Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Benim çocukluğum Kadırga'da geçti.

Oturduğumuz sokağın başında Sokullu Mehmet Paşa Camisi vardı. Yokuşu tırman hemen karşına tüm görkemi ile Sultanahmet Camii ve hemen yanında Ayasofya gelirdi. Nasıl bir güzellik.

Nasıl bir zenginlikmiş meğer benim çocukluğum. Şimdi yeni kuşağa, yeni döneme ve bazı insanlara bakınca fazla fazla şükrediyorum.

Bizler camide koşarak, oynayarak büyüdük.

Büyüklerin arasında namaz kılmaya çalışır, ara ara kıkırdar, ara ara namaz kılan büyüklerin arasında koşturur, saklambaç oynardık. Hatta üstlerinden falan atlardık.

Sokaklarda özgürce top oynayan, sek sek atlayan, ezan okununca susan, müziğin sesinin kısılmasını bilen çocuklardık. Kimse bize bağırmaz, kızmaz ve hatta cezalandırmazdı. Özgürdük... Dini vecibeleri yerine getiren herkesi gözlemler, hatta içlerinde yer alır, duyar, işitirdik.

Benim ve benim neslim çok şükür namaz kılmayı da öğrendik, dua etmeyi de...

Gülmeyi de öğrendik, şakalaşmayı da..

Büyüklerimize saygıda asla kusur etmedik..

İbadethaneye saygıyı da öğrendik...

Eğelenmemiz gereken yerde eğlenmeyi, dans etmeyi, dua edilmesi gereken yerde de dua etmeyi bilirdik.

Kısacası şunu anlatmaya çalışıyorum.

Ben ve benim gibi orta halli bir Müslüman ailesinde büyüyen nesil aslında her şeyi çok iyi biliyor.

Bazıları sadece sosyal medyanın popüler dünyasında nasıl var olmak gerektiğini ayırt edemiyor.

Ya da kısacası sap ile samanı ayıramıyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar