Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Ah 2019, bit artık gel 2020 gel” dedik dedik ama giden geleni arattı.

        Hem de ne aratma.

        2020 başladığı andan itibaren her gün sınavlar birbiri ardına geldi.

        Acı, üzüntü, hastalık, virüs, kayıplar derken hep yeni bir acıyla tanıştık.

        E bu bünye nasıl dayanır bu acıya, strese.

        Dayan dayan bünyede çok az limitimiz kalmıştı. Dayanıyor, sabrediyor, direniyorduk ki, Cuma günü İzmir depremi oldu.

        Kalan direnme gücümüzde ki, minicik bir kırıntı da yok oldu.

        Bittik, kül olduk.

        Hissetmez olduk.

        Hissizleştik.

        Bir damla su isteyip, o suyu içemeden hayata gözlerini yuman küçük bir bedenin arkasından suyu bile yudumlamaya utanır olmuş, göçük altında insanlar yatarken yattığımız rahat yatağımız bize batmaya başlamıştı ki, Elif’in küçük eli gözüktü.

        Ah Elif

        Güzel Elif.

        Melek Elif.

        65 saat sonra nasıl geldin bize bir bilsen.

        -Meğer biz 65 saattir nefes alamıyormuşuz ya!

        -Meğer ne yediğimizden, ne içtiğimizden, ne uyuduğumuzdan, ne aldığımız nefesten bi habermişiz ya!

        -Bedenimiz hareket ediyormuş ama biz yokmuşuz ya!

        Seninle birlikte yeniden yaşadığımızı hissettik Elif.

        Ah Elif.

        Minik Elif.

        Güzel Elif.

        İyi ki geldin. Umut oldun.

        Gözyaşlarımız bile mutluluktan aktı Elif.

        REKLAM

        Uzun süredir böyle güzel ağlamamıştım.

        Ah Elif güzel Elif hoş geldin melek Elif.

        Ömrün öyle güzel geçsin ki, hiç ağlama sen. Sen hep mutlu ol Elif.

        Sen bizi bu sene hiç olmadığımız kadar mutlu ettin ya Elif sen hep mutlu ol.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Sizi bilmem ama

        Sizi bilmem ama
        0:00 / 0:00

        Ben bu yazıyı yazarken hala ağlıyorum. Elif’in çıktığı saatten iki saat önce yarım yamalak uyuduğum uykumdan uyanmış ekran karşısına geçmiştim.

        Habertürk’te Arzu Kaya’yı izlerken hop oturdum, hop kalktım.

        Saatler 08:00’i gösterdiğinde yayında Arzu’nun gözyaşlarına karıştı benim de gözyaşlarımda. Ve tabii tüm Türkiye’nin umudu, mutluluğu, sevinci oldu.

        İnanılmazdı.

        O an o yayını sanki ben yaptım.

        Sahada çalışan tüm muhabir arkadaşlarımı canı gönülden kutluyorum. İnanılmaz hepsi.

        Gerçekten o duyguyu, o hissi bizlere yansıtıyorlar.

        İzmir’de iki gündür gece-gündüz demeden yayın yapan Mehmet Akif Ersoy da bizlere tüm merak ettiğimiz detayları aktarıyor.

        Önceki gün yayında, “Siyasette kavga ederiz ama başımıza bir şey geldiğinde kenetleniriz. Önceki gün Afat ekipleriyle yemeğe gittik uzak bir bölgeye. Bizden para almak istemedi esnaf. Sizler canla başla çalışıyorsunuz” diyerek tüm şehrin herkese destek olduğunu anlattı.

        Bakın aslında Mehmet Akif Ersoy’un anlattığı olay o kadar önemli ki.

        Evet bizler sadece kötü günlerde değil, her gün böyle kenetlensek bize hiç bir şey olmaz.

        Altın kalpli insanlar

        Altın kalpli insanlar
        0:00 / 0:00

        Elif’in elini tuttuğu itfaiyeci amca.

        Enkaz altından canla başla can çıkartmaya çalışan hiç uyumayan, hatta yemek yemeden çalışan canlar.

        15 Mart’tan bu yana gece, gündüz demeden ailelerinden uzakta çalışan sağlık görevlileri.

        Bu insanlar altın kalpli.

        Vicdanlı.

        Dinleri, dilleri, ırkları, siyasi görüşleri, cinsel eğilimleri ne olduğunu bilmeden, düşünmeden, umursamadan bir can için canla başla çalışıyor.

        Gerçekten o ellerinizi gelip öpesim var. Tek tek hepinizin elini öpesim var.

        Hakkınızı asla ödeyemeyiz.

        Mesela Elif’in elinden tuttuğu, gözyaşlarına hakim olamayan itfaiyeci Muammer Amca’nın hakkını nasıl öderiz Allah aşkına.

        Ödeyemeyiz ki!

        Hani o cadılar bayramı yapıp sabahlara kadar eğlenen ve hatta o bilmem ne dinsiz, bilmem ne diye “Oh” çekenler var ya.

        İşte bu beyinsizlere bu güzel altın kalpli insanların yaptıklarını izleteceksin.

        Ceza olarak bir değil, iki değil üç-beş değil defalarca, günlerce izleteceksin.

        Belki az da olsa akılları başına gelir.

        Makyaja kanmayın

        Makyaja kanmayın
        0:00 / 0:00

        Bir makyaj ile siyah ve beyaz kadar değişim gösteren bazı kadınların görüntüleri yayınlanır sosyal medya da.

        Ama öyle “Makyajsız yakalandı” tadında değil.

        Siyah ve beyaz gibi değişimden bahsediyorum.

        Bambaşka iki insan bu bu insan olamaz dediğimiz türden.

        Eh işte bu yıkılan apartmanlarda bana o makyajlı görüntüleri hatırlatıyor.

        Diyeceğim o ki, her makyaja kanmayın.

        Dış görünüşe kandığınızda sizi içine çeken nasıl bir tehlike olduğunu asla kestiremezsiniz.

        O makyaja kanar içeriye dalar sonra da cehennemi yaşarsınız.

        Aman dikkat!

        Diğer Yazılar