En sert ve gerçekçi hapishane filmlerinden biri
“Şafaktan Önce” (A Prayer Before Dawn) İngiliz genç boksör Billy Moore'un ünlü Tayland hapishanesi Klong Prem'de yaşadıklarını anlatıyor. Aslında “anlatmak” doğru ifade değil. Jonathan Hirschbein ve Nick Saltrese'in imzasını taşıyan senaryo, film boyunca Billy Moore'un geçmişine hiç girmiyor; kim olduğu ve Tayland'a neden geldiği hakkında bilgi vermiyor. Onu tanıdığımız andan önce neler yaşadığını öğrenemiyoruz. İşte tam da bu nedenle, Fransız yönetmen Jean-Stéphane Sauvaire'in amacının, hikâye anlatmaktan ziyade seyirciye bir deneyim yaşatmak olduğu söylenebilir.
Sauvaire'in kamerası ilk sahneden itibaren ana karakterini yakından izliyor. Onunla birlikte o kırık dökük salaş soyunma odasından ringe çıkıyor ve yasa dışı boks maçının adeta ortasına düşüyoruz. Kamera öyle yakın ve sallantılı ki bazen neler olduğunu anlayamıyoruz. Anladığımız, çok sert ve şiddet dolu bir dövüş yaşandığı, Billy Moore'un (Joe Cole) fazlasıyla dayak yediği, dayak yedikçe öfkelenip kendini kaybettiği ve hakeme saldırdığı... Bu ilk sahnede, onu sevmemiz, ona yakınlık hissetmemiz mümkün değil. Maçtan sonraki sahnelerde, batakhanelerde uyuşturucu satıcılığı yaptığını görüyoruz. Dolayısıyla, polisin onu yakalaması şaşırtmıyor bizi. Ama öyle korkunç bir hapishaneye düşüyor ki Moore'la aramızda duygu birliği kurulması gecikmiyor. Gardiyanlar anlamadığı bir dilde konuşuyor, onu oradan oraya sürüklüyor, bağırıyor, çağırıyor, dokunuyor, vuruyor ya da gülüyorlar. Mahkûmların yerde üst üste yattığı, iki şişe su için insanların birbirine girdiği bir yer burası... Biz de Moore gibi kaotik düzeni çözmeye, hapishanede sistemin nasıl işlediğini anlamaya çalışıyoruz. Sözgelimi bir gardiyan ona bedava eroin verirken, revirdeki görevliler ağrı kesici için para istiyor... Kaldığı koğuşta korkunç bir tecavüze tanık oluyor... Moore için işler uzun süre yolunda gitmiyor. Trans mahkûm Fame'in (Pornchanok Mabklang) gösterdiği şefkatle avunuyor ama içindeki öfkeyi yenemiyor. Dibi görüyor ve cehennemi yaşıyor. İçeride, gardiyanların ya da çetelerin kullanacağı sıradan bir katil haline geleceğini anlayınca hayatını kurtarmak için boksa sarılıyor. Üstelik, filmin ilk sahnesinde hiç de iyi yapamadığını gördüğümüz Tayland boksuna...
Tekme, diz ve dirsek vuruşlarının serbest bırakıldığı, normal boksun iki üç katı şiddet içeren Tayland boksunun, “kurtarıcı spor” olarak karşımıza çıkması filmin kritik noktası... Moore, Tayland boksunu öğrenerek hem ayakta kalmaya hem ruhunu kurtarmaya çalışıyor... İşte bu yüzden, yönetmen Sauvaire, Tayland boksunu hem disiplinin hem şiddetin simgesi olarak kullanıyor. Daha önceki dövüşlerinde her seferinde öfkesine yenilen Moore, Tayland boksuyla içindeki şiddeti disipline etmeyi deniyor.
“Şafaktan Önce” aslında tanıdık bir hikâyeye sahip... Billy Moore, hapishanede dibi görüp hayata dönmeye çalışan ilk karakter değil. Filmin gücü ve farklılığı, anlatımından geliyor. Yönetmen Jean-Stéphane Sauvaire film boyunca çoğunlukla yakın planları tercih ediyor. Genel plan, bazen olup bitenlere dışarıdan belirli bir mesafeden bakmamızı sağlar ama Sauvaire, Billy Moore'la birlikte her şeyi bire bir yaşamamızı istiyor. Genel plan, bazen bir noktalama işareti gibidir; sahneyi başlatır, bitirir, bazen de bize nefes alıp düşünme fırsatı verir ama Sauvaire, bunlara nadiren izin veriyor... Görüntü yönetmeni David Ungaro, el kamerasıyla Billy Moore'u farklı objektiflerle genellikle yakından takip ediyor. Her koşulda kamera, Billy Moore'u olay yerinde takip eden bir haber kamerası gibi... Bu kamera kullanımı, sadece seyirciye orada olduğu hissini vermiyor. Bitmeyen bir kabûs havası da yaratıyor... Öte yandan, Sauvaire – Ungaro ikilisinin resim tadındaki genel planları klostrofobi hissini aslında daha da artırıyor. Özellikle geceleri, insanların mecburen koyun koyuna uyudukları sahnelerde dar mekândaki o kalabalıklık ve sıkışmışlık hissi insanı boğuyor.... Sauvaire'in çoğu eski mahkûm olan amatör oyuncularla çektiği bu sahneler unutulacak gibi değil. Film sert bir deneyim gibi geçip gidiyor ama resimler hafızada çakılı kalıyor...
Nicolas Becker'in Uzakdoğu motifleriyle elektronik tınıları birleştirdiği, melodik yapılardan uzak durduğu müzik çalışması da filme derinlik sağlayan işitsel bir atmosfer veriyor. Genç oyuncu Joe Cole ile Fame'de Pornchanok Mabklang'in başarılı performanslar çıkardığı filmde gerçek Billy Moore'un da sürpriz bir rolde karşımızı çıktığını belirtelim.
Birçok kişi için tahammül edilmesi zor bir deneyim olabilir. Ayrıca hikâyeleme konusundaki isteksizliğinin rahatsız edici olduğu kesin. Ama “Şafaktan Önce” bence gelmiş geçmiş en sert ve gerçekçi hapishane filmlerinden biri. Seyrederken keyif aldığımı söyleyemem ama bittiğinde filmin bir daha aklımdan çıkmayacağını biliyordum. 2008'deki “Johnny Mad Dog”la adından söz ettiren Jean-Stéphane Sauvaire bu kez gerçekten sıkı bir iş çıkarmış.
Filmin notu: 7
- Üç film, tek hikâye1 gün önce
- 'Yurt': Baskıyla büyümek…5 gün önce
- Bir rekabet komedisi: 'Çılgın Kahvaltılık'1 hafta önce
- 'Maymunlar Cehennemi' efsanesi sürüyor1 hafta önce
- Yasaları umursamayan ataerkil düzen2 hafta önce
- Aşk ve özyıkım2 hafta önce
- Manastırda gerilim ve dehşet: 'Arınma'3 hafta önce
- Dublörlere yazılmış aşk mektubu3 hafta önce
- 'Gün eksilmesin penceremden'4 hafta önce
- Amerikan 'İç Savaş'ını hayal etmek1 ay önce