Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Darbenin ardından başlayan siyasal hayatın devamında da yöntem değişmedi; seçim otobüsü propagandanın etkin aracı olmayı sürdürdü.

        Ankara’dan veya İstanbul’dan yola çıkılır, asfalt nereye götürüyorsa oraya sapılan mitingler yapılırdı.

        Bazen de öteki kent için yola koyulmadan önce, parti açısından önemli bir iki ilçeye daha uğranır, gönül alınırdı.

        Havaalanına sahip kent sayısının çoğalması, uçak seferlerinin artması ve özel uçak kiralama şirketlerine yenilerinin eklenmesiyle 1990’lı yılların başından itibaren farklı yönteme geçildi.

        Seçim otobüsü varlığını sürdürürken, lider bölgeye uçakla gidip mitinglerini yaptıktan sonra bir başka kente geçmeyi tercih etti.

        Bu farklı bölgelerde aynı gün miting yapma olanağını getirirken, ülkenin bütününde propagandayı eş zamanlı yapmasına da olanak sağladı.

        Bir süre sonra seçim otobüsleri kent meydanına ulaşmada kullanılır oldu; yerini, şarkılı, türkülü miting platformlarına bıraktı.

        Zaten bu dönem seçim şarkılarının zirve yaptığı yıllardı...

        Ses sanatçısı veya bir siyasal komedyen sahne alır, meydanda biriken seçmen sayısı doygunluğa ulaşınca da lider konuşma yapmak için konfeti yağmuru altında platforma gelirdi.

        Bu da tükendi, bazen sanatçı bulunamadı, bazen de pahalı geldi…

        Partilerin hazırlattığı seçim müzikleri ve siyasal çığırtkanların coşkulu söylemleri içinde liderlerin doğrudan platforma çıktığı döneme geçildi…

        6 BİN KİŞİ ÇALIŞMIŞTI

        İnternetin yaygınlaşması batılı ülkelerde siyasetçilerin farklı propaganda modellerine yönelmesine yol açarken, Türkiye’de bir şeyler sürekli yanlış gitti.

        Türk siyaseti sanal miting konusunda bir başarılı olamadı.

        İlk sanal mitingi de zaten “İnterneti öldürmeyin” adı altında 1996’da yapılmıştı...

        Her ne kadar mitinglerin duyurulması, tartışma zemininin oluşturulması gibi konularda kullanılsa da bunun ötesine geçemedi.

        Belki böyle olmasının nedeni, Türk insanının dijitalin adını baştan “sanal…”, yani “var olmayan” olarak koymasındandı…

        Buna karşın denemedi de değil…

        İlk deneyen CHP oldu, ancak başarılı olamadı; AK Parti ise ilk ciddi denemesini 2014 Mart’ındaki yerel seçimde 30 büyükşehir için uyguladı.

        Tam 6 bin kişinin görev aldığı uygulamada her bir bölge için ayrı hazırlanan 2 dakikalık video gösterisi ile icraat aktarıldı, ardından vaatler sıralandı; sonunda da aday tanıtımına geçildi.

        Hatta aday interaktif olarak ekrana gelip seçmen ile konuşarak propaganda da yaptı.

        Ancak istenilen performans çıkarılamadı…

        BU KEZ KARARLI

        AK Parti bu seçimde de dijital platformları kullanmakta kararlı.

        Birkaç gündür de AK Parti’de konuyla ilgili Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın başkanlığında çalışmasını yürütülüyor.

        Sosyal bilimciler, psikologlar ve siyaset bilimcilerin katılımı ile yapılan toplantılarda, geçmişte olduğu gibi yaklaşan sandığın psikolojisini anlamaya çalışmanın ötesinde bir zemin tercih edilmiş.

        “Siyasetin her aşaması sosyal ağlarda akışkan ve anlık üretiliyor; buna uygun propaganda modelini geliştirmeliyiz” bakışı esas alınmış.

        AK Parti seçimde 2 yol uygulamayı hedefliyor…

        İlki televizyonlar, radyolar, internet siteleri, gazeteler, billboardlarda sürekli yer alıp seçmenin ötekini düşünmesine fırsat tanımayan klasik yöntem…

        SANAL ODALAR MODELİ

        Diğeri de bu seçimde ilk kez uygulanacak dijital zeminde interaktif olarak propagandayı hedefleyen, her il, hatta mahalle için ayrı sanal odaların oluşturulduğu model…

        Buna göre bir bölgede hangi konu önem arz ediyor ve tartışılıyorsa, lokal odaklı propagandanın gerçekleştirilmesi amaçlanıyor.

        Eğer bir mahallede yol bozukluğu veya çöp sorunu ya da elektrik kesintisi en çok tartışılan konu ise bunun çözümüne yönelik politika geliştirilmesi ve belediye başkan adayının da sanal ortamda çözüm modellerini aktaracağı yapılanmaya gidiliyor.

        Böylece bir yandan ülkenin genelinde uygulanacak propagandada ana akım medya araçları kullanılırken, internet siteleri veya sanal odalar aracılığıyla “yerel güç” diye tanımlanan sanal odaların, portalların devreye sokulması hedeflenmiş.

        AK Parti bunun için de Türkcell’in görüntü, sohbet ve anlık mesajlaşma uygulaması BİP ile anlaşma yapmış; sanal odaların bu uygulama üzerinden kurulmasına karar verilmiş.

        BİRBİRİNE PROPAGANDA

        Ancak yapılan araştırmada AK Parti seçmeni için ciddi sorun teşkil eden bir durumla da karşılaşılmış.

        Araştırma sonucunda AK Parti yönetici ve bir grup seçmeninin “kümelenme etkisinin” aynı çevrede kaldığı, öteki kümlere ulaşamadığı görülmüş.

        Yani AK Partili seçmen, sanal ortamda AK Partili seçmene propaganda yapar hale gelmiş…

        Sadece kendi çevresini takip edip, kendi mesajlarını birbirine retweet ettiği, öteki kümeleri takip ve ulaşmakta başarısız kaldığı görülmüş…

        Bunu aşmak, kümelenme etki çarpanını arttırmak, AK Partililer dışındaki öteki kümelere de ulaşabilmek için yeni yöntemlerin geliştirilmesi üzerinde durulmuş.

        ŞEHİR ANAYASASI

        Ayrıca her kent için, “Şehir Anayasası” adı altında bir sunuma gidilmesi de amaçlanmış.

        Buna göre her bir şehrin kendine özgü koşulları bir araya getirilip, bekleyen sorunlara çözüm modellerinin üretildiği ve kentte nelerin bundan böyle yapılmayacağının da söz altına alındığı bir metin çalışması yapılıyor.

        DİYARBAKIR'A BİR HATİP Mİ?

        AK Parti’nin propaganda modelleri üzerinde yönetici kadro ile sohbet ederken sabah saatlerinde arayan internet portalı sahibi bir gazeteci dostumun sorusunu yönelttim.

        “Diyarbakır adayınız, dini sohbetleri ile meşhur, iyi bir hatip, ekran yüzü mü olacak?” dedim...

        Herkes birbirine baktı ve gülümsedi…

        Ne demek istediklerini ben de anlamadım...

        ***

        CHP - İYİ Parti yöntem arıyor…

        CHP ile İYİ Parti, “yerelde iş birliği” konusunda uzlaşırken, bunun hangi modelde yürütüleceğine ilişkin bir açıklama gelmemişti.

        İki partinin yöneticilerine dün bir daha sordum.

        Anlaşılan o ki onların da kafaları karışık; buna neden de bir ilde tek adayın çıkacak olması…

        Kurmayların da dikkat çektiği gibi herkesin bu seçime hazır bekleyen kendi tabanı var; hemen hepsi bir pozisyon almış.

        Hedeflenen 14 büyükşehir olmakla birlikte bazı illerin de kapsam içine alınabileceği üzerinde duruluyor…

        Ancak iş modele geldiğinde tıkanma yaşanıyor.

        Birinin etkin olduğu bölgede, diğerinin aday çıkarmama yoluna gitmesinin ötesinde bir model üretilemiyor.

        CHP, büyük parti olarak “bir ilde aday çıkarmama yönüne gidemeyeceğini, bunu parti tabanına izah etmekte zorlanacağının” altını çiziyor.

        İYİ Parti de “yeni kurulduk, aday çıkarmadan edemeyiz” yaklaşımı gösteriyor.

        ORAN DEĞİL, BELEDİYE SAYISI

        Bugüne kadar bir pratiğine rastlanmadığı için de konu parti yönetimlerinin kararına bırakılmış…

        Bu aşamada her iki tarafın kurmayları da aynı noktanın altını çiziyor:

        “Bu seçimde oranın bir önemi yok, iktidar odağına sahip olacağın kaç belediyeyi aldığının önemi var…”

        Dolayısıyla her iki parti de orana dayalı beklentiden uzaklaşma konusunda uzlaşmış durumda.

        Ancak “iktidar odağı” diye tanımladığı belediyelerde aday uygulamasının fiiliyatta nasıl gerçekleştireceğini de şu aşamada bilmiyor.

        Henüz iki taraf da geçmiş seçim sonuçları, kamuoyu yoklamalarıyla düzenlenmiş simülasyonlar üzerinden, “hangi büyük şehirde kim önde, ilçelerinde durum ne?” çalışması yapıyor.

        “En doğru yöntem diğerinin güçlü olduğu yerde diğerinin profili düşük aday çıkarması yönüne gidilebilir” formülü de dile getiriliyor.

        Böyle bir durumda seçmenin sandıkta kendi parti amblemine yönelmesini nasıl engelleyeceğinin yöntemi üzerinde duruluyor…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar