Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

ULUSLARARASI ilişkilerde kullandığınız terminoloji bazen amacınızın önüne geçer.

Ne dediğinizi ve talep ettiğinizi tam izah edemezseniz, bir süre sonra “Aslında onu demek istememiştik” noktasına gelirsiniz.

Çünkü önemli olan sizin ne dediğiniz değil, diğerlerinin ne algıladığıdır.

Bu tür girdaplardan kurtulmanın yolu da diplomasidir; zaten onun için vardır...

Bunlardan söz etmemin nedeni, Türkiye’nin Suriye’den kaçanlar için oluşturmak istediği sığınma bölgeleri üzerindeki kavram kargaşası...

Örnek vermek gerekirse...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD gezisi sırasında “tampon bölgeden” söz etti, uçuşa yasak bölgeyle birlikte Türkiye’nin şartları arasında saydı.

Destek de buldu, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile yaptığı telefon görüşmesi sonrası Elysee’den gelen açıklamada aynen şöyle denildi:

“Cumhurbaşkanı Hollande, Suriye’nin kuzeyindeki katliamlara engel olmak gerektiği konusunda ısrarcı oldu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından önerilen yerinden edilmiş insanları korumak ve onlara ev sahipliği yapmak için Suriye ve Türkiye arasında bir tampon bölge oluşturma fikrine destek verdi...”

HANGİSİ DOĞRU?

Önceki akşam da Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, medyanın Ankara temsilcileriyle buluşmasında, “Türkiye’nin güvenliği için tampon bölgeden” söz etti.

Ancak Başbakan Davutoğlu, aynı saatlerde El Cezire televizyonuna demecinde, “Biz hiçbir zaman tampon bölge ifadesini kullanmadık” dedi.

“Bizim kullandığımız güvenli bölge” diyerek kastettiklerinin ne olduğunu da anlattı:

“Tampon bölge dediğinizde askeri bir anlam taşıyor ve sanki bir ülke ile başka ülke arasında bir geçiş bölgesi gibi görülüyor... Kastettiğimiz askeri bakımdan güvence altına alınmış insani güvenlik bölgesi...”

Haksız da değil...

Çünkü tampon bölge, iki ülke arasında oluşturulmuş alandır.

Güvenli bölge (safe haven) ise “hiçbir insanın bulunmasına izin verilmeyen güvenlikli bölgeden” de farklı olarak askeri koruma altında olan insani yaşamın sürdüğü alanı ifade eder.

VİETNAM VE KORE’DEN

Nitekim bu alanda uluslararası düzeyde de en iyilerden bir olan Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı, dünkü sohbetimizde güvenli bölgenin ne şekilde ortaya çıktığını anlattı.

Aktardığına göre Vietnam ve Kore savaşları sırasında Hindiçin bölgesinde büyük insan göçleri oluşunca, komşu ülkeler işin altından kalkamaz duruma gelmiş.

Bunun üzerine BM Asya Afrika Komisyonu, göç edenleri kendi ülkeleri içinde koruma altına almayı hedefleyen, adına da “güvenli cennet (safe heven)” dedikleri alanlar oluşturmuş.

Yani ilk uygulaması 50 yıl kadar önce hayata geçmiş.

Prof. Dr. Pazarcı bir ayrıntıya daha dikkat çekti:

“Güvenli bölgede kural, BM Güvenlik Konseyi veya Irak’ta olduğu gibi koalisyon koruması olmasıdır. O devlet de bu alanlara saldırmayacağını taahhüt eder. Ancak sıralanan yerlerde tek başına Suriye yok; IŞİD veya başka örgüt saldırırsa kim koruyacak? Koruma için de kara gücü gerekecek...”

Koalisyon ülkelerinin Suriye’de herhangi bir ülke askeri istemedikleri açıklamaları dikkate alındığında böyle bir bölgenin oluşması zor görülüyor...

Daha büyük tehlike ise yeni bir göç dalgası olasılığında karşımıza çıkıyor...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar