Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANKARA'da AK Parti'nin önemli isimlerinden biriyle sohbet ediyoruz.

        "Yerel seçimlerin erkene alınmasıyla niye bu kadar meşgulsünüz" diye sordum.

        "Tek bir nedeni var. Sürekli mart ayına denk gelmesi, seçim çalışmalarını zora sokuyor. Propaganda dönemi kış aylarına denk geliyor. Özellikle de Doğu Anadolu'da seçim çalışması yapmak zorlaşıyor. Ulaşım zorlaşıyor. Hatta geçen seçimde yaşadığımız gibi kazaların meydana gelmesine, çok değerli siyasetçilerin hayatını kaybetmesine yol açan koşullar oluşmasına neden oluyor. Tek neden var. Mart döngüsünü değiştirip seçim çalışmalarının, propaganda döneminin yaz aylarına denk gelmesine imkân sağlamak."

        MHP ile yapılan uzlaşmaya rağmen çok fire verilmesinin ve Anayasa değişikliğinin yapılamamış olmasının nedenini soruyorum.

        "Bizde de fire oldu. Bazı arkadaşlarımızın olmayacağını biliyorduk ama MHP de çok fire oldu. Ben bunu da onlar adına anlayışla karşılıyorum. Çünkü belediye seçim çevrelerinin değişmesiyle ortaya tıkan tablo, yani bazı yerlerde seçimleri kaybedecek olmaları, MHP nin bu Anayasa değişikliğine vereceği destekte çatlaklara yol açtı. Tabii MHP nin kongre döneminde olması ve Devlet Bahçeli ye karşı parti içindeki muhalefetin tavrı da sonucu etkiledi."

        Az önce Oktay Vural'la konuştuğumu, MHP'nin 27 Ekim için Anayasa değişikliğine evet demeye hazır olduğunu söylüyorum.

        "Evet. Öyle diyorlar. Ama 27 Ekim'e kadar bunu değiştirmek mümkün değil ki. Pek çok milletvekili hac için Suudi Arabistan a gitti. Bu durumda bu Anayasa değişikliğini gerçekleştirmek mümkün değil. En iyi ihtimalle kasımın ilk veya 2. haftası olur. Bu da fena bir tarih değil. Bu arada CHP'yi de ikna etmeye çalışıyoruz. Aslında onlar da bu konuda bizimle aynı fikirdeydiler. Fakat sonra ani bir karar değişikliğine gittiler. CHP nin politikasını anlamakta zorlanıyoruz."

        "MHP'ninki ile aynı nedenden olabilir mi? Seçim çevrelerin değişmesinde fikirlerinin alınmamasına tepki olabilir mi?"

        "Olabilir. Ama bunun seçim tarihiyle ne ilgisi var. Birbiriyle ilgisiz iki konu."

        "Değişiklik nedeniyle kaybetmeleri muhtemel belediyeleri 5 ay daha fazla elde tutarlar."

        "Evet sadece bu fark olur."

        İkinci denemede seçim tarihiyle ilgili değişikliğin referanduma gerek kalmadan geçip geçmeyeceğini merak ediyorum.

        "Büyük bir ihtimalle geçer. Herkes imzasının arkasında durursa geçer. Geçmezse de geçmez. Ne yapalım."

        Parçala, yapıştır seçimi kazan

        İSTANBUL'un hızla büyüyen ve gökdelenleriyle İstanbul'un en yüksek bölgesi haline gelen Maslak semti, Şişli Belediyesi'ne bağlıydı.

        Şimdi Şişli'den ayrılıp Sarıyer'e bağlanması gündemde. Şu an için baktığınızda Şişli "Sol" Sarıgül'ün, Sarıyer ise CHP'li belediyenin elinde.

        Ancak bu değişiklikten sonra bu durum değişebilir. Çünkü Maslak'ın mesken olan bölgelerinde AK Parti'nin üstünlüğü var.

        Ve Maslak, Sarıyer'e bağlanırsa, geçen seçim kıl payı farkla Sarıyer'i kaybeden AK Parti'nin Sarıyer'de seçimi kazanma şansı ciddi bir biçimde yükseliyor.

        Üstelik de Maslak gibi yüksek rant değeri olan bir bölge, CHP'ye geçmesi muhtemel Sarıgül'ün Şişli'sinin elinden çıkıyor, AK Parti'nin olması muhtemel Sarıyer'in eline geçiyor.

        İşin özüne baktığınız zaman, yani harita üzerinde baktığınız zaman Maslak'ın Şişli'ye bağlı olması abes. Sadece Maslak değil, Ayazağa'nın da Şişli'yle bağlantısı yok ama bu durum yıllardır böyle. Ama düzeltmek için bugünün beklenmesi garip.

        Keşke bu aylar, hatta yıllar önce düzeltilseydi.

        Ama o zaman da "Şişli, AK Partili Sarıyer'e bağlanıyor" derdik. O da ayrı.

        Yine de böyle hareketlerle seçim sonuçlarını değiştiriyormuş intibaı uyandırmak, AK Parti gibi yüzde 50'lik bir çoğunluğun oyunu alan partiye de hiç yakışmıyor.

        Çünkü böyle bir durumda yarın öbür gün CHP'li Bakırköy'ün AK Partili Bağcılar, o da yetmezse yine AK Partili Esenler, CHP'li Beşiktaş'ın AK Partili Üsküdar ve hatta gerekirse Kâğıthane, CHP'li Kadıköy'ün de AK Partili Ümraniye ile birleştirilmesi gündeme gelebilir.

        Hatta birbirine coğrafi olarak yakınlığı dahi bulunmayan belediyeler bile parçalanıp birleştirilerek seçimlerin her yerde kazanılması sağlanabilir.

        Ama bu gibi değişiklikler hiçbir zaman kalıcı bir kazanç sağlamaz.

        Üstelik de yakışık almaz.

        18 yaşında Başbakan olur mu?

        GENÇLERE her zaman değer vermiş, onlara her zaman yol vermekten yana olan ve veren bir "ihtiyar" olarak söylüyorum, 18 yaşında seçilme hakkı, doğru bir şey değildir.

        18 yaşındaki bir genç hepimizden daha akıllı, daha becerikli, daha işbilir, daha iyi yönetici olabilir.

        Ama kimi makam ve mevkiler nitelikleri nedeniyle "olgunluk" gerektirirler.

        18 yaşında çok üstün niteliklere haiz gençlerin mevcudiyeti, TBMM'nin kapılarının 18 yaşındakilere açılmasını gerektirmez.

        Çünkü böyle bir durumda, hipotetik olarak da olsa TBMM'deki 550 milletvekilinin 550'sinin de 18 yaşında olma ihtimali vardır.

        Yasalar gereği Başbakan, TBMM çatısı altından çıkmak zorunda olduğu için de 18 yaşında bir Başbakanımızın olması ihtimali de vardır.

        Böyle bir durum "oldukça sempatik" olacaktır elbette ama ülke açısından çok da doğru olmayacaktır.

        Elbette "akıl yaşta değil baştadır".

        O zaman da şunu sorarım:

        "Niye Cumhurbaşkanı seçilmek için 40 yaş sınırı vardır?"

        Rekabet artık full değil

        FULL akaryakıt dağıtım şirketi, kısa sürede piyasada kendine bir yer buldu.

        Çünkü diğer dağıtım şirketlerinin aksine sert rekabet yapıyor ve gerçek anlamda fiyat rekabetiyle pazar payını artırıyordu.

        Zaman zaman yüzde 20'ye varan indirimler yaparak tüketicilerin yüzünü güldürüyordu.

        Full'ün bu sert rekabeti diğer dağıtımcıların başını ağrıtıyor, şikâyetlerine neden oluyordu.

        Ama ortada yasadışı bir şey yoktu.

        Full, uzun süren pazarlıklar sonucu, Petrol Ofisi'ni satarak akaryakıt dağıtım işinden çıkan Doğan Grubu tarafından satın alındı.

        Ve Doğan Grubu'nun bu satın almadan sonra yaptığı ilk iş Full'ü Full yapan bu indirim politikasından vazgeçmek oldu.

        Yani Full ilk olarak "rakiplerini" sevindirdi.

        Bu yüzden ben bu satışın "rekabet" açısından ele alınması gerektiğini düşünüyorum.

        Full'ün ilk işinin bindiği dalı keserek rakiplerine avantaj sağlaması bana çok ilginç geldiği için.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Cımbızla seçilmiş cümlelerle insanları suçlamaya çalışmadığımız zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar