Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti’den kopan iki hareket de son günlerde hızını arttırdı.

        Buna partiden ihraçların etkisi kadar, kamuoyu ilgisinin yüksekliği de neden olmuş.

        Bir süre önce verdikleri demeçlerde de açıkladıkları gibi Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan yıl bitmeden partilerinin tüzel kişiliğini kamuoyuna ilan etmiş olacak.

        Sohbetlerimden aldığım bilgiye göre, her ikisi de şu dönem yoğun şekilde parti programı üzerinde çalışıyor.

        Bu kapsamda sadece Türkiye’deki siyasi partilerin değil, yurt dışındaki birçok partinin de programı alınmış ve taramadan geçirilmiş.

        Yeni akım siyaset düşünürlerinin görüşleri de gözden geçirilmiş..

        Hedefleri parti programına ilişkin bir taslak çıkarmak ve ardından bunu partinin ilk çekirdeğini oluşturanların görüşüne sunmak…

        Görünen o ki her iki hareket de bu konuda bugüne kadar uygulanan klasik yönteme başvuruyor.

        KLASİK YÖNTEM

        Geçmişte de örneğin ANAP’ın kuruluşunda Mehmet Keçeciler ile Hüsnü Doğan başat rol oynamış, onlara diğer ekip destek sunmuştu.

        Bu durum yeniden siyaset sahnesine dönen CHP için de geçerliydi; o dönemde de Hikmet Çetin, Murat Karayalçın’ın da arasında bulunduğu ekip parti programı için yoğun emek sarf etmişti.

        Dolayısıyla partilerin kuruluş süreçlerinde önce çekirdek bir kadro programın kasnağını çıkarır, partinin zeminini teşkil eden bu kasnak içine dökülen temelle şekillenir.

        Yani hangi sosyolojik tabanı hedef alacağı, önceliklerinin ne olacağı ve hangi ilkeleri önceleyeceğini belirler.

        ÖNCE PROGRAM, İSİM VE AMBLEM

        Bütün partilerdeki süreçleri de göstermiştir ki sonrasında da unutulur.

        “Parti programında acaba bu konuda ilkeler ne emrediyordu” diye bakanı da olmaz.

        Parti içinde yarış söz konusu ise ancak muhalif olan taraf, iç iktidarı elinde tutanı eleştirme malzemesi olarak kullanır.

        Seçmen de oy vermek için parti programını okuma zahmetine girmez, başındakinin neyi ne şekilde söylediğiyle ilgilenir.

        Durum böyle olmakla birlikte, iki taraf da konuşmalarından çıkardığım kadarıyla programa özel bir önem veriyor.

        Her ikisinin de programı tamamlamak için öngördükleri tarih en geç Kasım…

        Ardından da partinin ismi, amblemi gibi tüzel kişiliği tanımlayacak sürece geçilmesi hedefleniyor.

        MİLLETVEKİLİ TRANSFERİ

        Kuruluş süreçleriyle ilgili her ikisinin de izleyeceği yol buraya kadar birbirine çok benziyor.

        Benzer olan bir diğer yönleri de partilerinde milletvekillerine yer verip vermeyeceklerine dönük.

        Ortaya koydukları ilke, “milletvekili transferi gibi bir uğraş vermeyeceğiz” yönünde.

        Ancak gelmek isteyene de bugünden kapıyı kapatmak gibi bir çabaları yok.

        Buna neden AK Parti tabanını, “partiyi iktidardan düşürüyorlar” diye ürkütecek algı yaratmamak…

        İSTİFALARA FREN

        Davutoğlu ekibi, bununla birlikte “partiden ihraçlarının hemen ardından kendiliğinden gelişen istifa sürecini frenlemek için tutum aldıklarını” bildirdi.

        İstifaların yoğun bir şekilde olmasının önüne geçmek AK Parti yöneticilerinden daha fazla için ikna süreçleri işletmişler, “Parti sizi atarsa ayrılın” telkininde bulunmuşlar.

        Buradaki amacı da şöyle izah ettiler:

        “Eğer grup kuracak kadar milletvekili sayısına ulaşamayacaksak istifaların bir anlamı yok. Yeni oluşum için AK Parti’den ayrılanların partisi görüntüsü vermek de istemiyoruz; bu hedeflediğimiz parti yapılanmasını olumsuzlaştırır.”

        ESKİLERLE TAMAM YENİLERLE BELKİ

        Bundan dolayı eski milletvekillerinin hareketin içinde olmasına daha sıcak bakılırken, mevcut milletvekillerinin katılım sürecini hızlandıran herhangi bir davranışın içinde olmak istenmemiş.

        Ancak orada da temkinli davranış geliştirilmiş; neden de “AK Parti’nin devamı veya orada ikbal bulamayanların kurduğu yapı” gibi görüntü vermemek.

        Bunun için il ve ilçe teşkilatlarında daha seçici olma yoluna gidilmiş.

        Harekete katılmak isteyen veya kendilerinin davet ettiği isimlerin illerinde diğer partiler veya siyasal yapılarla bir sorunun olmamasına özen gösterilmiş.

        ÖNCE MERKEZ, SONRA TAŞRA

        Yerel iktidar mücadelesinin içinde olanların hareketin içinde olmasına çok da sıcak bakılmamış.

        Bu da kadrolaşma sürecinin daha ağır işlemesine neden olmuş.

        Her iki taraf da bu kapsamda “taşra teşkilatı için isim topladıklarını” ve görüşmelerini devam ettirdiklerini belirtti.

        Parti inşasının nasıl olacağı konusunda ise ilginç bir yanıtla karşılaştım.

        Belirttiklerine göre önce partiyi kurup, ardından taşra teşkilatlarının oluşumuna geçmeyi hedefliyorlar.

        Oysa birçok parti önce taşra teşkilatını en azından kimlerle yola çıkacaklarını belirleyip, ardından partinin üst kademesinin yapılanmasına odaklanırdı.

        Bu kez farklı bir yol izleyip, önce merkezin inşasının sağlanıp, ardından taşra yapılanmasına yönelmeyi hedeflemişler.

        Görünen o ki bu konuda Ahmet Davutoğlu ekibi çok daha avantajlı gözüküyor.

        Çünkü Davutoğlu’nun Genel Başkan ve Başbakanlığı dönemindeki teşkilat üyeleri, bir kenarda hazır bekliyor.

        Davutoğlu’nun bu ekip ile diğer kesimlerden gelenlerin de katılımını sağlayarak yeni bir yapılanmayı ortaya çıkarma amacında olduğunun altı çiziliyor.

        Başta da belirttiğim gibi yeni parti hazırlıkları oldukça hızlanmış görünüyor.

        Bu aşamada, “sanılmasın ki bütün bunlar erken seçim beklendiği için yapılıyor” noktasının altı da özenle çiziliyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar