Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        OBAMA açıkça söyledi: Yeni bir dizayn geliyor Ortadoğu'ya. Bu yeni dizaynın gündemindeki en sıcak mesele, malum, Suriye. Türkiye'de pıtrak gibi başlayan sonra yükselerek devam eden "Suriye, Türkiye'ye bağlansın" söylemleri bu dizaynın bugünkü sesi. Manzara yavaş yavaş netleşiyor: Suriye ile ilgili Başbakan'ın "Suriye bizim iç sorunumuzdur" demesinin sonuçlarını göreceğiz. Ufukta pek de iyi şeyler yok. Üstelik sanırım beklediğimizden de hızlı gelişecek olaylar. Yani istese de istemese de Ortadoğu kanıra kanıra değişecek. Arap baharı, yazı atlayıp dondurucu bir kışa bağlanacak.

        Biliyoruz ki insanlık tarihi boyunca toprakla ilgili meseleler kansız çözülmemiştir. Yani Suriyeliler, "Hay Allah yahu! Bak bu bizim aklımıza hiç gelmemişti. Tabii canım! Bağlanalım Türkiye'ye olsun bitsin!" demeyecekler. Bunu demeyeceklerine göre... O yazıları yazan, o emirleri verenler değil, yine garibanların çocukları ölecek böyle bir "dizaynı" gerçekleştirme sevdası gerçeğe dönüşürse.

        Öte yandan hakikaten böyle bir fantastik ve trajik girişim söz konusu olursa, bakıyorum da, iktidar için pek şahane bir şey olur. Memleketin bütün patlamak üzere olan meseleleri bir anda ikinci plana düşer ve savaş artık hiçbir şey konuşamaz, söyleyemez hale getirir bizi. Savaş, başarısız bir yönetimin ve karışık bir ülkenin en iyi cankurtaranlarından biridir, bilirsiniz.

        TAHRİR'İN DİZAYNI

        Dün sabah El Cezire'de Mısır'daki Tahrir ayaklanması için yapılan klibi izledim. İnsanın coşku ve

        heyecandan gözlerini dolduran görüntüler bunlar. Arap gençler tren yollarında, sokaklarda, grafitilerin önünde müthiş bir dans yapıyorlar ve arada Tahrir Meydanı'ndan yüzler konuşuyor. Hepsi ağlayarak konuşuyor ve tarih yazdıklarını söylüyorlar.

        Bu insanlar hiç de ABD'nin kanırta kanırta uygulayacağı bir "dizaynın" parçası olmak isteyecek insanlar değil, içtenlikle ülkelerinin kaderinin değişmesinden dolayı sesleri titriyor, mutluluktan ağlayarak konuşuyorlar. Gel gör ki bu dünya öyle bir yer ki eğer bir şey gerçek olmak için fazla güzelse genellikle gerçek olmuyor. Sanırım bugünlerde en çok Mısırlılar hissediyor bunu.

        Filistin'in Nakba'sını (İsrail'in kuruluşu ve Filistinlilerin felaketinin yıldönümü) anmak isteyen Mısırlıların sert bir biçimde engellenmesi, o ayaklanmanın kardeşçe, barışçı ve devrimci duygularının gerçek hayata yansımadığını gösteriyor. En azından göstergelerden biri bu.

        Yani bir dizaynın kurbanı olacak bahar, öyle görünüyor. O dizaynın içinde Türkiye Kürtlerinin

        durumunun hiç de iyi olmayacağı ortada. Suriye meselesini "çözmeye" gidecek ordular, belli ki Kürtlerin üzerinden dümdüz geçecek. Hakikaten artık Kürt sorunu kalmayacak!

        KENDİ SAVAŞIMIZ

        Bütün bunlar olurken, böyle fantastik ve fazla hırslı dizaynlar peşinde koşarken Türkiye'de dün neredeyse bütün gazetelerin manşetleri kadınların ve kız çocuklarının maruz kaldığı cinayet ve tecavüzlerle ilgiliydi. Türkiye böyle bir ülke işte:

        Kendi ülkesinde kadınlara açıkça ilan edilmiş bir savaşı durdurmaktan aciz ve fakat başka ülkelerin meselesini iç meselesi sanacak kadar başı dönmüş. Kendi bebeklerini zehirleyenleri durdurmaya çalışanları engelleyecek kadar aklını yitirmiş ve başkalarının bebeklerini öldürecek bir savaşı isteyecek kadar kendini kaybetmiş.

        Mühim not: Beter günler yaşanırken yarın Diyarbakır Kitap Fuarı'ndayım. 14.30'da "İkinci Yarısı ve Amed" diye bir söyleşi, 15.30'da imza var. Görüşürüz, dertleşiriz

        belki.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar