Hedefler bitmez
Şampiyonluk hiç kuşkusuz tüm sezon boyu çekilen sıkıntıların, dökülen terlerin, harcanan emeklerin en büyük ödülüdür. Hele bu şampiyonluk üst üste ikinci kez gelmişse çok ama çok daha kıymetlidir.
Sporda zirveyi yakalamak önemli ama onu korumak çok daha değerlidir. Bu açıdan baktığımızda
Galatasaray’ı ve onu bu değerli ödüle taşıyan Fatih Terim’i bir kere daha kutlamak gerekli. Galatasaray, bitime iki hafta kala ezeli rakibinin tam 10 puan önünde hedefine ulaşıp, şampiyonluk denilen sevgiliyi bir kez daha kucakladıysa, bunun ardında yatan gerçek, disiplin, çok çalışma ve ortaya konan emektir.
Geçtiğimiz yılın normal sezonunu da böyle bir farkla noktalayıp, play off denen ucubeye rağmen şampiyonluğu kucaklayan Galatasaray, bu yılki zaferini de anasının ak sütü kadar hak etmiştir. Sarı-Kırmızılı ekibin, başında 6. kez şampiyonluğa ulaşan Fatih Terim’in bu zaferin en büyük mimarı olduğunu söylemek sanırım hiç yanlış olmaz. Teknik direktörlük kariyerinin en olgun dönemini yaşayan Terim, sezon içinde yaşanılan fırtınalara, durup dururken yaratılan krizlere rağmen gemisini usta manevralarla limana yanaştıran önemli bir kaptan olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Şöyle bir
düşünüyorum da “eleman “krizini ustaca çözen, liseli-lisesiz kavgasına hiç karışmayan, yönetim içi
çekişmelerden etkilenmeyen ve en önemlisi de yüksek egolara sahip yıldızların bu yönünü törpüleyip onlardan gerçek bir takım yaratmayı başaran Terim bu yönüyle de farkını ortaya koymuştur. Sağladığı otorite, takım içinde oluşturduğu arkadaşlık havasıyla bir imparator edasıyla zafere ulaşan Terim, bu toprakların en önemli teknik adamı olduğunu bir kez daha kanıtlarken, başkumandanlığı çoktan hak
etmiştir.
Üst üste iki yıl şampiyon olmayı başaran ve önemli bir takım haline gelen Galatasaray’ın işi bence bundan sonra daha kolay. Rakipler bu sezon hüsrana uğrayan kadrolarını sil baştan yapma uğraşına girerken, Galatasaray kurduğu sağlam temeller üzerine binasını inşa etmeye devam edecek. Böylesine inançlı insanlardan oluşan bir topluluk için hedefler asla bitmez. Galatasaray ve Terim de bu günden itibaren yeni hedefler için yürüyüşe çoktan başladılar bile. Tebrikler imparator ve onun etrafında kenetlenen tüm Galatasaray camiası.
Ne değişti
Türk futbolseveri Aykut Kocaman’ı, Trabzonspor’u deplasmanda yenip şampiyon oldukları maçtan sonra yaptığı açıklamalardan sonra daha bir sevip bağrına bastı. Ne demişti Aykut Kocaman henüz futbolcu iken “Bu gün şampiyon olduğumuza sevinemiyorum. Trabzonlu arkadaşlarımın halini düşünüyorum...” Bu sözler gerçek bir fair play göstergesiydi. Teknik adamlığının ilk yıllarında da Kocaman’ı hep rakiplerine ve futbola saygılı biri olarak gördük. Ancak bugün gelinen nokta gerçekten
şaşırtıcı ve üzücü. Gazetecilerin “Önümüzdeki hafta Kadıköy’de oynanacak maçta şampiyon Galatasaray’ı alkışlayacak mısınız?” sorusuna Kocaman’ın verdiği “Sanmıyorum. Ortam henüz o miladı karşılamaya uygun değil” cevabı onun bugüne dek çizdiği imaja hiç yakıştı mı. Sevgili Aykut. O miladı
gerçekleştirecek kişilerin en başında siz sorumlu teknik adamlar geliyorsunuz. Düne kadar hiç kimseden çekinmediklerini söyleyenler, şimdi taraftar ve camia baskısıyla tavırlarını değiştiriyorlarsa vay sporumuzun haline. Sporda en büyük erdem, bileğini bükemediğin rakibini alkışlamaktır. Bak dünyanın her tarafına ezeli rakipler birbirini nasıl kucaklıyor, nasıl kutluyorlar. Rakibini alkışlamaktan korkma. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın önemli değil. Ama sen çizdiğin örnek sporcu tablosundan taviz verip, fanatizmin kucağına düşersen işte o zaman yandık.
Bir haller oluyor
Sezona 'Feda' diyerek başlayan Beşiktaş'ta son dönemlerde yaşananlara şaşırmamak elde değil. Hem 'Feda' diyeceksiniz, her şeyi baştan kabul edeceksiniz, hem de gerçekten fedakarlığın en büyüğünü yapanlara hakaretlerin en çoğunu yapacak ve hiç hak etmedikleri şekilde davranacaksınız. Bakın beyler daha sahaya çıkarken yuhaladığınız, kızına şişe fırlattığınız Samet Aybaba, son 3 sezonun en fazla puanını toplamış. Hem de eline verilen yarım yamalak kadro ile. Yıllarca Beşiktaş'a hizmet etmiş bir spor adamına yapılanlar yakışır mı Beşiktaşlılık duruşuna. Protokol tribününden inip, tribünde kafa göz yarmak da yakışmaz Beşiktaşlılık duruşuna. Kısacası bir haller oluyor Beşiktaş'ta. Bu halleri de ancak Beşiktaş kendi içinde çözer. Yoksa daha çok konuşup tartışırız bu halleri.