Fidan'ın dönüşü
TEPKİSİ üzerine MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın milletvekili adaylığını geri çekmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti üzerindeki ağırlığının göstergesi.
Davutoğlu’nun yakın çevresinden birinin dün söylediği gibi, “Tıkanmış sürecin açılması için olumlu bir adım” oldu.
Erdoğan’ın kararlılığının partide sonuç getirdiğini de gösterdi.
Çünkü Erdoğan, Fidan’ın aday olmasını istemedi.
Bunu hem Başbakan Davutoğlu’na, hem de kendisine söylemiş olmasına karşın Fidan’ın aday olmasını içselleştirmedi.
Umre sırasında Fidan’ın, Suudi Arabistan’a resmi ziyarette bulunan Erdoğan’la görüşmesi de sorunu çözmeye yetmedi.
Sonuçta Fidan’ın adaylığına sıcak bakan Davutoğlu’nun aksine, Erdoğan’ın dediği oldu.
Cumhurbaşkanlığı’na çıkmış olsa bile, partide belirleyici olmayı sürdüreceğini gösterdi.
Partinin etkin bir isminin de dün vurguladığı gibi, “Cumhurbaşkanı’nın bu tepkisinden sonra Fidan’ı Çankaya’dan birinci sıra milletvekili adayı göstermek mümkün değildi”...
Eğer göstermiş olsalar, bu kez ona bakanlık gibi ağırlıklı bir görev vermeden, sıradan bir milletvekili gibi Meclis’te oturmasını beklemek ne kadar doğru olurdu.
Sonuçta tıkanıklık Fidan’ın adaylığını geri çekmesiyle aşıldı.
Bundan sonrasına ilişkin de AK Parti’deki beklenti, müsteşarlık görevine yeniden döneceği noktasında.
Çünkü, kanunlar aday olanlara görevlerine geri dönme olanağı tanıyor.
Nitekim beklendiği gibi oldu.
Davutoğlu, muhalefetten yükselen tepkilere aldırmayıp Fidan’ı dün yeniden MİT Müsteşarlığı’na atadı.
GÜL’ÜN GELİŞİ
Erdoğan’ın kararlılığı bir başka alanda, Gül’ün yeniden siyasete dönmesi çağrısı için de geçerli olabilir mi?
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile çalışmış, ilişkisini de koparmamış isimlerle yaptığım sohbetlerde şu sorular hâkimdi:
Bu çağrıyı yapan iradenin beklentisi ne? AK Parti’ye dönmesi halinde nasıl bir pozisyonda kabul görecek.
Sıradan bir milletvekili olarak mı dönecek?
Başbakan Yardımcısı Arınç’ın ifade ettiği gibi, “TBMM Başkanı olarak” mı değerlendirilecek?
Yoksa partinin imajına yeni bir ivme katması hedefiyle mi görev alacak?
Nihayetinde 8 ay önce, hem de görevinin bitimine birkaç gün kala, “Sen gelme” dercesine hafta ortasında kongreyi toplayan AK Parti, Gül’den bugün ne bekliyor?
DAVUTOĞLU NE DİYECEK?
Eğer, partinin başına geçmesi öngörülerek davet ediliyorsa, seçime 90 gün kala AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na karşı yapılmış bir haksızlık.
Çünkü başkanlık sistemi dolayısıyla sıkışmış Davutoğlu’nun önüne bu kez de Gül faktörü çıkarılmış olacak.
O takdirde Davutoğlu meydanlarda, “Kendim için değil, benden sonra gelecekler adına oy istiyorum” mu diyecek?
Madalyonun diğer yüzüne gelirsek...
Araya zaman girmesi Putin-Medvedev ilişkisine benzetilmekten kurtardı.
Gül bu sürede arzu etmediği bazı gelişmeleri üstlenmek, istemeyerek onaylamak zorunda kalmadı.
“Türkiye için parlamenter sistem en iyi modeldir” dediği başkanlık sistemine karşı çıkışını da yumuşattı, “ABD tipi olabilir” diyerek Erdoğan’a yakınlaştı.
Gül, gösterdiği duruşla partinin kendisine olan ihtiyacının toplum önünde beyan edilmesini sağladı.
İstediğini aldı.
Bundan sonra ne olacağını, kendisi açık beyanda bulunmadığı için kestirmek zor.
Ancak dönerse zamanlaması da önem kazanacak.