Ah ne kadar özlemişim uçağı.
Ah kanadını sevdiğim.
“Söz korona bitsin kanadından öpeceğim” diye diye bindim uçağa önceki gün.
Sanki ilk kez uçak görüyor gibi heyecanlandım. Gerçekten çok özlemişim.
Çünkü neredeyse kendimi bildim bileli ilk kez bu kadar uzadı uçak özlemim.
En son Ekim 2020’de binmiştim. Ki en az seyahat ettiğim yıl olarak belleğime kazındı asla gitmiyor 2020.
Hoş sadece uçak yolculuğu da değil.
Konser, tiyatro, sinema. Ah ah neyse hiç o konulara girmeyeceğim.
Bu yazıyı da uçakta yazıyorum. Çünkü genellikle yolculuk esnasında kahvemi yudumlarken yazılar yazardım.
Tabii bu sefer alınan önlemler nedeniyle kahve yerine sadece su vardı.
Ki su dağıtımı öncesinde de, “Sağlık Bakanlığı’nın aldığı bir kararla yan yana oturan kişilerin sırayla su içmesi gerekmektedir. Maskelerinizi aralıklı çıkartın” uyarısı yapılarak..
Yani ne dönemlerdeyiz.
Ah ah nerede eski özgür seyahatlerimiz.
Uçuşlarımız.
Yolculuklarımız.
Arkana dön sohbet et.
Kal ayağa git taaaa on koltuk arkadaki dostlukla sohbet et.
Sıkıldın mı az volta at.
Şimdi nerede?
İnsanlar birbirine dokunmayı bırak, koltuğa bile bir şeyler sererek oturmak istiyor neredeyse.
Koltuğa oturunca her tarafı silenler var.
Yüzler asık gülmüyor.
Bir de zaten maskeler sevimsiz.
Yani, hayal bile edemediğimiz şu günlerde geçerken benim her gün dileğim, “Lütfen bir an önce geçsin bitsin, eski günlerimize dönelim” oluyor.
Lütfen lütfen lütfen..
Not: Yolculuk nereye derseniz? Gaziantep’e efendim. Memleketimin en sevdiğim yerlerindendir Gaziantep. Maskeli, mesafeli, uzaktan sohbetli, bol yemeli bir iki gün gider büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim efendim.