Vatanseverlik 125 bin dolar mıdır?
ENTELEKTÜEL, aydın, sıkı CHP'li, gerçek milliyetçi, ulusalcı, ünlü ressam, koyu Fenerbahçeli, eski dostum Bedri Baykam.
Cumhuriyetçiliği öylesine sıkı savundu ki, yıllarca bunu bir hayat tarzı yaptı.
Ve bunu hayat tarzı yapmayanlara da hep tepki gösterdi.
Tepkisi o denli sert ve yoğundu ki, "yeşil sermaye" diye gördüğü ve bu nedenle de "Cumhuriyet değerleriyle bağdaşmadığına" inandığı her şeye karşı çıktı.
Her şeyi protesto etti.
Bedri'nin bu tepkisinden herkes ve her şey gibi Ülker Grubu da nasibini aldı.
"Laik kesimi" etkisi altına alan "Ülker protestosu"na o da katıldı. Katılmak ne kelime, bayraktarı bile oldu.
Yabancı bir gazeteye verdiği beyanatta, "Ülker ürünleri yemiyoruz, yedirmiyoruz" diyerek meseleyi uluslararası boyuta bile taşıdı.
Sonra ne oldu?
Çağdaş sanat koleksiyonlarıyla tanınan Murat Ülker, yani Ülker Grubu'nun patronu olan kişi, "milliyetçi, ulusalcı, Cumhuriyetçi, entelektüel, Fenerbahçeli, ressam" Bedri Baykam'ın bir tablosunu satın aldı.
Tablo dediğin aslında tablo değil.
Boş çerçeve.
Bir çağdaş sanat yorumu.
Murat Ülker bu "boş çerçeve"ye tam tamına 125 bin Amerikan Doları saydı.
Türk parasıyla 225 bin TL.
Ve "milliyetçi, ulusalcı, Atatürkçü" olduğu için Ülker ürünleri yemeyen ve yedirmeyen Bedri Baykam açıklama yaptı:
"Eskiden Ülker ürünleri yemezdim."
Yani "Artık yiyorum".
Peki ne değişti?
Murat Ülker, aynı Murat Ülker.
Firma aynı firma.
Patron aynı patron.
Bana göre Murat Ülker'in eskiden de Cumhuriyet'le bir derdi yoktu, bugünde yok ama Bedri Baykam belli ki öyle düşünmüyordu.
Murat Ülker değişmediğine göre, ne değişti?
Milliyetçilik, ulusalcılık, Atatürkçülük mü değişti?
Onlar da değişmediğine göre ne değişti?
Hiçbir şey.
Değiştiyse Bedri Baykam'ın banka hesabındaki miktar değişti.
125 bin dolar arttı. Bilmiyorum, belki.
O halde Bedri Baykam'ın Atatürkçülüğü, ulusalcılığı ve milliyetçiliği 125 bin dolarcık mı ediyordu?
Yoksa bu avans mı?
Tablonun değeri arttı
MURAT Ülker o kadar uyanık bir işadamı ki, 125 bin dolara aldığı Bedri Baykam'ın boş çerçevesinden büyük kâr edebilir.
Bunu uydurmuyorum.
Bilerek söylüyorum.
Geçtiğimiz günlerde muhafazakâr çevrelerin çok yakından tanıdığı ve çok da sevdiği bir işadamı, Murat Ülker'le karşılaşmış.
Ve Ülker'e, "200 bin dolar vereyim, Bedri Baykam'ın çerçevesine bana sat" demiş.
Murat Ülker şaşırmış.
"Sen resim almazsın ki, nereden çıktı şimdi bu?"
İşadamı yanıtlamış.
"Bizim caminin tuvaletine asacağım. Gelip giden hacetini ona bakarak gidersin."
Sanki Ergenekon davası
DENİZ Akkaya ile eski İTO Başkanı arasında yıllardır süren davayı aklım almıyor.
12 yıldır süren bir dava bu.
Basit bir hakaret davası ama Ergenekon davasından daha uzun süredir devam ediyor.
O günlerde Deniz Akkaya, bir işadamının kendisine 1 hafta için 300 bin dolar önerdiğini söylemek gibi "anlamsız" bir hareket yaptı.
Söylenen cümle son derece gereksiz ve hatta biraz da salakçaydı, ama söyleyenle ilgili bir "enayilikti".
O dönem İTO Başkanı olan Mehmet Yıldırım ise durduk yerde konunun üzerine atladı ve "O kız değerini artırmak için yanlış taktik uyguluyor. İşadamı piyasa fiyatını iyi bilir, kimseye değerinden fazla vermez" dedi.
Mehmet Yıldırım niye konuya girmişti bilinmez, ama burada çok açık bir değil, bir dizi hakaret var.
Yıldırım, Akkaya'yı hem fahişe yerine koyuyor hem de "O kadar etmezsin" diyerek "ucuz fahişesin" demeye getiriyor.
Ve bu kadar açık bir hakarete rağmen, bu dava 12 yıldır sürüyor.
Oysa hâkimin karar vermesi çok kolay.
"Yıldırım bu sözü benim kızıma ve kız kardeşime söyleseydi ne ceza verirdim" diye düşünecek, ona göre cezasını kesecek.
Deniz Akkaya'dan hazzetmiyor olabilirsiniz. Ama bir kadına ve bir insana bu kadar aleni hakarete göz yumamazsınız.
Hem de 12 yıl.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Başkalarının çocuklarına da kendi çocuğumuz gibi özen gösterdiğimiz zaman.