Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

“Justice League: Adalet Birliği” Superman’in yokluğunda dünyayı ele geçirmeye çalışan Steppenwolf’a karşı bir araya gelen süper kahramanları anlatıyor. İşin aksiyon tarafı sağlam olsa da film iyilerle kötülerin savaştığı düz bir öyküye sahip

DC Comics, Marvel’in “Yenilmezler” ine rakip olarak çıkardığı “Adalet Birliği” serisine “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” (2016) gibi nispeten iddialı bir öyküyle başladı. Gişede başarı geldi ama eleştirmenlerin çoğu, filmi yerden yere vurup “psikolojik alt metinler”i görmezden gelince DC Comics, “Suicide Squad” ve “Wonder Woman” ile birlikte “babadan kalma eski usul” öykülere döndü.

Yönetmen Zack Snyder’ın öyküsünü Chris Terrio ile birlikte yazdığı “Justice League: Adalet Birliği” de tipik bir “iyiler kötülere karşı” filmi... “Batman v Superman” deki ilgiye değer psikolojik çatışmalar ya da “Yunan mitolojisini andıran süper kahraman rekabeti”, “demokrasinin yargısız infazlara tepkisi”, “egosu yüksek kibirli erkeklere karşı sakin kadınlar” gibi yan temaların hiçbiri yok. “Adalet Birliği” dümdüz bir film...

KÖTÜ ADAMI YAVAN

Süper kahraman filmlerinin kalitesinin biraz da kötü adamın iyi yazılıp yazılmadığıyla ilgili olduğunu düşünürüm. “Adalet Birliği”nin kötü adamı Steppenwolf (Ciaran Hinds), bir önceki filmin kötü adamı Lex Luthor’la karşılaştırılamayacak kadar yavan. Dünyayı cehenneme çevirmekten başka hiçbir amacı olmayan, fiziksel olarak çok güçlü, şeytansı ve fantastik bir figür.

Keşke filmin ana teması, tanıtımlarda kullanılan “Dünyayı tek başına kurtaramazsın” sloganı olsaydı. Ama öykü, bu sloganı geliştiremiyor. Steppenwolf’un gücü karşısında kimsenin “Dünyayı kurtarırım” gibi bir iddiası zaten yok.

Filme damgasını vuran ama çok da iyi ele alınamayan asıl mesele, başta Batman (Ben Affleck) olmak üzere herkesteki “Ah keşke Superman sağ olsaydı” temennisi... Kaldı ki, Steppenwolf da dünyaya Superman öldüğü için geliyor. Emrindeki robot benzeri yaratıklar korkunun kokusunu duyar duymaz saldırıya geçiyorlar vb... Öykünün sakat yanı, süper gücün yokluğunun kaosa yol açacağı fikri... “Adalet Birliği” sadece “süper güç özlemi”ni değil, kurtarıcılara duyulan hayranlığı da besleyen bir film.

GÖSTERİŞLİ BİR PRODÜKSİYON

Filmdeki diğer süperlere baktığımızda Flash (Ezra Miller) ve Victor Stone (Ray Fisher) gibi çaylakların, Batman ve Wonder Woman (Gal Gadot) gibi tecrübelilerle yan yana geldiği görülüyor. Kibirli Aquaman (Jason Momoa) ise “Benim yerim burası değil” havalarında. İçlerinde en olgun kişi Wonder Woman. Politik doğrucu bir yaklaşımı da var filmin. Söz gelimi açılış sahnesindeki teröristler, fanatik dinci beyaz erkeklerden oluşuyor. Tanrı’nın düzenine dönmek isteyen terörist, Wonder Woman’ın ilahi gücü karşısında şaşkına dönüyor. Superman’in ölümü sonrasında şehirde yaşanan kaos ise iki ırkçının Müslüman bir kadının dükkânına yaptığı saldırıyla özetleniyor...

“Adalet Birliği” süper kahraman filmi meraklılarını tatmin edecek gösterişli bir prodüksiyon. Aksiyon sahneleri ağırlıkla süperlerin kendi aralarındaki fiziksel çatışmalar üzerine kurulu. Flash karakteri dışında, sizi gayet ciddi ve ağırbaşlı bir filmin beklediğini de hatırlatalım...

Filmin Notu: 5.5

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar