Testi kırıldıktan sonra
Bu toprağın havasından mıdır, yoksa suyundan mı bilinmez; başımıza bir felaket gelmeden önlem almayı beceremiyoruz bir türlü.
Ne de olsa “Bir musibet bin nasihatten yeğdir” diyen ataların torunlarıyız.
Örnek bulmak için fazla uzağa gitmeye gerek yok.
Eşme’deki Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda okuyan 10 yaşındaki Umut Balık‘ın ölümünü hatırlayın.
Kaybolduktan günlerce sonra cesedi okulun foseptik çukurunda bulundu.
Okulda güvenlik görevlisi yoktu, kameralar arızalıydı ve foseptik çukurunun kapağı açıktı. Umut öldükten sonra okula güvenlik görevlisi gönderip kamera arızalarını giderdiler, çukuru da kapattılar.
Ama iş işten geçmişti bir kere...
Ya da Bornova’da Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi 17 yaşındaki Anıl Erden‘in feci ölümünü düşünün. Derse yetişmeye çalışırken okul bahçesindeki otomatik kapıya sıkışarak ölen genci... Otomatik kapı arızalıydı, güvenlik görevlisi olmadığından kapıyı nöbetçi öğrenciler açıp kapatıyordu.
Anıl öldükten sonra arıza giderildi, öğrenci girişleri yan kapıdan verilmeye başlandı, üstelik kapıda 3 kişi görevlendirildi.
Ama iş işten geçmişti bir kere...
Veya geçen hafta Aydın İncirliova’da yaşanan tren kazasını gözünüzün önüne getirin... İncir almaya giderken Erbeyli köyü yakınlarındaki hemzemin geçitte trenin altında kalan Ramazan Kurtoğlu ve Raşit Çürükoğlu isimli iki ortağın inanılmaz ölümünü...
Hemzemin geçitteki otomatik açma-kapama sistemi 1 buçuk aydır bozuktu. Daha önemlisi, köylüler bu durumu TCDD’ye uzun süre önce bildirmişlerdi. İki insan öldükten sonra arızanın giderilmesi için ekip, araç ve tren trafiğini sağlamak için de bir görevli gönderildi.
Ama iş işten geçmişti bir kere...
Ne de olsa “Bir musibet bin nasihatten yeğdir” diyen ataların torunlarıyız.
Ama illa ki izinden gideceksek testiyi kırmadan önce tokadı patlatan Nasrettin Hoca‘yı örnek almalıyız bence..
