Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KAHİRE’de Tahrir Meydanı ve İskenderiye’de sokaklar yanıyor birkaç gündür. Siz bu yazıyı okurken ben de oralarda olmayı umuyorum. Twitter’da takip ettiğim arkadaşlarım ve takip ede ede tanış hale geldiğim Mısırlı eylemcilerin söylediklerine bakılırsa kullanılan biber gazı başka hiçbir şeye benzemiyor. Kasılmalar, havalelerden söz ediyor insanlar. Tahrir’de kurulan geçici klinik çadırlarda bu insanlar tedavi ediliyor. Her iki şehirde de insanlar yaralıları taşımak için motosikletlerini kullanıyorlar.

        ***

        Dün Twitter’da Tahrir Meydanı’ndan kadın gazetecileri uzak tutmak için sistemli cinsel istismar uygulandığını söylüyordu herkes, hatta Mısırlı genç eylemciler bu konuda kampanya başlattılar sosyal medya üzerinden: “Sakın susma! Çığlık at!” Olayların çıkmasına neden olan uzatılmış ordu yönetiminden dün kuru kuruya bir özür geldi gösterilerde ölenler için. El Cezire, İskenderiye ve Kahire’deki gösterilere katılmayan Müslüman Kardeşler temsilcisiyle konuşurken şaşkınlığa düşüyordu insan. Çünkü, devrimini ordunun elinden geri almaya çalışan Mısır gençliği için şöyle diyordu Müslüman Kardeşler temsilcisi: “Biz onları protestocudan saymıyoruz. Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bizim için bu olayların bir önemi yok.” Bunu söylemesinin nedeni de 28 Kasım’da başlaması gereken ama bu çalkantı yüzünden ertelenmesi ihtimali olan seçimlerin bir an önce yapılmasını istemesiydi.

        ***

        Müslüman Kardeşler, tıpkı benzeri Ennahda Partisi’nin Tunus’ta yapmış olduğu gibi diğer siyasi güçlerin örgütlenmesine, hazırlanmasına fırsat vermeden seçimin olmasında acele ediyor. Sosyal ve siyasal örgütlenmeleri zaten güçlü ve hazır olan bu İslamcı hareketler hızla siyasi iktidarı ele geçirme peşinde. Ama görünüşe bakılırsa hem ayaklanmaları hem de sonraki siyasal süreci görece sakin atlatan Tunus’a göre işler çok daha çetin geçecek Mısır’da. Bu yazıyı yazdığım saatlerde hâlâ Mısır seçimlerinin olacağı söyleniyor ve Tahrir Meydanı Mübarek’in gidişinden beri en kalabalık akşamını yaşıyor. Fakat yarın ne olacağı hâlâ pek belli değil gibi. Arap dünyasının kalbi, devrimini Mısır Ordusu’ndan geri alabilecek mi, soru bu. Önümüzdeki günlerde, eğer her şey yolunda giderse Tahrir Meydanı’ndan bildireceğim. Büyük adamlarla değil, Tahrir Meydanı’ndaki gençlerle, devrimin esas sahipleriyle tanıştırmak istiyorum sizi.

        ***

        Mısır’da olan şeyin devrim olmadığını düşünenler bir de onlardan dinlesin istiyorum olan biteni. Korkuyu öldürmenin asıl bir özgürleşme olduğunu sanırım en iyi onlar anlatabilirler. Ve sanırım bugünlerde bizim memlekette en çok ihtiyaç duyulan şeylerden biri bu. Arap Baharı’nın ABD’ye, oradaki OCCUPY (işgal) hareketine bile ilham kaynağı olduğu düşünülürse sanırım bizim de buralarda etkilenecek bir şeylerimiz olur. Yakında Tahrir’de görüşmek üzere...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar