Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Herhalde bu kadar iyi kalpli olmanın da bir cezası olacağını düşünmemişti.”

        Yazar-aktivist Hidayet Şefkatli Tuksal, Pınar Selek için “Hâlâ Tanığız Platformu”nun düzenlediği basın toplantısında böyle dedi. Kıyıdan programının dünkü bölümünde de vardı; Pınar‘ın bir “modern zamanlar dervişi” olduğunu söyledi. “Makbul olamamış vatandaşların” yanında olmakla kalmadığını, zaman zaman onlardan biri olarak yaşamayı seçtiğini anlattı. Mesele de burada zaten; söylemekle yetinmeyip söylediğin şey olduğun zaman peşine düşüyor çakallar. Pınar için de böyle, Hrant için de... Ve bu yüzden bugün ve çarşamba günü ikisi için birer duruşma daha yapılacak. İyi kalpler duruşması!

        ADALETLE(!) CEZALANDIRMAK

        Pınar, bir sosyolog, bir yazar ve bir insan olarak sokak çocuklarıyla ilgili çalışıyorsa sokak çocuğu oldu. Kürtlerle ilgili yazıyorsa Kürt’tü. Transseksüellerle ilgili bir derdi varsa transseksüeldi. Ezilenden yana söz söylemekle kalmadı, gövdesiyle ve ruhuyla ezilenin yanında durdu. Beyaz, orta-üst sınıftan gelen bir Türk kadını için bu elbette büyük bir günahtı ve bu yüzden şimdi durmadan yargılanıyor. Meşhur “Mısır Çarşısı patlaması”yla ilgili bombacı olarak suçlanmasından bu yana yıllar geçti. Mahkemenin seçtiği bilirkişilerin patlamanın bombadan değil, gaz kaçağından kaynaklandığını söylemesine, “Bombayı Pınar’la birlikte koyduk” ifadesini veren kişi serbest bırakılmasına rağmen Pınar’ın peşini bırakmıyorlar. Hrant‘ın, yazdığı yazıda “zehirli kanın” Türklere değil, Türk-Ermeni düşmanlığı yapanlara ait olduğunu söylemesine rağmen ona da aynı şeyi yapmadılar mı? Taammüden yaratılan ve köpürtülen bir yanlış anlaşılmayı onu kurban etmek için gerekçe yapmadılar mı? Pınar‘ı da şimdi tıpkı Hrant‘a yaptıkları gibi duruşmalarla cezalandırıyorlar. İki kere beraat kararı almasına rağmen bir kez daha dönüyor hüküm Yargıtay’dan, yerel mahkeme bir kez daha bakıyor dosyaya.

        İYİLİKTE İNAT EDERSEN...

        Hrant‘a da böyle yapmamışlar mıydı? Duruşmaları, yargı yolunu bir ceza olarak kullanmadılar mı? Adalet beklediğimiz kapılar adalet duygumuzun yok edildiği dehlizlere dönmedi mi zamanda? Mesajları çok açıktı ve Pınar‘a verdikleriyle aynıydı:

        “İnat etme!”

        “Direnmeyi, ezilenin ya da hakikatin yanında olmayı küçük bir oyun düzeyinde yaşarsan başına bir şey gelmez” diyorlardı onlara. “Ama hayatını bu işe adayıp, sözlerine dönüşürsen... İşte o zaman seni unutmayız. Peşini bırakmayız ve cezalandırmadan durmayız.” Durmadılar da zaten. Hrant‘ı öldürerek ve öldürterek yaptılar bunu, Pınar‘ı ise “bombacı” ilan ederek. Türkiye’de ne kadar mürekkep yalamış insan varsa, Pınar‘ı tanısın tanımasın, Pınar Selek‘e tanık olduklarını söylüyorlar. Hem Pınar için hem de bu ülkede bir kez daha gözümüze baka baka adaletin canına okunmaması için.

        BİZ DE BELKİ BİR GÜN...

        Tahrir Meydanı’nda bir halkın kendi kendine yeniden inanmasını izliyoruz günlerdir. Dayanışmayı, kardeşliği, birbirine gözü kapalı güvenmeyi, omuz omuza mücadele etmeyi, geri adım atmamayı, insanlık onuruna yeniden kavuşmanın sevincini, hep birlikte bağrılınca adalet sözcüğünün ağızda bıraktığı tadı... Bütün bunları görüyoruz Mısır’a baktığımızda. Sonra buraya döndüğümüzde... Bugün Hrant‘ın duruşması var, çarşamba günü Pınar‘ın duruşması. İyi kalpler duruşmalarında törpülenen gururumuz, zorlanan sabrımız, yıpratılan vicdanımız bir gün isyan eder herhalde. Herhalde...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar