El Hol’de Mayıs 2019 rakamlarına göre 73 bin 520, oldukça aşağıda Deyrizor bölgesinin altında Hajin’de ise bu rakamın biraz azı sayıda DAEŞ’lilerin aileleri bulunuyor.

        Toplam DAEŞ mahkumu sayısı ise bin olarak gösteriliyor.

        Operasyon bölgesinin içinde ise sadece Mabruka kampı bulunuyor ki PYD gitmeden önce boşalttı.

        Hapisteki DAEŞ’lilerin ve ailelerinin nerede ne şekilde iskan edileceği konusu ise şu an tartışılan en önemli konu.

        ABD ile yayınlanan bildiride bunlarla ilgili ortak bir kararın alınacağına işaret edilmişti.

        İçlerinde Rusya’dan gelenlerin de ağırlıkta bulunduğu hapisteki DAEŞ militanları konusunda Moskova’nın nasıl bir plan önerdiği şu aşamada bilinmiyor.

        Ancak belirli bir yere toplanıp, koruma altına alınmaları gerektiğinin altı da sürekli çiziliyor.

        İDLİB’DEKİ BASINCI BOŞALTMA

        Bununla beraber Şam güçlerinin güneyden bombalamaya devam etmesi nedeniyle, aralarında El Kaide sempatizanlarının da bulunduğu silahlı kişilerin İdlib sahasında sıkışmışlığı da rahatsızlığın bir başka boyutu.

        Gittikçe daralan alanda sayısı 4 milyona ulaşan nüfusun barınması zorlaşıyor, diğer bölgelere aktarımdan söz ediliyor.

        Ancak bunun nasıl bir plan içinde olacağına ilişkin henüz bir plan ve karar bulunmuyor.

        Özetle, Soçi’de bugün yapılacak görüşme bu yıl yüz yüze gerçekleşen 7 görüşmenin en kritiği…

        Ancak bir anlaşma çıkacak, uzlaşılmayan alanlar ise yakın gelecekteki başka görüşmeye ötelenecektir.

        Başta belirttiğimi sonda da söylemem gerekirse Soçi’den kimse sürpriz de kriz de beklemesin.

        Çünkü malzemeler baştan kilere döküldü; buradan çıkacak yemek belli...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar