Seçim, ama nasıl?
Sandığın işaret ettiği sonuç tercih edilmedi, koalisyon gibi büyük fırsat da kaçırıldı.
İstenildiği kadar “İyi tecrübe kazanıldı, karşılıklı diyalog ortamı yaratıldı” denilsin...
Bundan sonra diyalektiğin kuralları işler; bir ırmakta aynı suyla iki kez yıkanılmaz.
Sandık da geçmiş deneyimlerde gösterdiği gibi tekrar kendisine neden gelindiğini sorgular ve en sağlıklı sonucu politikacıların önüne koyar.
Ondan sonra da kimsenin, “Neden böyle oldu, bizi bu noktaya ne getirdi?” diye sorgulamaya hakkı kalmaz.
Nitekim, 3 ay sonraki sandığın nasıl bir sonuç vereceği de bugünden ortada.
4 partinin temsil edileceği parlamentodan tek başına bir iktidarın çıkma şansı yok.
Böyle bir şansı yakalamış olsa bile ancak kıl payıyla hükümet olma şansını yakalayacağı belli.
O nedenle bundan böyle Türkiye yeni bir siyasal zemine, “uzlaşarak yönetme” dönemine geçti.
Bunu içselleştirip uzlaşının yolunu açanlar bundan böyle kazanır, kabullenemeyenler de kaybeder.
Dolayısıyla 3 ay sonraki sandık da partilere kendilerine verdiği görevi niçin yerine getirmediklerini sorgulayacak.
Neden uzlaşamadıklarını en iyi anlatan da sandıktan kârlı çıkacak.
İki liderin dünkü açıklamalarını bu kapsamda okumak gerekiyor.
SÖYLEM FARKI
Davutoğlu, milli eğitim ve dış politika konularında uzlaşamadıklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu ise kendilerine koalisyon teklifiyle dahi gelinmediğini, 3 aylık seçim hükümeti önerildiğini açıkladı.
Şunu belirtmeliyim ki, Kılıçdaroğlu seçim sonrası sergilediği dengeli politikasını devam ettirdi ve toplumsal tabanına yönelik siyasi açıklama yönüne gitmedi.
İmam hatipler dolayısıyla getirilmek istenen suçlamayı da samimi bir şekilde savundu.
Görünen o ki CHP, istikşafi görüşmeler sırasında bu konudaki söylenenleri de tutanaklardan paylaşacak.
Açıklamada dikkat çeken bir nokta da Davutoğlu’nun daha fazla uzatmadan erken seçime gitme yönündeki tutumuna karşın, Kılıçdaroğlu’nun seçimi konuşmanın erken olduğunu söylemesiydi.
MHP NE YAPAR?
Bunun nedeni de açık...
Nasıl ki MHP son ana kadar umutla AK Parti ile CHP’nin koalisyonunun kurulmasını bekleyip bunu teşvik edici olduysa, CHP de şimdi aynı beklentiyi MHP için umuyor...
CHP, kasım yerine mart veya nisanda gidilecek bir seçimin AK Parti’yi daha da yıpratacağını hesaplıyor.
AK Parti’nin, MHP ile koalisyon kurması halinde aynı tabana hitap eden partiler olmaları dolayısıyla yıpranmışlığın çok daha yüksek olacağını düşünüyor.
MHP’deki duruş ise aynı; ortaya koyduğu 5 şartı kabul etmesi halinde AK Parti ile koalisyona gitmeye açık.
Cumhurbaşkanı’nın seçim hükümeti kurması halinde “HDP ile baş başa kalmaya zorladınız” eleştirilerine de yanıtı hazır:
“Yolsuzluğun, rüşvetin üzerine gelin birlikte koalisyon kurup gidelim dedik; AKP bunun yerine HDP ile olmayı daha ehven-i şer gördü.”
Davutoğlu seçim kararının Meclis’te alınmasını isterken, MHP’nin dün itibarıyla pozisyonu böyleydi.
Görünen o ki süreç Cumhurbaşkanı’nın tercihine kalacak.
O da yeni bir tartışmayı ateşleyecek.