Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı, Hira Tekindor’un yönettiği Ayşe Barım'ın yapımcılığını yaptığı, Zerrin Tekindor'un oynadığı ‘Toz’u nihayet önceki akşam Zorlu sahnesinde izleyebildim.

Saatler 19:00'u gösterdiğinde kapı kapandı. Bir dakika bile geçse gelenlerin içeriye alınmadığı, mini sahnede Zerrin Tekindor 19:02'de sahnede göründü.

Sahnede tek bir kadın; bir şehrin, bir ailenin, bir ülkenin yakın tarihinin akıp geçtiği bir saatlik bir öykü anlattı bize. Ama ne anlatmak.

Düşünün tek başına oturan Zerrin Tekindor, gerek sesiyle, gerek yorumuyla, gerek mimikleriyle ve evet muhteşem oyunculuğu ile tam bir saat bize kocaman bir hayat anlattı. Bir kadının içinden, koca bir hayat çıkıp gözümüzün önüne serili verdi.

Önce Zerrin Tekindor'un güzelliğine takıldım. Nasıl güzel.

Mimikleri konuşturması. Şık ceket, pantolon takımı. Stilettoları, kulağında parlayan tek taş küpeleri ve zarif yüzükleri parlıyordu. Aslında parlayan tek onlar gibi gözükse de, onların sadece bir aksesuar olduğunu fark ediyor ve asıl kadının nasıl parladığına inanamıyorsunuz oyun boyunca. Ve bu parlayan kadın bizi öylecene 1960’ların İstanbul’una ışınladı. Ve bir anda çocuk Handan oluverdi. Ve tam da o esnada bize güzel mi güzel annesi Feri'yi ve ardından disiplinli avukat baba Vedat Bey'i anlatıverdi.

Pardon pardon anlatmıyor aslında onlar oluveriyordu.

Ve arada metroda karşılaştığı Leyla.. Yol arkadaşı Leyla da oluyordu.

Daha doğrusu tüm ihtişamıyla o mini merdivende oturan kadın bir anda Handan, baba, anne, babaanne, hala, kocası Sinan, kızı Eda oluverdi. Ve hatta Leyla ve hatta yoldan spor yapan iki kadın.

Bakın kaç kişi saydım?

Tek kişi 8-10 kişi oldu oturduğu yerde. Ve o sırada bizi Göztepe'ye, Beyoğlu'na götürdü. Sanki onun yanında gidiyorsunuz oralara gerçekten. Yanında yürüyorduk sanki. Onun yol arkadaşı Leyla gibi yanında hissettirdi bizi de. Ve bu sırada yalnızlığının tam da içine gidip oturuverdi.

‘Toz’ koşullar değişse bile kadınların hayatına çökmekten vazgeçmeyen eril şiddetin öyküsünü anlatıyor. Ama nasıl bir dil, nasıl bir üslup, nasıl bir oyunculuk.

Saatler tam 20:00'ı gösterdiğinde de Zerrin Tekindor kalkıyor ve selamını verip gidiyor.

Bir saat kocaman bir hayat akıp gidiyor önümüzden ve bunu tek bir kişi yapıyor. Dev bir kadro izlemişiz gibi.

Hangisini anlatayım gerçekten bilemedim.

Oyunu mu? Oyunculuğu mu? Sergileme şeklini mi?

Gerçekten uzun süredir kendime ve ruhuma en iyi şeyi yapıp "Toz"a a gitmişim. Nasıl iyi geldi.

Teşekkürler Zerrin Tekindor, ve tabii ki böyle oyunlara inanan yapımcılık yapan Ayşe Barım. Nasıl güzeldi... Ve lütfen izlemediyseniz izleyin.

Bir an bile düşünmeyin.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar