Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TWITTER'da birileri şöyle yazıyor bana: "Nereden biliyorsun suçlu olmadığını?" Kaçtır böyle bu. Ahmet Şık ve Nedim Şener içeri alındığında, ben bas bas bağırdığımda da sormuşlardı: "Nereden biliyorsun suçlu olmadıklarını?"

        Başbakan'ın "namert" deyip hedef gösterdiği arkadaşım Nuray Mert ile ilgili konuştum birkaç gündür katıldığım canlı yayınlarda; hemen aynı soru:

        "Nereden biliyorsun?.."

        İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sırrı Süreyya Önder'in seçim bürosu, sabahın münasebetsiz bir saatinde polis tarafından basıldı. Büroda kimse yokken çilingirle açıldı ve polis dışarı çıktığında içeride patlayıcı madde bulduğunu söyledi. Buna kızdım, yine canlı yayında bir şeyler söyledim, yine başladılar:

        "Nereden biliyorsun suçlu olmadığını?"

        FİL NEREDE?

        Uzun bir süredir böyle bir soru sorulduğunda insanlar savunmaya başlıyorlar arkadaşlarını:

        "Suçlu değil çünkü..."

        Türkiye'deki muhalefetin sinir sisteminin iflas etmesinin temel nedenlerinden biri bu: Yanlış savunma teknikleri! Temel mantık hatalarını atlayıp hatalı bir mantık içinde kavgaya girişiyorlar. Yanlış bir kavgada kazanan olmayacağı için de tımarhaneye dönüyor ortalık. Oysa şöyle olmalı soru:

        "Sen nereden biliyorsun suçlu olduğunu?!"

        Hukukun mantığını tersine çevirdiler ve bunu kerelerdir yazıyorum. Yine de yazacağım. Herkesin kafasına girene kadar:

        Negatif ispat ilkesi!

        Bir şeyin yokluğunu ispat edemezsiniz. Şöyle söyleyeyim:

        Küçük bir odanın içinde bile bir filin yokluğunu ispat edemezsiniz. Bu mantıken mümkün değildir. Fil hiç beklemediğiniz bir yerden çıkabilir. Ama şöyle de diyemezsiniz:

        Nereden biliyorsun filin olmadığını?

        Zaten ben bilmiyorum ki; filin olduğunu sen söyledin. Söylediysen göster!

        'CİDDİ İDDİALAR'

        Ergenekon süreciyle birlikte, başından beri söylüyorum bunu; sanıkların kim, neci olduğundan bağımsız olarak ciddi bir yıpranma yaşanıyor. Birileri sürekli bize "Odada fil var bence. Yoksa ispat et" diyor. "Nasıl yani? Niye fil olsun ki odada?" deyince de birden ekranlardan ve gazete köşelerinden bir koro başlıyor konuşmaya:

        "Ama bunlar çok ciddi iddialar."

        E madem ciddi, ispatla o zaman. İspatlayamadığın, ispatlamaya bile çalışmadığın iddiayı niye ciddiye alalım ki?

        Sonunda ne oluyor? Şöyle bir manzara çıkıyor ortaya:

        "Çamur at izi kalsın" ile "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" cümlelerinin son derece akılsız ve mesnetsiz çarpışması!

        SAÇMALAMA!

        Hukuk, hoşluk olsun diye yok. Hukuk, insanoğlunun bugüne kadar kurduğu uygarlıktan süzdüğü bir bilgi. Tıpkı din gibi, siyaset gibi, müzik gibi, pedagoji gibi bir bilgi birikimi. Şimdi bugün birden o bilgi birikiminin aslında pek de işe yaramadığını, tüm mantığının tersine çevrilebileceğini düşünmek, böyle bir varsayımla davranmak sadece cehaletle açıklanamaz; aynı zamanda kötü niyet de olmalı bu işin içinde. Yani hükümet yanlısı TV kanallarında hep birlikte çok ciddi yüz ifadeleri takınarak, birbirini onaylayarak saçma bir iddiayı ciddi hale getiremezsiniz.

        Sırrı'nın seçim bürosunda niye molotofkokteyli olsun arkadaş!

        Ahmet ile Nedim'in niye Ergenekon'la alakası olsun!

        Nuray niye söylemediği şeyler yüzünden hedef gösterilsin!

        Eğer siz odada benim göremediğim bir fil olduğunda ısrar ediyorsanız ben de bunda ısrar ederim:

        Fil mil yok, saçmalama!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar