Deniz gücünü kullanma sanatı
“Strateji”, kelime anlamıyla askeri bir terimdir...
Barış ve savaş anında, bir ulusun politikalarına destek amacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askeri gücü bir arada kullanma bilimi ve sanatıdır.
Bundan dolayı birçok ülke ordusu ve bünyesindeki kuvvetler, “strateji” belgesiyle pozisyonunu açık bir şekilde ortaya koyar; hangi durumda ne yapacağını sadece kendi dışındakilere değil, personeline de sunar; bir doktrin oluşturur.
Herkes de ona göre pozisyonunu belirler.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin herhangi bir biriminin bugüne kadar yayınlanmış strateji belgesi yoktu.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bu eksikliği giderdi ve “Türk Deniz Kuvvetleri Stratejisi”ni yakın geçmişte yayınladı.
Uzun süredir masamda duruyordu, seçim süreci bir türlü yazmama fırsat tanımamıştı.
Şunu baştan belirteyim, hem içeriği hem de sunumu açısından çok başarılı.
Akademik duyarlılık ile askeri disiplinin buluştuğu, en küçük detayın atlanmadığı, dili yumuşak, ancak etkisi bir o kadar güçlü bir belge çıkarılmış.
Şu cümle, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın perspektifini, savunma planlama konusunda geleceğe bakışını ve vizyonunu göstermeye yeter:
“Küreselleşmenin karşılıklı bağımlılığı her geçen gün arttığı günümüzde, denize kıyısı olan her ülke bizim komşumuzdur...”
Bu noktada da kalınmamış, “Türk boğazları başta olmak üzere, Süveyş Kanalı, Cebelitarık ile Babül Mendep (Aden) boğazlarının seyir serbestisinin ve güvenliğinin de Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğinin” altı çizilmiş.
KORUYUCU...
Deniz Kuvvetleri’nin sadece güvenlik değil, “küresel ticaretin korunmasını da öncelikli görevi haline getirdiği” belirtilirken şu anımsatmada bulunulmuş:
“Küresel ticaretin hacim (ton) olarak % 80’i, değer (dolar) olarak % 70’i, petrol taşımacılığının % 60’ı ve doğalgaz taşımacılığının % 25’i deniz yoluyla yapılmaktadır... Deniz ticaretindeki birkaç günlük aksamanın, firmaların iflasına yol açabileceği, borsaların ve küresel ekonominin dalgalanmalar yaşayabileceği, yükselen fiyatların ülke yönetimlerini zora sokabileceği hassas bir ilişkiler ağı oluşturmaktadır.”
Bu kapsamda Doğu Akdeniz’den Ege’ye, Karadeniz’den Aden Körfezi’ne kadar uzanan alanda Deniz Kuvvetleri’nin stratejisi, bir doktrin oluşturacak şekilde sıralanmış.
‘KOMUTAN’IN MESAJI
Strateji belgesinin girişinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu da Türkiye’nin Afro-Avrasya coğrafyasının kalbinde, kritik bir konumda bulunduğunu belirttikten sonra şu tespiti yapmış:
“Günümüzde de bölgemizde tarihi bir dönüşüm süreci yaşanmakta, ülkemiz, her zaman teyakkuzda olduğumuz daimi sorunların yanı sıra, son yıllarda ortaya çıkan yeni risk ve tehditlerle karşı karşıya bulunmaktadır.”
Oramiral Bostanoğlu, Karadeniz’in, Ukrayna kriziyle Batı Bloku ve Rusya arasındaki jeopolitik rekabetin istikrarı bozucu etkilerine açık hale geldiğini belirtmiş.
Ardından, “askeri güç destekli diplomasinin ön plana çıktığı bu süreçte Deniz Kuvvetleri’nin, geleneksel tehditlere karşı ülke savunmasında, devletlerarası rekabet ve güç gösterisinde, asimetrik güçlere karşı deniz güvenliğinin sağlanmasında, sınırlandırma ihtilaflarının bulunduğu deniz alanlarındaki ekonomik çıkarların korunmasında aktif rol üstendiğini” vurgulamış.
İlk ve öncü olmasındaki önemi kadar doygun ve etkin bir strateji belgesi ortaya konulmuş.