Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Profesör Orhan Çeker'in kuyuya taş atmasıyla başlayan ama aslında erkek egemen toplumların büyük bölümünde taraftar bulan "dekolte" tartışması daha epey su kaldıracağa benziyor.

Bu tartışmayı Türkiye'ye özgü zannetmek de aslında bir yanılgı. İtalya'da da benzer tartışmalar, hatta daha ötesi mahkeme kararları olduğunu unutmayın.

Bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde adının verilmesini istemeyen bir ilahiyatçı aradı.

"Fatih Bey" dedi, "Profesör Orhan Çeker'e ve aynı yönde fikir belirten İslamcı yazarlara sormanız gereken bir soru var: Dekolteden kasıtları nedir?"

"Çok açık değil mi, göğüs kısmı açık kıyafete dekolte denmez mi?" dedim.

"Hayır. Eğer bu kişiler gerçekten İslami kafa yapısına sahipse dekolteden kasıt, ayak bileğinden yukarısını gösteren etek veya kısa pantolonlar ve saçları açıkta bırakan her türlü kıyafet bunlara göre dekoltedir. Yani tesettür dışındaki kıyafetler bunlar için dekolte sınıfına girer. Bu kafa yapısına göre tesettür dışındaki her türlü kıyafet tahrik unsurudur" diye açıkladı.

"Hocam yapmayın. 70 yaşında başı örtülü kadına bile tecavüz ediyorlar" dedim.

"Ben onu söylemiyorum. Bunların dekolteden ne kastettiğini söylüyorum" dedi.

Tabii bu "tahrik meselesi" de önemli.

Kim neden tahrik olur.

Bu kesinlikle kafa yapısına göre değişiyor.Bu konuda Amerika Birleşik Devletleri'nin saygın üniversitelerinden Purdue'nün Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Howard Melton'un ilginç bir makalesi var.

Melton şöyle diyor: "Kadının dekolte giyim, makyaj vesair unsurlarla erkekleri cezbedişini doğru bulmayan ve bu cazibeyi kadının başına gelebilecek cinsel taciz ve tecavüzü makul gösterecek bir neden olarak kabul eden erkek davranışı klinik bir vakadır.

Bu davranışta, kadının cezbetme gücünü şiddetli kıskanma duyguları yer almaktadır.

Bu durum 'latent homosexuality' denilen gizli eşcinselliğin en belirgin özelliğidir.

Özellikle kapalı ve muhafazakâr toplumlarda yetişen ve kendileri bizzat taciz ve tecavüze uğrayan erkeklerin ileri yaşlarda bu klinik bulguları göstererek kadınların cazibesini aşağılamaları yaygındır."

Profesör Howard Melton'un bu psikolojik tespiti sonrasında bizim "tahrik olanlar" grubu ne diyecek, doğrusu merak ediyorum.

Ankara Emniyeti gizli gündem göstergesi mi?

ANLADIĞIM kadarıyla Ankara Emniyeti, iktidar partisini zorda bırakmak için yemin etmiş.

Son aylarda yaptıklarına bakarsanız, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Türkiye’yi muhafazakârlaştırmak, yaşam tarzlarını baskı altına almak ve alkol kullanımını eninde sonunda yasaklamak gibi bir “gizli gündemi” olduğuna toplumu inandırmak için ellerinden geleni yaptıklarını anlarsınız.

Bir süre önce Ankara’da ailelerin hep birlikte gittikleri içkili lokantaları, kebapçıları basıp buralarda ana babalarıyla oturan 18 yaşın altındaki çocukları tespit ettiler, haklarında işlem yaptılar.

Kıyamet koptu. Önce direndiler.

Sonra geri adım attılar.

En sonunda özür dilemek zorunda kaldılar.

Daha bu konunun tozu dumanı ortadan kalkmadan şimdi de bir süpermarket zincirinin Ankara’daki şubelerinden birini basarak alkollü içki satılan reyonun yeni yapılan düzenlemeye uygun olmadığını belirtip işlem yapmışlar.

Süpermarket zincirlerinde alkollü içkiler zaten ayrı bir bölümde satılıyor ve bu uygulama çoktan başladı. Yani geneli yönetmeliğe uygun davranıyor.

Ama daha önemlisi, diyelim ki, basılan süpermarkette durum bu değil.

İyi de, yönetmelik süpermarketlere yönetmeliğin öngördüğü düzeni sağlamaları, yani alkollü içki reyonunu ayırmaları için “6 aylık bir süre” tanıyor.

Yani bunun için hemen hemen 5 aylık bir süreleri daha var. Ankara Emniyeti bunu bilmiyor olamayacağına göre niyet farklı.

Belli ki, iktidar partisini zor duruma düşürmek, gizli gündem tartışması yaratmak istiyorlar. Eee, vallahi bunu başarıyorlar da!

Kemal Bey o köye gitti

DÜN akşamüzeri telefonum çaldı.

Arayan Gürsel Tekin.

“Sizin köydeyiz” dedi.

Hayatımda köyde oturmadım. “Hangi köy” diye şaşırdım.

“Bugün yazdığınız köyde” dedi.

Güldüm. Dün CHP’nin 0 oy aldığı yerlerle ilgili bir yazı yazmıştım ya, orada adı geçen köye gitmişler.

Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte. Afyonkarahisar’ın Küçükçobanlı Köyü’ne.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun programında olmadığı halde Ege gezisi sırasında bu köye de uğramışlar.

Ve oldukça da sıcak karşılanmışlar.

Gürsel Tekin, “Bayağı bir ilgi var. Halk toplandı. Sohbet ediyoruz” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu’na helal olsun diyorum.

Seçimlerde gözüm bu köyde.

Bakalım Kılıçdaroğlu’nun ziyareti 0 olan oyu ne kadar artıracak! Okumadan bilmenin, bilmeden yazmanın mümkün olmadığını anladığımız zaman.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar