Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

GALATASARAY'ın Schalke'yi elemesini izlerken ve elediği andaki hislerimi, telefonda konuştuğum Fatih Hoca'ya şöyle aktardım:

"Son 10 yılda en keyif aldığım andı herhalde."

Fatih Hoca da keyifliydi telefonda.

Uzun zamandır duymadığım kadar keyifli.

"İnşallah Malaga-Porto eşleşmesinden biri çıkar kurada" dedim.

"Porto'yu daha çok isterim, ama Juventus da uyar. Gider güzel makarna yeriz. Abdurrahim Albayrak'ı sınırda tutuklatırız. Turu da geçer, yarı finalist olarak geliriz inşallah" dedi. (Abdurrahim Albayrak'ı sınırda tutuklatma esprisini alttaki yazıda anlatacağım.)

Terim, Juventus veya Porto'yu istiyorsa onlardan biri çıkar. Merak etmeyin...

Geçen hafta eski Başkan Faruk Süren, Ali Dürüst ve Burak Elmas'la yemek yerken Ali Dürüst'ün söyledikleri aklıma geldi Terim'le konuşurken.

Galatasaray'ın, ama hakiki Galatasaray'ın özelliklerini en iyi bilenlerden biri olan Ali Dürüst, "İyi ki Terim var. O olmazsa işimiz çok zordu" demiş, nedenini şöyle anlatmıştı:

"Senin, benim, bizim bildiğimiz Galatasaray yapısını bugün artık çok az Galatasaraylı biliyor. Terim de o eski, bizim bildiğimiz Galatasaraylılardan. Onun da Galatasaray denince gözleri parlıyor. O da bizimle aynı Galatasaray'ın özlemi içinde. Başka bir hocayla bugünkü yapı içinde bu başarıyı, bu Galatasaray havasını bulamazdık. Yaptığımız en doğru iş oldu Terim'i getirmek."

Dürüst'e katılmamak mümkün değil.

Terim'i zaman zaman teknik, taktik olarak eleştirebilirsiniz ama hastayı en iyi tanıyan doktor olarak, en iyi reçeteyi hep o yazmıştır.

Galatasaray ne zaman hastalansa en iyi doktoru Terim'dir.

Gerektiğinde operatör, gerektiğinde dahiliyeci, gerektiğinde psikiyatr.

Şimdi size bir şey söyleyeceğim, lütfen ciddiye alın.

Bence Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nin en zor takımlarından birini eledi.

En güçlüsü, en iyi kadrolusu değildi belki ama Galatasaray'a en ters gelecek olan ve bence en iyi futbolu oynayan takımlardan birini.

Schalke çok iyi pas yapan, çok hızlı hücuma çıkan, topu kanatlara çok rahat aktaran bir takımdı. Bu da Galatasaray'ın zafiyetlerine çok ters geliyordu.

Bakın 2. yarıdaki oyuna.

İnanılmaz pas trafiğini nasıl başarıyla yaptılar. Tek topu bile ayaklarından kaçırmadılar, taca çıkarmadılar. Her atağı kaleciye kadar ulaştırdılar.

Geride kalan takımlardan hiçbirinde bu özellik yok.

Barcelona da süper bir takım, daha iyi bir ekip ama Schalke, Galatasaray için daha zorlu bir rakipti.

O yüzden artık final hayal değil. Ama bundan sonraki tüm 90 dakikalar Schalke maçının 2. yarısı kadar stresli geçecek.

Kalbinizi hazırlayın...

Abdurrahim Albayrak'ı panikleten şaka

FATİH Terim'in, "Abdurrahim Albayrak'ı İtalya'da sınırda tutuklatırız" esprisini anlamamış olabilirsiniz.

Albayrak'ın maçtan sonra verdiği röportajda, "İnşallah yine hakkımızda dava açılmaz" cümlesini de çözememiş olabilirsiniz.

En iyisi ben size meseleyi anlatayım da, biraz gülün ve Galatasaray'ın giderek nasıl daha kaynaşmış, daha eğlenen bir takım haline geldiğinin sırrını çözün.

İki hafta kadar önce Galatasaray'ın Florya tesislerinde Fatih Terim, Ali Dürüst, Abdurrahim Albayrak ve 2 kişi daha futbol şubesiyle ilgili bir toplantı yapmaktadır.

O sırada içeriye tesis görevlilerinden biri girer ve Abdurrahim Albayrak'a sarı bir zarf uzatır.

Zarf resmi bir kurumdan gelmişe benzemektedir.

Albayrak zarfı açar.

İçinden çıkan resmi görünüşlü kâğıdı okur.

Beti benzi atar. Alnı terlemeye başlar, iki damla ter alnından aşağı doğru süzülür.

Toplantıdakiler, "Ne o, kötü bir şey mi?" diye sorarlar.

Albayrak, "Yok bir şey" der ama eli titremeye başlar.

Sonra toplantı odasından çıkar ve telefona sarılır.

Aradığı kişi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'dır.

Abdurrahim Albayrak, heyecanla başsavcıya "Sayın başsavcım. Şimdi bir mahkeme celbi geldi. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'ndan sanık olarak ifadeye çağırıyorlar" der.

Başsavcı sorar: "Konu neymiş?"

Albayrak kâğıdı okur:

"Türkiye'nin topluma mal olmuş, milli takım teknik direktörlüğü yapmış, yüz kez milli olmuş önemli bir ismi olan Fatih Terim'i öldürmeye tam teşebbüsten hakkımda dava açılmış."

Başsavcı sorar: "Davacı kimmiş?"

Albayrak kâğıttan okur.

"KH".

Başsavcı, "Kamu hukuku. Bir baktırıp seni arayayım" der.

Birkaç dakika sonra arar: "Yok öyle bir şey. Biri sana şaka yapmış olmalı."

Abdurrahim toplantıya döner ve durumu anlatır.

Masadaki herkes kahkahayı basar.

Abdurrahim Albayrak o gün bugündür kendisine bu şakayı kimin yaptığını araştırıyor.

Beni de arayıp sordu.

Ben bilmediğimi söyledim.

Bu şakayı kimin yaptığını Abdurrahim de bu yazıyla öğrenecek.

Bu "süper" şakanın mimarı Fatih Terim ve ekibi.

Terim, Ordu maçında yediği sert darbelerin intikamını bu şakayla aldı.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İşimizi eğlenerek yaptığımız zaman.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar