Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOK tuhaf yerlerde yazı yazmak zorunda kaldım. Kamyon tepesinde, dağların başında, yollarda, tuvalette... Ama bu kadar tuhafı ilk kez oluyor. Dubrovnik'te, bir lokantanın mutfağında, ekmek somunlarıyla dolu bir masanın üzerinde yazıyorum. Nefes verdikçe bilgisayarın üzerindeki un kalkıyor. Bu da yetmezmiş gibi mola verince yanıma oturan garson kız, boş dondurma külahı yemeye karar verdi, ağır ağır, tadını çıkara çıkara... Hayatımda bu kadar gürültülü bir gıda maddesi görmedim. Aha şimdi de diğer garsonlar, hep birlikte boş dondurma külahı yiyorlar! Ekmekler de giderek çoğalıyor. Kâbusa benzeyen bu kesin gerçeklik içinde bir de Hırvatça konuşan televizyon var. Biraz daha beklendiği takdirde ekrandakiler de boş külah yiyebilir. Kızlardan ikisinin kafası şu anda ekranla arama girmek üzere, külahlara da kararlılıkla devam.

        HAMUR YİYEN...

        Sizlere yüzlerce ekmeğin ortasından bildiriyor olmamın nedenleri uzun ve inanın bana sıkıcı. Ama durumu kısaca "Allah'ın sopası yok" diye açıklayabiliriz. Son üç gündür Dubrovnik ekmeklerine o kadar çok övgü düzdüm ki toplanıp teşekkür ziyaretine gelmiş gibiler. Hakikaten akıl almaz güzellikte ekmekleri var. Bir memleketin unlu mamullerinin güzel olması, o memleket açısından pek iyi bir gösterge olmadığı gibi (hamur yiyen hamur kafalı olur) bir memleketle ilgili en başta bunu söyleyen yazar hakkında da herhalde iyi düşünülmez. Ama hakikaten müthiş ekmekler.

        LÜZUMLU BİLGİLER

        Dubrovnik, biblo gibi bir yer. Eski Şehir, açık konuşayım, Venedik'i ve diğer müze şehirleri üç boy geçer. İnsanlar güzel, fiyatlar iyi, deniz mahsulleri acayip. Bir de Buza Bar diye bir yer var ki gelirseniz ısrarla arayınız. Bilhassa güneş batarken. Bol miktarda ada var ve eğer turlara katılan, teknede-kilerle sosyalleşmekten hoşlanan bir kişi iseniz çok eğlenirsiniz. "Eller havaya" sistemi Türkiye'deki kadar ölümcül olmasa da burada da var. Kızlar çok güzel. Geceleri de acayip giyiniyorlar, o yüzden gelirken özenilmesini öneririm. Hava Antalya gibi, dayanamazsanız hiç

        gelmeyin.

        En sevdiğim şey şu: Sessiz bir yer. Türkiye'deki gibi "tatilin son damlasına kadar tadını(!) çıkarma gerilimi" yok.

        KALAŞNİKOF!

        "Haydi" diyorlar Hırvatlar da, güzel bir şey. Ne kadar çok haydi dediğimi fark ettirdi bana.

        Bütün bunların ötesinde daha doksanların başında savaşta olan bu şehir bugün sanki o savaşı hiç yaşamamış gibi. Beyrut gibi yaraları kucağında durmuyor. İki gündür duvarlara bakıyorum, bir tek kurşun izi yok. Pek kimse de savaştan bahsetmiyor gibi.

        Ve gece Makedon Çingeneleriyle karşılaşıyoruz. Müthiş bir müzik yapıyorlar. Sabaha kadar dans! Uzun süredir böyle dans etmemiştim. Bir ara Emir Kusturica sayesinde bildiğimiz "Kalaşni-kof"u çalıyorlar. Etraftaki herkes, çok içten gelerek şarkıyı söyleyince fark ediyorum ki savaşın "öteki" tarafındayız aslında. Bosna tarafında değil yani...

        Turistik eşya dükkânlarından birinde "Savaştaki Dubrovnik" diye bir kitap satılıyor ve üşengeçler için DVD. Bittikten sonra savaş bile bir hediyelik eşyaya dönüşebiliyor demek ki...

        Külah zulmünden az evvel kurtuldum ama arkadaş, ekmekler de ne koktu yahu!

        Twitter’a yazsaydım yazacaklarım

        Denizde yüzmekte olan balığın aklına havaya sıçrama fikri nereden gelir? Küçük, balık kadar bir sevinç mi?

        Adamın biri şehrin ortasına beş papağan koydu. Herkes fotoğraflarını çekti. Sonra papağanlara değil fotoğraflara baktılar.

        Mesleki deformasyon: Turistik papağanlar fotoğraflarına benziyorlar.

        Her memlekette kedi çağırma şekli farklı. Örneğin İtalyanca, mişi mişi! Hırvatça için öneriyorum: Siji siji!

        Rus hanımlar dünyanın belli bir bölgesine kapatılsın, meraklısı gidip orada görsün. Dünyanın geri kalan kadın nüfusunu daha fazla bunalıma sokmasınlar.

        Yazar kadın olunca dans etmemek lazım değil mi? Ve dansözler de politikadan anlamamalılar. Ya da erkekler, kadınlarla ancak bu koşullarda baş edebiliyorlar.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar