Küllerinden doğan çöl savaşçısı
Volkwagen Touareg’i bilmeyeniniz var mıdır? Zannetmiyorum. Avrupalı otomotiv sanayinin en önemli devrimlerinden biridir Touareg.
VW group Touareg’i piyasaya verinceye kadar “büyük SUV” sınıfı kıta Avrupasına özgü bir otomobil değildi. SUV’lar ABD’de ve Japonya’da üretilir, ABD’de ve çok az sayıda da olsa Avrupa’da satılırdı. Avrupa’ya en yakın SUV üreticisi İngiltere idi ve büyük SUV sınıfında Okyanus’un bu tarafında üretilen tek otomobil Range Rover’dı.
Bazı otomobilsever okurlarımız “Mercedes M ve BMW X5 Avrupalı değil mi?” diyecek olabilir. Ancak her iki araç da Mercedes ve BMW’nin ABD’deki tesislerinde üretiliyordu ve kıta Avrupası’nda büyük SUV sınıfında üretilen tek araç Mercedes’in Avusturya’da ürettiği G serisiydi ve daha çok askeri ve kamu aracı olarak görülen G serisi, çok yaygın satışı olan bir SUV değildi. Zaten Mercedes de M serisini G serisininin yerine üretti ama G serisinin bir klasik olarak üretilmeye devam etmesi Mercedes’i bile şaşırttı.
ADINI ÇÖL SAVAŞÇILARINDAN ALIYOR
Bu ara bilgiden sonra yeniden Touareg’e dönelim. Adını çöllerin savaşçı kabilesinden alan Touareg, 2002 yılında piyasaya bomba gibi girdi. Üstelik VW Group aynı baz üzerine Porsche’nin Cayenne’ini ve Audi’nin de Q7’sini yerleştirmişti. Ve model her üç marka altında da büyük başarı elde etti.
Porsche, hayal edemediği satış rakamlarına ulaştı. Audi A8 ile lüks segmentte elde ettiği başarının üzerine bir büyük başarı daha koydu. VW ise Touareg sayesinde aynı dönemde piyasaya sürdüğü ve 14 yıl boyunca başarısızlığına rağmen üretip sonunda vazgeçtiği Phateon’daki başarısızlığının üzerini örttü.
İlk nesil Touareg’ler marka için oldukça lüks sayılabilecek donanım ve VW için hayal bile edilmeyen motor seçenekleri ile piyasaya çıkmıştı. 2.5 litrelik en küçük motorun yanı sıra 500 beygirlik W12 motorlar, 750 nm tork üreten V10 dizeller, 3.2 litre benzinli motorlarla çok geniş bir yelpazeye açılmıştı VW Touareg.
VW’nin büyükçe SUV’u girdiği tüm pazarlarda büyük başarı elde etti ve markayı yepyeni bir segmentte beklemediğini düşündüğüm bir başarıya taşıdı. Ancak VW ikinci nesil Touareg’de aynı heyecanı yaratmadı. Rakipler kendini daha iyi yenilemeyi başarırken, VW’nin 2. nesil Touareg’de biraz muhafazakar duruşu ve minimal yenilikleri Touareg’i biraz gözden düşürdü. Arada yapılan makyajlar da modeli canlandırmaya yetmedi.
VW’nin ABD pazarı için ürettiği Atlas’ı her gördüğümde, “Bu otomobili niye Avrupa’ya da aynen bu haliyle satmazlar” diye düşünüp dururken, VW Avrupa için bir sürpriz hazırlıyormuş meğer. Ve bu yıl yeni Touareg, küllerinden doğma hazırlığındaki bir Phoenix gibi geldi.
ARTEON'DAN ESİNTİLER VAR
Yeni Touareg, markanın yeni dizayn anlayışına uygun olarak şekillendirilmiş. Passat’tan izler taşımakla beraber ben bu yeni SUV’un özellikle Volkswagen Arteon’dan esinlendiğini düşünüyorum. Ki, Arteon benim için en güzel VW ve ne yazık ki, hakettiğini alamamış bir araç.
Dış hatlar, özellikle de ön görünüm markanın tüm araçlarına adapte etmeye başladığı modern çizgileri taşıyor. Geniş havalandırma ızgarasını ve bu ızgaranın çizgilerini otomobilin tüm eni boyunca sürdüren çizgiler. Son derece modern led far grupları ve aynı özellikteki sis farları. Markanın alameti farikası hatlara sahip gündüz farları. 10 üzerinden 9 alacak bir ön tasarım.
Yan görünüm standarda yakın, ancak deneme otomobilimizdeki 21 inçlik jantların yan görünüşü çok olumlu etkilediğini ve otomobilin heybetini artırdığını söylemem lazım. Arka tasarım ise modelin en zayıf yanı. Hafiften Audi havasındaki stoplar, otomobilin ön tasarımındaki iddialı hale yakışmamış, benden söylemesi. Daha etkileyici ve daha VW bir tasarım olabilirdi.
İÇ DİZAYNI VW'DEN BEKLENMEYECEK KADAR İYİ
Touareg’in iç dizaynı ise müthiş. Şu anda sınıfında rakipsiz diyebileceğimiz bir hali var. Otomobilin özellikle dash boardu sanki havacılıktan esinlenmiş gibi. Yeni nesil uçaklardaki Glass Kokpit denilen şey, Touareg ile yola inmiş. Dash board tasarımı VW’den beklenmeyecek kadar iyi ve etkileyici. Tek kelime ile müthiş. Dijital göstergeler ile ortada konumlanan dijital bilgi ekranı tek bir cam ile bütünleşiyor. Bu kadar iyisi en lüks markalarda bile görülmüş şey değil. 10 numara beş yıldız dedikleri türden.
Ekranlar ön yolcu bölümüne kadar kesilmeden devam ediyor ve yolcu koltuğundan itibaren yine kesintisiz bir havalandırma ızagarasına dönüşüyor. Ortadaki havalandırma delikleri ise ekranın altında vites kolunun önünde.
Bir diğer ilginç yan ise Touareg’in sürücü bölümünde cam açıp kapama düğmeleri dışında bir buton olmaması. Tüm kontroller dokunmatik ekran üzerinden yapılıyor. Abartmıyorum çok şık ve çok iyi. İç mekandaki konfor ve kalite hissi çok yüksek.
Ancak bu kalite hissini bozan şeyler de yok değil. Mesela kapı içlerindeki kaplamalar. Bu kadar iyi ve kaliteli bir iç mekan yapıp, sonra kapı içlerini döşerken bu kadar ucuzcu davranmak VW’ye yakışmamış.
Arka yolcu bölümü de çok rahat. Arka tarafta da havalandırma kontrolleri olması otomobilin seviyesine uygun bir donanım olmuş. Bagaj bölümü de beklendiği üzere hayli geniş.
VİRAJLARI SPOR OTOMOBİL GİBİ ALIYOR
1. neslin aksine 3. nesil Touareg’de motor seçenekleri çok geniş değil. Tek bir motor ile geliyor otomobil. 3 litrelik tek bir turbo dizel ile. 3 litrelik V6 motor 286 beygir güç ve 600 nm’lik bir tork üretiyor. Yani geçmişteki 5 litrelik V10 dizele yakın bir tork. Motor 2070 kiloluk otomobili gayet rahat taşıyor. 250 km/s’e yaklaşan bir son sürate çok kolay eriştiriyor. Otomobili 0’dan 100 km sürate 6.1 saniyede çıkaran motor gayet başarılı. 8 ileri otomatik şanzıman motora çok uygun. 4 tekerlekteki disk frenler sorunsuz.
Sürekli 4 tekerden çekiş sistemine sahip Touareg’in yol performansı ise müthiş. Kusursuz bir yol tutuş, yüksek süratlerde oldukça stabil bir sürüş, virajlarda neredeyse bir spor otomobil düzeyinde hakimiyet. Kötü demek ve eleştirmek için insaf sınırlarını zorlamak lazım.
Arazide ise çok da kayda değer bir hali yok. Gerçi zorlu koşullarda denemedik ama alçalıp yükselme özelliğine rağmen araç yeterince yüksek değil. Belli ki, gerçek bir arazi deneyimi için yapılmamış. Zaten yaklaşma açıları da bunu gösteriyor.
Üzerindeki lastikler de araziye uygun olmadığı için çamurlu zeminde çok fazla zorlamadım. Zorlamaya gelecek bir hali de yok.
Ancak şehir içi ve hafif kent dışı bozuk yollar için mükemmel olduğu açık. Süspansiyonun bozuk yollardaki konforu ancak yaşanarak anlaşılabilecek düzeyde. Zeminleri tınmıyor bile. Tüketim de gayet iyi. Çok zorlu bir deneme sürecine rağmen tüketim 8 litreler civarında kaldı. Bundan iyisi Şam’da kayısı.
BU FİYATLA İŞİ ZOR
Peki bu otomobilin kötü tarafı yok mu! Az önce de söylediğim gibi iç mekanda özellikle kapıların içinde bir kalite sorunu var.
Bunun dışında en önemli mesele büyük motoru. 3 litrelik motor yüksek vergi demek. Bu da yüksek fiyat demek. VW Touareg bu haliyle yaklaşık 1 milyon 165 TL etiketle satılacak. Bu da ciddi bir fiyat.
Mesela kapı içlerindeki kaliteyi, iç mekandaki bazı eksikleri eleştirirken bu fiyat üzerinden eleştirdim. Bu parayı verince bir tık daha özen istiyor insan. Ama bu otomobilin dünyanın başka yerlerinde Avrupa’da ve ABD’de buradakinin yarı fiyatının bile altında satıldığını düşünürseniz fiyat kalite orantısı aslında çok düzgün. Mesele Türkiye’nin vergilendirme politikasında bozuluyor.
Bu haliyle Türkiye’de ne kadar şansı olabilir bilmiyorum. Keşke 2 litre benzinli motorla hemen hemen aynı gücü veren alternatif güç üniteleri ile zenginleştirilse. O durumda fiyat daha makul hale gelebilir. Bana gore en yakın rakibi diyebileceğimiz Volvo XC90 ile arasında 30 bin liraya yakın bir fiyat farkı var. Ve bunun tek nedeni Volvo’nun 2 litrelik motorlarla gelmesi. Ama açık söyleyeyim, Touareg daha iyi bir otomobil olmuş.