Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki gün, “Meğer ne çok dangalak varmış, korona sayesinde hepsi ortaya çıktı” diye yazmıştım.

        Okuyucudan “Az bile yazmışsınız” tadında mesajlar geldi.

        Allah sizi inandırsın daha neler yazmak istiyorum, ah bir bilseniz…

        Ah bir bilseniz!

        Ama zor tutuyorum kendimi, neden: Çünkü yasak.

        Her kelimeyi, her cümleyi maalesef yazamıyoruz elbet etik kurallar gereği.

        Ancak, yazıyı yazarken şöyle okkalı okkalı küfür ediyorum merak etmeyin bu dangalaklara.

        Haddini bilmezlere, utanmazlara, kendinden başka kimseyi düşünmez cahil cüheylaya…

        İşe yarıyor mu derseniz? Vallahi yaramıyor ama ne yapacaksın…

        Oturduğumuz yerden anca saydırıyoruz…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Bizler de isyan ediyoruz

        Bizler de isyan ediyoruz
        0:00 / 0:00

        Bir kadının ölümü daha şüpheli. Yani Ayşe Karaman anestezi uzmanıydı. Ve iddiaya göre birlikte olduğu adamdan ayrılmak istiyordu.

        Ve ne oldu?

        Bir gün evinde ölü bulundu.

        Şaşırdık mı?

        Şaşırmadık…

        Ayşe Karaman’ın annesi kızının mezarından bir toprak aldı ve tahliye edilen şüphelenin yüzüne çarptı, isyan etti.

        Nasıl etmesin.

        Bizler kahrolurken o kadın ne yapsın. O anne ne yapsın Allah aşkına ne yapsın?

        Bizler de isyan ediyoruz, bağırıyoruz, çağırıyoruz, çığlık atıyoruz.

        Ama ne fayda!

        Duyan yok…

        Düşünün kadınlarına kendini güvende hissettiremeyen bir ülkede yaşıyoruz.

        Nereye kadar Allah aşkına nereye kadar böyle sürecek?

        Nereye kadar kadınlar ölmeye devam edecek?

        Neyin garantisi var ki!

        Neyin garantisi var ki!
        0:00 / 0:00

        Özgün Namal’ı nasıl severim.

        Nasıl tatlı, nasıl lokumdur. Bir zamanlar onunla buluşup röportaj yaptığım zaman hep dolu dolu ayrılırdım yanından.

        Pozitif, güzel bir enerjisi olan ve çok donanımlıydı.

        Tabii uzun süredir görmüyorum. Çünkü aşık oldu ve elini eteğini çekti her şeyden ve Köyceğiz’e yerleşti.

        Yoga ve nefes terapisti olan Serdar Oral ile evlenip, iki de çocuk dünyaya getirdi.

        Yani eşi Serdar Oral da, Özgü Namal da adeta “Ferrarisini Satan Bilge” misali farklı bir hayata göç etti.

        Daha huzurlu, daha sakin ve daha sağlıklı.

        Ama o da ne!

        Önceki gün bu sağlıklı yaşamda üstelik yoga ve nefes terapisti olan Serdar Oral kalp krizi sonucunu hayatını kaybetti.

        Haliyle birçok kişi, “Sağlıklı yaşam, yoga o şu bu hikaye. Ecel geldi mi geçmiş olsun” dedi.

        Öyle tabii!

        Ecel bu hiç bir şey dinlemez.

        Ancak şu var ki, ne kadar yer değiştirirsen değiştir, ne kadar ortam değiştirirsen değiştir, ne kadar yediklerine, içtiklerine dikkat edersen et.

        Beynini değiştiremiyorsan geçmiş olsun.

        Ben de zaman zaman şehirde saçma bir hayat yaşarken köye yerleşenleri kıskanıyorum, özeniyorum ve bir an önce gitmek istiyorum.

        Ama bu beyinle gidersem orası bana cehennem olur.

        O zaman da içim daha da kararır.

        Bu sebeple beyniniz değişmeden nerede olursanız olun, ne yaparsanız yapın geçmiş olsun.

        Allah Özgü’ye sabır versin tabii.

        Zor bir durum.

        Diğer Yazılar