MHP'de olan...
Bir belirsizliğin diğerini doğurduğu MHP’de dün netleşen tek şey vardı.
Eğer Yargıtay’dan hafta sonuna kadar karar çıkmazsa muhalif hareketin 15 Mayıs’ta toplamayı planladığı kurultay olanaksız.
Nedeni de genel merkez taraftarlarının yerel mahkemeden aldığı karar.
Her ne kadar muhalif hareket Tosya Mahkemesi’nin tedbir kararını kaldırdığı yönünde iddiayı dile getirse de işin aslı öyle değil.
Mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereği “7 gün içinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması için kendisine başvuru yapılmadığından dolayı kararı kendiliğinden kaldırdı”...
Ancak, Gemerek Mahkemesi’nde bu süreç çalıştırıldı ve uygulamaya da konuldu.
Bu kapsamda Ankara 25. İcra Dairesi de dün valiliğe gönderdiği yazıda şu talepte bulundu:
“MHP Büyük Kurultayı’nın düzenlenmesine ilişkin girişimlere engel olunmasına yönelik her türlü emniyet tedbirinin alınmasına karar verilmiştir...”
Dolayısıyla Yargıtay’dan karar çıkmaz ise kurultayın 15 Mayıs’ta yapılması olanaksız.
Yargıtay’ın, kurultayın yapılmasının önünü açacak kararı halinde ise toplanır.
Çünkü ilk hükmü veren Ankara 12. Sulh Hâkimliği de kurultayın yapılması yönünde karar verdiği için tekrar davaya bakılması söz konusu olmaz.
Sonuç olarak hafta sonundaki kurultay, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin kararına bağlı.
Buna karşın muhalefet her şeye rağmen salona giderse gerilimli bir durumun yaşanacağı da kesin; o nedenle her iki taraf da Yargıtay’ı bekliyor.
BAHÇELİ NE DEDİ?
Ayrıca yaşananlar MHP’yi ciddi oranda etkiliyor.
Söylenen her söz, atılan her adım kurultayla bağdaştırılıyor.
Nitekim MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin dünkü grup konuşmasının salondaki milletvekilleri de dahil okunması bu yöndeydi.
Ayrıca konuşma parlamento tarihinde bir ilk niteliğindeydi.
Çünkü ilk kez bir muhalefet lideri, hükümete “Sıkıntıya girersen desteğe hazırız” ve “Seçim olmasın” mesajı yolladı.
Oysa bugüne kadar tam tersi olur, hükümette oluşacak çatlağı açacak mesajlar yükselirdi.
Bahçeli’nin dünkü konuşmasındaki “Türkiye’nin tartışması ve uzlaşması lazım gelen temel konusu, kim ya da kimler tarafından yönetildiği değil, nasıl yönetildiği ve yönetilmesi gerektiğidir” sözleri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümet müdahalesine olumlu baktığı şeklinde algılandı.
Konuşmasının sonunda dile getirdiği şu cümle de seçimle gelmiş partili Cumhurbaşkanlığı sistemine onay şeklinde yorumlandı:
“Millet egemenliğine dayalı demokratik yönetim tarzının vazgeçilmez hale gelmesini oluşturmak.”
AK PARTİ’NİN YANITI
İtiraz ettiği tek konu ise başkanlık sistemiydi.
Bahçeli’nin konuşmasına AK Parti yönetiminden gelen yanıtlar ise ilginçti.
Biri, “Hükümet kurmak için gereken 276’nın 41 milletvekili üstünde 317 koltuğumuz var. Niye koalisyona gerek duyalım? AK Parti’de ne kongre öncesi ne de sonrası hiçbir sorun çıkmaz. Yolumuzdan da dönmeyiz. Başkanlık sistemi bizim için esastır, Sayın Bahçeli destek vermek istiyorsa verir” dedi.
Diğeri, “Partili Cumhurbaşkanlığı teklifini haziranda veririz” öngörüsünde bulundu.
Ankara’nın siyasi barometresi dün akşam saatleri itibarıyla karmaşadan ibaretti...
- Fetvasını arayan İran…1 gün önce
- Gençleşemiyoruz...6 gün önce
- Mr. Fico…1 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...1 hafta önce
- Anneler günü…1 hafta önce
- Güç savurması…2 hafta önce
- Nüfus kalmayınca2 hafta önce
- Columbia'nın "dış aktörleri…"2 hafta önce
- Mirasın geleceği…3 hafta önce
- Metal yakalılar, mavi yakalıları yakalayamaz...3 hafta önce