Ötekini anlamadan
DİYARBAKIR
Bu topraklarda insan ne söylediği veya yaptığına değil, nasıl bilinip anlaşıldığına bakarak kabul görüyor.
Bütün değerlendirmeler de bilinç altına yerleşmiş algı üzerinden yürüyor; karşısındaki ne derse desin o ne anladığına bakıyor.
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nin (GDGC) 30’uncu kuruluş yıldönümü kutlaması ve ödül töreninde de böyle oldu.
Baştan bir noktayı belirteyim; son 1 yılın en önemli haberlerine bölgedeki arkadaşlar imza atmış.
Gelelim yaşananlara...
Her şey güzel başladı; Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak törene birkaç dakika erken geldi.
Vali Hüseyin Aksoy’un henüz gelmediğini öğrenince de salona geçmedi, yandaki bölümde bekledi.
Vali Aksoy geldikten sonra, Başsavcı Ramazan Solmaz, Emniyet Müdürü Adnan Taşdan ile aynı masaya geçti, sohbet sıcak başladı...
Vali Aksoy, her mahallede seçmenin kendi sandığında oy kullanacağını Kışanak’ın sorusu üzerine açıkladı.
Sandık sayısının arttığına da vurgu yaptı.
Biraz ileride birlikte oturan CHP adayı, AK Parti İl Başkanı ve HDP İl Başkan Yardımcısı’nın muhabbetlerinin güzelliğine dikkat çekildi.
Silvan’daki sokağa çıkma yasağının akşam saatlerinde kaldırıldığını da Vali Aksoy soru üzerine dile getirdi.
Kısa süre önce gözaltına alınan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi de “İstanbul havası almışa benziyor” esprileri arasında gelip masadaki yerine oturdu.
SORUŞTURMA AÇILDI
Kürsüde konuşmasını yapan GDGC Başkanı, Habertürk Diyarbakır Temsilcisi arkadaşım Veysi İpek, tam bu sırada gazetecilere yapılan saldırılara dikkat çekti.
Kışanak, emniyet müdürü ve başsavcıya dönüp “bir gazetecinin kafasına silah dayayan polis hakkında ne yapıldığını?” sordu.
Emniyet müdürü, olayı tasvip etmediğini, polis hakkında soruşturma başlatıldığını bildirdi; Başsavcı da olaya tepkisini dile getirdi.
Kışanak, “polisin açığa alınmasını” sorunca emniyet müdürü, “Karar sayın valinin” dedi.
Kışanak, kendisine aktarılan cümleleri tam anlamadan, davet geldiği için kürsüye yürüdü, kendisinin de bir gazeteci olduğunu belirterek konuşmasına başladı.
“Gazetecinin başına silah dayayan polis hakkında işlem yapmayanların gazetecilerin arasında bulunmaya hakkının olmadığını” söyledi.
GERİLİMDEN SAKİNLİĞE
Masanın gerilmesine de yetti.
Masaya geldiğinde ilk başsavcı tepkisini koydu:
“Size polis hakkında soruşturma açtığımızı söyledim. Neden ‘Hiçbir şey yapılmadı’ diyorsunuz, gerilimi artırıyorsunuz. Hani barış içinde birlikte yaşam? Oldu mu şimdi?”
Vali Aksoy’un da tepkisi gecikmedi, ancak devamını getiremeden kürsüye davet edildi.
Aksoy, konuşmasında polisin yaptığını tasvip etmesinin mümkün olmadığını söyledi, sözlerini devlet adamlığı üslubunda tutarak Kışanak’ı isim vermeden eleştirdi.
Masaya geldiğinde de var olan sakin kişiliğiyle eleştirisini devam ettirdi.
Araya Tahir Elçi girdi, ortamı yatıştırdı, Kışanak’a haksız olduğunu söyledi.
Kışanak da anlamadan tepki vermiş olmaktan duyduğu üzüntüyü ve özürlerini iletti; herkes tokalaşıp ayrıldı.
3 ayda bıkkın, bitkin, umutsuz, yüzleri gülmeyen insanlar şehrine dönmüş Diyarbakır’da bir gece daha böyle bitti.
Not: Türkçe’nin yazı kullanımında örnek oldun, hayata bir başka pencereden nasıl umursamadan bakılabileceğini öğrettin, bizim mahallenin şövalyesiydin; Hak yolun açık olsun Çetin (Altan) Ağabey...