İran nasıl ve kimlerle başardı? Türkiye'ye ne getirir??
Eylülün sonları ve ekimin ise başlarında New York'taydım. Başbakanlık Tanıtım Ajansı Başkanı
İlker Aycı'nın davetiyle gitmiştim, ancak kimseyle paylaşmadığım önemli bir görüşme daha yapmıştım. Eylülde Amerika'daki gündemin en önemli maddelerinden birisi hatırlanacağı üzere İran-ABD ilişkileri, Cumhurbaşkanı Ruhaninin ziyareti ve ortaya çıkan sıcak diyaloglardı. Ben de bu görüşmelerin en önemli mimarlarından birisiyle bir öğlen yemeğinde bir araya geldim. Bu kişi uzun yıllardır Amerika'da yaşayan, önde gelen üniversitelerde hocalıkla birlikte etkin lobi faaliyetleri yürüten Prof. Dr. Hooshang Amirahmadi'den başkası değildi. New York Palace'da buluşmamızda Amerika-İran arasında çok önemli gelişmelere imza atılmasının an meselesi olduğuna dikkat çekerek, detaylar vermişti.
Prof. Dr. Hooshang'in de dostu olan iki önemli kaynaktan da İran-ABD ilişkilerinin bugünkü noktaya geleceğini, İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin eylül ayında Amerika'dayken dünya kamuoyuna yansımayan önemli görüşmeler yaptığını da öğrenmiştim. Bir nevi birinci kaynaktan öğrenmiştim. Ancak paylaşma şansım yoktu.
Şimdi dönelim Ortadoğu'da rolleri, oyuncuları ve bölge jeopolitiğini ciddi şekilde değiştirecek olan İran ile yapılan anlaşmaya. Varılan anlaşma 2 haftada geliştirilip, sonlanmış bir şey değil. Asıl oyun kurucu tarafın Amerika ve Amerika'daki etkin güçler olduğuna vurgu yapmaya, konunun sadece İran bağlamında görülmemesi gerektiğine ve bölgedeki sıcak hadiselerle de bağının olduğuna vurgu yapmaya da gerek yok. İran-ABD görüşmelerinin uzun süre önce başladığına, The American Iranian Council'i (AIC) kuran ve şu anda da başkanlığını yapan Prof. Dr. Hooshang Amirahmadi'nin de Amerika ve İran tarafında ciddi rol oynadığına dikkat çekmek istiyorum.
Bu ismi özellikle bir kenara not edin. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Prof. Dr. Amirahmadi'nin yakın dostu. Amerika tarafında ise halihazırda Barack Obama'nın kabinesinde yer alan Dışişleri Bakanı John Kerry ve Savunma Bakanı Chuck Hagel de Prof. Dr. Amirahmadi'nin hem yakın ilişkide olduğu kişiler, hem de kurduğu AİC'de üye olarak bulunmuş, fikirlerini paylaşmış isimler. Buraya kadar olan resim de bugün ortaya çıkan anlaşmanın detaylarını derinleştirme anlamında yeterli ipucu veriyor olmalı.
Şimdi önemli bir detay daha veriyorum. Bu anlaşmanın ne derece önemli, stratejik, ticari ve jeopolitiği değiştirmeye matuf olduğuna dair. AİC'nin kurucuları ve sponsoru hangi kuruluşlar ve şirketler olabilir? Kurucular; Rockefeller Brothers Fund, Open Society Instıtute ve The Starr Foundation. İşbirliği yapılan şirketler; Intermarine, Chevron, Exxon Mobil, Safas Corporation, American International Group (AIG), Coca-Cola, Boeing ve Chase. Akademik kuruluşlar ise şöyle; Columbia University, Middle East Institute, Asia Society, The State University of New Jersey RUTGERS, Berkley University of California, University of Virginia ve Stanford University.
Türkiye'nin Arap ülkeleriyle kırılma yaşadığı, bunun da Mısır'da İhvan-ı Müslimin'in Cumhurbaşkanlığına Muhammed Mursi'yi taşımasının akabinde başlayan gelişmelere paralel olarak geliştiğinin bilinmesi gerekir. Arap Baharı olaylarını iyi anlamayan ve bölgenin karışmasına katkı sağlayan Türkiye'nin de İran-ABD ilişkilerinin hızlı gelişmesine müspet katkı sağladığı da başka bir gerçek. İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya'nın yanı sıra Almanya arasında Cenevre'de yürütülen nükleer müzakerelerin tarihi bir anlaşmayla sonuçlanmasının iyi değerlendirilmesi halinde Türkiye'ye de faydası olacaktır.
Bölgemizde İran önderliğinde Şii bloku güçlenirken, başını Suudi Arabistan'ın çektiği Körfez ülkelerinin de yeni durumu dengelemek için Türkiye ile askıya aldıkları ilişkilerini güçlendirmeleri gerekebilir. Böylece bölgede iki güçlü devlet olacak, ama yıllar ne getirir kestirmek zor.