Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mehmet Ali Erbil'in bir zamanlar ekranlarda yaptığı her türlü taşkınlığa gülünür, her söylediği söze alkış tutulurdu. Hatta ve hatta kahkahalar atılır göklere çıkartılırdı. Reyting rekorları kırılmasına sebep olurdu her yaptığı hareket.

        Ve Mehmet Ali Erbil'e tüm bu olaylar yüzünden teklif üzerine teklif yağar, programların vazgeçilmezi olurdu.

        Çünkü Erbil "Acaba bugün ne yapacak?" diye merak edilir, "Mehmet Ali bu ne yapsa yeridir" denir ve "Mehmet Ali Erbil'i çağıralım olay olsun" diye düşünülürdü. Fakat şimdi, Mehmet Ali Erbil'in yaptığı her hareket söylediği her söz, "Çok bayağı kaçıyor", "Çok sevimsiz" duruyor ve resmen kadına tacizin açık ve seçik görüntüsünü sergiliyor.

        Ödül vermek için sahneye çıkan Mehmet Ali Erbil, Melike Öcalan'a söylediği, "Çok güzelleşmişsin sen. Elimi değdirdiğim herkes meşhur oluyordu. Bir sana elimi değdirmedim" sözlerini geçmiş zamanda, eskiden söyleseydi;

        Herkes gülecekti. Ki o törende de bir zamanlar yani geçmiş nesil güldü.. Kahkahalarca..

        Yine geçmiş zamanda olsa... Yani Melike değil bir başka kadın şu meşhur 90'larda "Şoktayım, 20 yıldır başıma böyle bir şey gelmedi" dese kimse tınmayacaktı. Çünkü karşısındaki Mehmet Ali Erbil çok güçlüydü o dönem ve herkes ona alkış tutuyordu.

        Kimse eleştirmiyor hatta "Daha fazla Mali daha fazla" diyordu.

        Mali de böyle öğrendi maalesef.

        Yıllar yıllar önce daha fazlasını yaptı hep kıymet gördü.

        Daha fazlasını yaptı teklif üstüne teklif aldı.

        Daha fazlasın yaptı, daha fazla para kazandı.

        Ve Mehmet Ali Erbil orada takıldı kaldı. Kızamıyorum çünkü öğrendiği şey bu... Kendini geliştirmiyor, yenilemiyor, güncellenmiyor. Hep bir yerde takıldı kaldı.

        Şöyle durup; "Ben artık bu olamam. Dünya değişiyor, hayat değişiyor. Kızlarım, torunlarım var. Onlar bile değişti. Bu hareketlerim çok sığ, sakil, sevimsiz, utanç verici kaldı" diyemiyor.

        Önünü göremiyor. Ve kimse de göstermeye çalışmıyor...

        Ki bir dönem şöhretlerin en büyük sıkıntısı bu... Geçmişe takılı kalmak.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        İki gün memleket İrem'in uyanmasını bekledi

        İki gün memleket İrem'in uyanmasını bekledi
        0:00 / 0:00

        Nefesler tutuldu..

        Kulisler kaynıyor.

        Meraklı gözler her yerde.

        Her köşe başında mevzu aynı; İrem Derici ve Cem Belevi olayı.

        Sorular şöyle;

        1-Cem Belevi, İrem Derici'yi kaç kadınla aldatmış.

        2-İrem Derici'de ses kayıtları var mı?

        3-İrem, aldattığı kadınlardan biriyle mi konuşmuş. Yoksa İrem, Cem'in bir başka telefonunu mu yakalamış?

        4-Gerçekten ayrıldılar da İrem sakladı mı?

        5-Cem ne kadar da güzel rol yapıyormuş.

        Tam geçmiş zaman magazini. Millet aç resmen olaya. Bir olay olsa da toplaşsak diye bekliyor. Ki bu olay olduğundan, İrem Derici'nin "Uyuyup, uyanayım anlatacağım" dediğinden bu yana tanıdığım, tanımadığım herkes bu konuyu konuşuyor.

        Sonuç ne mi olacak; İrem zaman zaman ayar vermeye devam edecek.

        Ki elinde bir şeyler varsa o kanıtlar mutlaka ortaya çıkar benden söylemesi.

        Sanat dolu bir hafta

        Sanat dolu bir hafta
        0:00 / 0:00

        Bu hafta başlar başlamaz sanat severler Tersane İstanbul'un çevresini mesken tuttu. Sadece yerli galerilerin katıldığı, daha küçük bir Contemporary, Tersane İstanbul'da başladı.

        Sanat sosyalleşmelerinin de hız kazandığı bu hafta önceki gün Tersane İstanbul'un yolunu tuttum.

        Şahane eserler var elbet. Ancak Tersane İstanbul'da bu kez bulunma sebebim Contemporary İstanbul Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli ve Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı'nın ev sahipliğinde yeni bir sanat oluşumunun dinlemekti.

        Tersane İstanbul'daki "Tek Masa"da küçük bir gurup öğle yemeği yedik. Ve tabii bol bol sanat, demir, çelik muhabbeti yaptık. Sanata ve sanatçıya verilen her türlü desteğe saygı duyuyorum. Ki geçen yıl Contemporary İstanbul'da İlhan Koman sergisinin sponsorluğunu üstlenen ve sanatta ileri dönüşüm için çağrı yapan Tosyalı Holding bu işbirliğini uzun soluklu hale getirme kararı alarak Songül Girgin, Emrullah Örünklü, Koray Tokdemir, Neriman Ülker, Chiara de Rocchi'nin bulunduğu beş sanatçıyı seneye "Artist in Residence" yani "Misafir Sanatçı Programı" kapsamında CI'de ağırlamak için çalışıyor.

        Yemekte tabii bol bol sanat konuşuldu ancak demir çelikte konuşuldu demiştim ya. İşte sanatçılar Osmaniye'deki tesislerini gezecek, sonra eserlerini yapacakları malzemeleri de seçeceklermiş. Yani demir çelik ürünlerinden üretecekleri eserler Eylül ayında gerçekleşecek 17. Contemporary'de sergilenecek.

        Ben de merakla bekliyorum ki, umarım özel sektörün ve böyle güçlü holdinglerin sanata destekleri devam eder.

        Diğer Yazılar