Kuyruklu Yıldız Altında Bir Hiciv: 'Don't Look Up'
Pazar gecesi 15 inç’lik laptop ekranının karşısına oturmuş, “Bilim insanları 6 ay içinde, Everest büyüklüğünde, bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağını ve tüm yaşamı yok edeceğini söylese ne yapardım?” diye düşünüyordum.
Sabah uyandığımda dolar kurunun kaç lira olacağını umursar mıydım? Ya da Galatasaray’ın daha ligin ilk yarısı bitmeden şampiyonluk umutlarını tüketmiş olmasına böyle kederlenir miydim acaba? 2023 seçim sonuçlarının, Tom Waits’in yeni albümünün ne zaman çıkacağının bir önemi kalır mıydı benim için? Züleyha’yla hayalini kurduğumuz Avustralya seyahatini öne almaya mı çalışırdım, yoksa boş mu verirdim?
“İnsanlar gelecek günler için yaşarlar, bugünleri gelecek günler için feda ederler” diyen Papini’nin dediği gibi artık ‘gelecek bir gün’ kalmadığından yaptığım, yapmış olduğum her şeyin benim için hiçbir hazzı, hiçbir tadı, hiçbir değeri kalmaz mıydı? ‘Yarının uzak kokusu’ olmadığı için ‘gelecek güzel günler’ adlı boş bir umut uğruna ‘bugünün kara ekmeğini’ yemeye devam eder miydim artık?
Belki de bilim insanlarının saçmaladığına, bir üst aklın bize oyunlar oynadığına, her şeyin bir yalan olduğuna inanmak daha kolay olurdu. 50 katlı binadan düşen adamın 21. katta “Şimdiye kadar her şey yolunda” diye düşünmesi gibi sabah uyanıp hiçbir şey olmamış gibi sıkıcı hayatıma devam etmek o güzelim, tertemiz ‘dimağımı’ bir dolu soruyla doldurup ‘kirletmekten’ daha iyi olurdu sanırım!
YÖNETMEN HÜSEYİN RAHMİ’Yİ OKUMUŞ MUDUR ACABA?
Pazar gecesi 15 inç’lik laptop ekranının karşısına oturmuş yönetmen Adam McKay’in 24 Aralık'ta Netflix'te yayınlanacak olan yeni filmi ‘Don’t Look Up’ın birazdan başlayacak olan basın toplantısına katılacak Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Meryl Streep, Jonah Hill, Tyler Perry, Scott Mescudi gibi yıldızları bekliyorum... Kafamda dönüp duran ‘saçma’ kuyruklu yıldızın nedeni bu film!
Özellikle Will Ferrell’la birlikte yaptığı ‘sulu komediler’in ardından 2008’de ABD’yi (haliyle dünyayı) sarsan finans krizini anlattığı ‘Big Short’la dümeni kara komediye kıran Adam McKay, ‘Don’t Look Up’ta 6 ay içinde dünyayı yok edecek kuyruklu yıldız haberine, bilim insanlarının, siyasetçilerin, sanatçıların, gazetecilerin, sosyal medyanın ve de halkın verdiği tepkileri ‘hiciv’in dibini sıyırarak gözler önüne seriyor...
McKay’in Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 111 yıl önce yazdığı ve Halley Kuyruklu Yıldızı’nın dünyaya çarpacağı söylentilerinin dilden dile yayıldığı günlerde İstanbul’da yaşananları anlattığı 'Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç' romanından haberi olduğunu sanmıyorum ama filmi izledikten sonra okusa çok seveceğini düşündüm... (Belki de romanın bir kopyasını ona yollamalıyım:)
NASIL ÖLECEĞİMİZİ BİLE HESAPLIYORLAR!
“Çünkü insanlar her felakete cehaletleri sebebiyle uğramış hala da uğramaktadırlar” diyen Hüseyin Rahmi’nin kahramanı İrfan Galip gibi McKay’in kahramanları Dr. Rendall Mindy (DiCaprio) ve doktora öğrencisi Kate Dibiasky (Lawrence) tüm yaşamı yok edecek kuyruklu yıldız konusunda insanları uyarmak için umutsuzca çırpınıp duruyor…
Mindy ve Dibiasky, ‘Kuyrukluyıldız dünyaya çarpacak ve yok olacağız’ uyarısını yapmak için gittiği Beyaz Saray’da bir doğum günü kutlaması, ‘Önce ateş et sonra sor’ tasarısını getiren bir senatör, Anayasa Mahkemesi seçimi gibi nedenlerle saatlerce kapıda bekletiliyorlar.
Halkı uyarmak için çıktıkları ‘Günlük Fırt’ adlı sabah programında ‘tık’lanma oranları trafik ve hava durumu haberlerinden düşük olduğu için ciddiye alınmıyorlar.
Yöneticiler onları dinleyeceğine nasıl öleceğimizi bile hesaplayan (belki beni de bir Bronetroc yer:) uygulamalar yapan dev teknoloji şirketlerinin ‘sivri akıllı’ sahibinin (Usta oyuncu Mark Rylance, Elon Musk, Jeff Bezos, Steve Jobs ve Mark Zuckerberg’i tek bir vücutta buluşturuyor) trilyon dolarlık ‘hayallerinin’ peşine takılıp bilimin sesine kulaklarını tıkıyorlar...
DICAPRIO KENDİ TİRADINI KENDİSİ YAZMIŞ
İki bilim insanı dünyayı uyarmak için çıktıkları yolda aşağılanıyorlar, ciddiye alınmıyorlar bazen de yoldan çıkıyorlar... Şu Covid salgını döneminde ekranlarda gördüğümüz birçok bilim insanının başına gelenler bir bir onların da başına geliyor!
Yönetmen McKay, kimileri tarafından Kubrick’in başyapıtlarından ‘Dr. Strangelove’la kıyaslanan filmini yazmaya pandemiden önce başladığını, çıkış noktasının iklim krizi olduğunu söylüyor: “Bir vaaz vermeye çalışmıyoruz. Bir durumu anlatıyoruz. Bu filmden insanların düşüncelerini değiştirecek bir sonuç falan beklemiyorum… Büyük bir kuyruklu yıldızın gerçekten dünyaya çarpacağı ortaya çıksa insanları doğru şeyi yapacaklarına inancım yüzde 50 / yüzde 50…”
Bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarpması konusunun politik bir tartışma olmadığını, bilimin işi olduğunu vurguluyor Adam McKay: “Bu iklim değişikliği ya da virüs için de geçerli... Bu konular taraf tutulacak konular değil...”
Usta yönetmen filminin aksine umutlu, “Bizim bir Excalibur’umuz var, bu da bilim! Bilim inanılmaz işler yapabilir. Bunu görmek için rekor bir hızla geliştirilen aşının kurtardığı milyonlarca hayata bakın...” diyor. Ariana Grande film için yaptığı şarkıda yönetmenin bilime olan bu inancını haykırıyor adeta: “Kafanı kıçından çıkar ve yetkin bilim insanlarının ne dediğini bir dinle… Yukarı baaak…”
Basın toplantısının moderatörü, Arizona Üniversitesi’nden kendisi de bir kuyruklu yıldız keşfetmiş astronom olan Dr. Amy Mainzer, filmde Dr. Mindy’nin katıldığı sabah programında, söylediği doğruları kimsenin umursamaması üzerine, “Her şey, her zaman eğlenceli olmak zorunda değil, hepimiz öleceğiz ulan!..” diye başlayan tiradını izlerken bilim insanı arkadaşlarının koltuklarında tezahürat yaptığını söylüyor. Kendisi de sıkı bir çevreci olan ve böyle bir filmde rol almak için uzun süredir beklediğini söyleyen Leonardo DiCaprio filmin bu en çarpıcı sahnesindeki tiradı yönetmen McKay’le birlikte tekrar tekrar belki 50 kez konuşup, yazdıklarını anlatıyor.
BU FİLM HEPMİZİN ENSESİNE BİR ŞAPLAK
Adam McKay, yaklaşık 2 saat 20 dakika boyunca bilimden politikaya, medyadan sermayeye, sanattan sanal aleme her konuda seyirciyi ‘iğnelemekten’ bir an bile vazgeçmiyor.
‘Don’t Look Up’, insanları uyarmak için çıktıkları yolda, bilimin rotasından sapıp ‘medya maymunu’ olan bilim insanlarının, dünya yansa koltuklarından başka bir şey düşünmeyen siyasetçilerin, ‘ne şekilde öleceğimizi’ bile hesaplayan uygulamalar yapan dev teknoloji şirketlerinin aç gözlü, ‘sivri akıllı’ sahiplerinin, reyting ve ‘tık’ sayısından başka bir şey düşünmeyen gazetecilerin filmi... Her şeyin ‘content’ olduğu, Twitter’da açılan ‘hashtag’lerin, ‘Like’ sayılarının, ‘kanalına abone olunmanın’ ölümden daha çok önemsendiği bir çağda kafalarını yukarıya, gökyüzüne kaldırsalar gerçeği görecekken ‘yukarı bakmayı reddedenlerin’, hepimizin, ensesine bir şaplak... Ağlanacak halimize bizi güldüren bir ayna Don’t Look Up...
Yönetmen McKay, filmin test gösterimlerinde sağcı ya da solcu tüm seyircilerin izlediklerine kahkahalarla güldüğünü söylüyor: “Birbirimize ne yaptık böyle? Toplumda gittikçe artan bu kutuplaşma bizi nereye götürüyor. En başa dönmeliyiz... Bu politik olduğu kadar aynı zamanda hiç de politik bir şey değil!”
FİLMİN İÇİNDE İĞNEYLE UMUT ARIYORUM
Bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağını öğrense yapacağı tek şeyin torunlarıyla birlikte olmak olacağını söyleyen Meryl Streep, filmde en sevdiği sahnenin kuyruklu yıldız dünyaya yaklaşırken, eve, sevdiklerine dönen Dr. Mindy, Kate ve Yule’un (Timothee Chalamet) The Mills Brothers’ın 2. Dünya Savaşı’na giden bir askerin sevgilisine onu beklemesini söylediği ‘Till Then’ şarkısı eşliğinde yaptıkları yolculuk olduğunu söyledi.
Filmin içinde ‘umut’un yüzümüze güldüğü tek an bu sahneydi bence de...
Geleceğin aynası olmasa aşağılık, iğrenç, anlamsız görünecek olan güncel gerçekliğin bizi kandırmasına izin verdiğimiz yegane an...
Pazar gecesi, “Gelecek, gelecek olarak var değildir; gelecek bir yaratıdan şimdinin bir parçasını oluşturmaktan başka bir şey değildir...” diyen Papini’yle birlikte 15 inç’lik laptop ekranının karşısında oturmuş, “Geleceğin artık gelmeyeceğini, yarın her şeyin biteceğini öğrensem ben de Dr. Rendall Mindy gibi sevdiklerimle bir masanın etrafında oturup sevdiğim şarkılardan, fıstıklı dondurmayı ne kadar çok sevdiğimden falan bahsetmek isterdim herhalde” diye düşünüyordum.