Asıl sorunu gösteren tüyler ürpertici iddialar
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak-Kandil ekseninde PKK terör örgütüne vurduğu ağır darbeler kamuoyunda, devlete güven hissini arttırmakla birlikte şüphesiz Ankara’da aylardır sıkıcı bir dönemden geçen karar verici mekanizmalarda da bir rahatlama sağladı. İşte bütün bu süreçte, ortaya çıkan olumlu havada rehavete kapılmamak gerekiyor. Ayrıca, sürecin mutlaka örgütün çözüleceği ve katılımların minimize edileceği bir şekilde devam ettirilmesi şart. Ancak tam bu noktada, başkentte ortada dolaşan iddialar kafaları karıştırdığı gibi Türkiye’nin terörle mücadelesinde aslında yapayalnız olduğu gerçeğini bir kez daha akıllara getirdi. Son ciddi iddiaya göre, Türkiye PKK’ya çok ağır darbeler vurdu. Ciddi kayıp verdirdi. Ancaak... İran-Irak sınırı üzerinde bulunan Kandil Dağı’ndaki PKK’lıların bir bölümü de Tahran yönetiminin gizli planı ile İran tarafına geçti. İran bunun karşılığında da PKK’nın PEJAK kolunun kendi topraklarında eylem yapmayacağı sözünü aldı. İleride de ortam sakinleşince Kuzey Irak üzerinden Türkiye’ye karşı kullanabilmek amacı ile elinde bunları bir süre tutacak. Dediğimiz gibi bu bir iddia. Gerçekten ise çok uzak değil. Çünkü, her ne kadar Türkiye, PKK ile mücadelede benzeri PEJAK ile savaşan İran ile ortak paydada görünse de perdenin arkasında farklı oyunlar var. Zamanında Türkiye’nin Urumiye’de adresini bile verdiği PKK’lılar (Cemil Bayık dahil) için İran’ın nasıl ikili oynadığını unutmamak gerekiyor. Öte yandan, İran’ın en başından beri Türkiye’ye karşı PKK kartını tepki çekmeden rahatça oynayabilmek için PKK’nın kolu PEJAK’ı bizzat kendisinin kurdurduğu da iddia ediliyor. Yani, bölgesel liderlikte tek ve katlanılmaz rakip gördüğü Türkiye’ye, ‘Bak benim başımda da bu beladan var. Ben bunlara hiç destek verir miyim’ tarzı aldatmaca bir güven kazanma taktiği. Bütün bunlar konuyu çok yakından takip eden ve kulak verilmesi gereken katmanlarda konuşuluyor. Ne olduğunu hep birlikte göreceğiz. Tam bu noktada şimdi de içinde yanıtlar olan bazı sorular soralım.... -Eğer ortada bir ‘Kürt devleti’ mücadelesi varsa, bu PKK, hayalindeki topraklara ulaşma paralelinde neden Irak, Suriye ve İran’da da eylemler yapmaz? -Bu ülkelerde hatırı sayılır Kürt varlığı yok mudur? -Neden buralarda gençler kandırılıp Türkiye’deki gibi mevcut yönetimlere karşı harekete geçirilmez? -PKK içindeki Suriyeli teröristler neden kendi doğdukları ve onlara göre Kürdistan içinde olması gereken topraklar üzerinde de bir özgürlük mücadelesi vermez ve Türkiye’yi kafaya takar? -Yoksa, büyük Kürdistan hayali Türkiye-Suriye-İran-Irak üzerinde değil midir? Bizim haberimiz olmadan sözde planda değişiklik olmuş ve sadece Türkiye’ye mi indirgenmiştir? -Ayrıca, bu ülkelerin terörle mücadeleleri çok mu caydırıcıdır da, PKK eylem yapmaya korkmaktadır? Bir de, İran, Irak ve Suriye’nin süper demokrasilerinde etnik haklar tamamen teslim mi edilmiştir? Avrupa Birliği, örneğin, neden Suriye ve İran’a da buradaki etnik hakların ihlali ile ilgili heyetler göndermez? -Bütün bunlarla birlikte mesela Irak ve Kürt grupları PKK’nın bu mücadelesinin neresindedir? Irak’ta neden otorite boşluğu da varken, PKK, Kuzey Irak’ta eylem niçin yapmaz? -1999-2003 arasında Türkiye’de PKK eylemleri nasıl birden bitme noktasına gelmiştir? Amerikan askerlerine geçiş izni vermeyen Mart 2003 tezkeresi sonrası nasıl olup da terör birden azmıştır? ABD Türkiye’ye karşı bir öc planını mı devreye sokmuştur? -İsrail’in, bölgede azılı düşmanları olan Suriye ve İran’a karşı Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti ne derece işine gelmektedir? - ABD, harekatlarda istihbarat desteği verse de, acaba, Türkiye’nin ileri vadede Kuzey Irak’taki menfaatlerini zarara uğratacağını görmese ne derece samimi davranırdı? -Yıllarca Öcalan’ı barındıran Suriye, gerçekten artık PKK ile mücadelede Türkiye’nin yanında mıdır? Resim böyle. Düşündükçe de, durumun ne kadar garip olduğunu ve birbiri içine geçmiş karalık labirentlerde kaybolduğumuzu görüyoruz. Gerçek... Türkiye terörle mücadelesinde yalnızdır. Tabii ki, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’da demokrasi alanında, sosyal alanda mutlaka atması gereken adımlar vardır. Ama bu Türkiye’nin iç sorunudur. Yoksa, hiç kimsenin, bu ülkede kimsenin etnik kökeni ile bir sorunu yoktur. Asıl mesele, PKK’nın Türkiye’ye karşı ne amaçla kullanıldığı gerçeğini yukarıdaki sorular ışığında görebilme ve iç birliğin asla terkedilmeme sorunudur.
metehandemir@haberturk.com