Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Devlet, hükümet, siyaset, sivil toplum; hepsi de aynı noktada buluştu, “yanlışlıkla yapılmış bir katliam olduğunu” kabul etti.

Hükümet bunun için, hayatını kaybeden 34 kaçakçının ailelerine 123’er bin lira tazminat ödemeyi önerdi.

Aileler ise toplamda 4 milyon 182 bin lira tutan tazminatı, “Bize sus payı verilmek isteniyor” gerekçesiyle reddetti.

Ardından da hukuki süreç başladı.

Sözünü ettiğim, 28 Aralık 2011 günü, “PKK’nın lider kadrosundan Bahoz Erdal’ın Türkiye’ye geçmekte olduğu” istihbaratı üzerine, Uludere sınırından geçmekte olan 34 kaçakçının yanlışlıkla savaş uçaklarının bombardımanıyla öldürülmesi...

Zaten bir süredir unutulmuştu, yeni bir yol bulunmazsa dün itibarıyla hukuki süreci de noktalandı.

EKSİK EVRAKTAN

Buna neden de vekil 32 avukatın Anayasa Mahkemesi (AYM) Bireysel Başvuru Bölümü’ne “usulüne uygun başvuru yapamamış” olması.

Daha önemlisi, davaya bakan AYM İkinci Bölüm İkinci Komisyon’un tanıdığı 15 gün sürede de eksikliklerini giderip teslim edememeleri.

İki gün gecikmeyle ancak verebildikleri evrakların yine eksik olması.

Özetle, 32 avukat başvuruyu usulüne uygun yapmadıkları gibi, kendilerine tanınan 15 günlük süre içinde de eksikliklerini gidermemiş, 1 ay sonra buna gerekçe olarak da farenjit (boğaz kabarması) hastalığını göstermiş.

Şimdi “Tamamlamaları gereken evraklar o kadar önemli miydi?” denilebilir...

Nitekim heyette yer alan Yüksek Mahkeme üyesi Osman Paksüt de karşı oy yazısında buna değinmiş.

Davayı açan kişilere ilişkin kimlik bilgileri ve baro pulu yapıştırılmış noter vekâletleri ile Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın, “kovuşturmaya yer olmadığı” ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin, “itirazın reddine” ilişkin belgelerinin, AYM’ye teslim edilmemesinin 34 yaşam hakkı ihlalinde önemli olmaması gerektiğinin altını çizmiş.

Paksüt, AYM ve AİHM’nin geçmiş uygulamalarına atıf yapıp, davanın seyrini değiştirmeyecek, kolaylıkla temin edilebilecek belgelerle ilgili katı usul kural uygulamasının yaşam hakkından önemli olamayacağını vurgulamış.

Bireysel Bölüm’ün 5 kişiden oluşan diğer 4 üyesi ise “geçerli mazeret olmaksızın eksikliğin süresinde giderilmemesi nedeniyle başvurunun reddine” karar vermiş.

‘İTİRAZ EDECEĞİZ’

Davacı vekillerinden biri olan HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş dün telefonda, “Dava böyle bir nedenle reddedilemez. Avukat arkadaşlar itirazlarını yapacaklar” dedi.

Konuyla ilgili hazırlıkların Şırnak Barosu tarafından takip edilmekte olduğunu da sözlerine ekledi;

AYM’nin tutumunu eleştirdi. Ancak asıl eleştirilmesi gereken, en basit dava dilekçesinde bile olması gereken, stajyer avukatın dahi atlamayacağı baro pulunun yapıştırılmadan, noter vekâletlerinin tamamlanmadan davanın açılmış olması.

Haydi diyelim ki davacı vekilleri arasında yer alan merhum Tahir Elçi kahpe kurşunun engeline takıldığı için bunu sorma olanağımız yok.

Ancak 40 kişinin vekâletini teslim ettiği diğer 31 avukat ne yaptı?

Başvuru sahiplerinin, vekâlet verdiği avukatlardan, “Neden Uludere’yi mevzuata takıp kuruttunuz?” sorusuna, baro nezdinde yanıt araması gerekmez mi?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar