Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DOSTLAR! Bugün bir olma, birlik olma bilincinden bahsetmeye çalışacağız. Peygamber Efendimiz’in (SAS) ümmeti olmamızın yegâne şartlarından birisini; din kardeşimizi sevmeyi ve kendimizden üstün tutmayı, öyle yaparsak dünya ve ahirette kazanacaklarımızı anlatacağız.

        İslam, tevhid dinidir. Üstelik bu sadece imâni mevzularda değil, sosyal hayatta da böyledir. Tevhid denildiğinde imâni olarak kastedilen; Allah Teâlâ’nın, ortağı, eşi, benzeri, dengi olmayan tekliği, birliğidir. İhlas suresinde Rabb’imizin beyan buyurdukları aslında tevhid inancımızın da temelleridir. Sosyal hayatta ise, bir olmak, tek vücut olarak hareket etmek manasında “tevhid olmak” tâbiri kullanılır.

        Bir olmanın, tek vücut olarak hareket etmenin gücünü kimse inkâr edemez ancak bu birliği sağlamak da her zaman mümkün olamaz. Oysa ki Efendimiz’in (SAS) bu konudaki hadislerini bilsek, değil sadece birlik olmak, birbirine muhabbetle sıkı sıkıya sarılan bir ümmet oluruz ki; o zaman, “Dünyada iki milyara yakın Müslüman var, nasıl oluyor da Müslümanlara böyle zulmediyorlar!” sorusunu sormaya gerek kalmaz.

        “Birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerine şefkat hususunda mü’minler âdeta tek bir beden gibidirler. Ondan bir uzuv şikâyet ederse uykusuzluk ve ateşle vücudun diğer uzuvları da ona iştirak ederler.” (Hadis-i şerif - Buhârî)

        Kıymetli dostlar! Bu hadis-i şerif sanırım bugün içine düştüğümüz açmazı çok net olarak gözler önüne seriyor. Yani “Bana ne canım! Elim kırıldıysa kırıldı, bana bir şey olmadı” demek ne kadar saçma bir cümleyse Filistin’de, Suriye’de, Arakan’da, Doğu Türkistan’da veya dünyanın diğer yerlerinde inim inim inleyen din kardeşlerinin çektiği sıkıntılardan dolayı bir rahatsızlık duymayan, “Onların iç meselesidir, bizi ne ilgilendirir?” diyen, “Bizim derdimiz bize yetiyor, bir de mültecilere mi bakacağız?” diyen, “Afrika’da birbirlerini kesiyorlarmış, Afrika nere, bura nere, bizim ne işimiz olur!” diyen kişilerin dedikleri de bir o kadar saçmadır. Bu cümleler o kişilerin sadece kardeşimiz olmadıklarını değil, aynı zamanda insanlıktan da nasip almadıklarını gösterir. Muhtaç birisine yardım elini uzatmak, din kardeşimiz olsun veya olmasın önce dinimizin bir emri, sonra insanlık vazifemizdir...

        Mimar Sinan'ın Edirne'de yaptığı ustalık eseri, Selimiye Camii.

        İSLAM KİŞİYE ŞEREF KATAR

        Kıymetli dostlar! Bir söz vardır, gayrimüslim birisi dinimize girdiğinde, “İslam ile şereflendi” deriz. Allah Teâlâ’ya hamdolsun tıpkı bizlere kattığı gibi İslam o kişiye de şeref katar. Burada bir durup düşünelim. İslam kişiye şeref katar da, İslam’ın gerektirdiği emirleri tutmaz, yasaklardan sakınmazsa o kişi de İslam’ın kattığı şerefi bulandırır. Mü’min; o şerefi bir ömür boyunca koruyan, en azından korumak için elinden gelen gayreti sarf eden kişiye denir.

        Fakat kişinin sadece kendisindeki bu şerefi koruma yolunda çaba sarf etmesi yetmez, tüm din kardeşleri için de kendisi için ettiği kadar, canla başla gayret etmesi gerekir. Yani Efendimiz’in (SAS) buyurduğu üzre; “Kendimiz için istediğimizi, din kardeşimiz için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olamayız.”

        Dostlar! Efendimiz (SAS) bizlere her defasında ümmet olmamızı, bir olmamızı, birbirimizi sevmemizi, sırt dönmememizi, birbirimize destek olmamızı emretmiş, bu sayede ahirette kurtuluşa ereceğimizi müjdelemiştir. Üstelik böyle olduğumuzda sadece ahirette değil, dünyada da rahata, huzura ve kurtuluşa ereriz. Sadece biz mi, tüm insanlık rahata erer.

        Bakın ecdadımıza, yüzlerce sene, ümmet bilinciyle kıtalara hükmetmiştir, hem de adaletle. Gayrimüslimler bile gerçek bir mü’minin idaresi altında olmayı, kendi dinlerinden bir kralın idaresine tercih etmiştir. Çünkü İslam’a göre yaratılmış her mahlûk şereflidir. Fakat onlardaki şerefi görebilmek için önce kişinin şereflenmesi icap eder, bu da ancak ve ancak İslam ile olur. Hümanizmle, hayvan sevgisiyle olsaydı bu işler, dünyada bir kulun burnunun kanamaması icap ederdi.

        Peki şimdi bir kişi sorabilir “Neden Müslümanlar bugün bu halde?” diye.

        Kıymetli dostlar! Bugün sayımız iki milyarı bulduğu halde, dünyanın dört bir tarafında zulme maruz kalıyorsak, “bir” olamayışımızdan başka sebep aramaya gerek yoktur herhalde. “Neden bir olamıyoruz derseniz?” onun da cevabı basit...

        Efendimiz’in (SAS) sözünü tutmadığımız için.

        Sürekli kendini düşünen, “Ben, ben, ben” diyenden “Biz” demesini, “Sen” demesini, din kardeşini kendinden aziz tutmasını beklemek pek gerçekçi olmaz...

        Birbirimizi nasıl seveceğiz?

        Dostlar bu sorunun cevabını, Efendimiz’in (SAS) mübârek hadis-i şeriflerinden yola çıkarak açıklamaya çalışacağız. Burada verdiğimiz hadisleri emir bilip tutmak, hayatımıza uygulamak hem din kardeşlerimizle ülfet, samimiyet kurmamıza hem de ümmet bilinciyle hareket edip bir olmamıza, tevhid olmamıza ve tevhid ehli olmamıza vesile olacaktır, hiç şüphesiz.

        Mimar Sinan'ın Edirne'de yaptığı ustalık eseri, Selimiye Camii.

        HADİS-İ ŞERİFLER

        “Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız ve haset etmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Bir Müslümanın din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helâl değildir.”

        (Hadis-i şerif - Buhârî)

        “Mü’minler aralarında duvarları birbirine destek veren bir bina gibidir.”

        (Hadis-i şerif - Buhârî)

        “Nefsim kudret elinde olan Allah’a (CC) yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.”

        (Hadis-i şerif - Müslim)

        “Size namaz, oruç ve sadakadan daha üstün bir şeyi haber vereyim mi? Ara bulmak, barıştırmaktır. Çünkü aranın bozulması, saçı kökünden kazır demiyorum, dini kazır.”

        (Hadis-i şerif - Tirmizi)

        “Sizden biriniz, din kardeşinin aynasıdır. Öyleyse onun üzerinde rahatsız edici bir şey gördüğünde gidersin.”

        (Hadis-i şerif - Ebu Dâvud)

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar