Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞBAKAN iyi yazılmış konuşmalarından birini daha başarıyla okudu. Bu konuşmalardan birini her okuduğunda bahse girerim birçok kişinin içinden şöyle geçiyor:

        “Memleketi bu konuşmayı yazan adamlar yönetsin!”

        Bu arada yeri gelmişken bir bilgi vereyim:

        Ahmet Hakan’ın, Başbakan’ın yazarlar toplantısından sonra söylediği gibi değil. Konuşmaları yazan esas kahramanlar, Yalçın Akdoğan gözetiminde genç bir ekip. Gökhan Özcan, Aydın Ünal, Murat Zelan. Bilhassa yazarlar toplantısındaki konuşma metnini içtenlikle tebrik ederek anıyorum bu isimleri. Hakikaten sağlam yazıyorlar. Umarım benden iltifat kabul etmek başlarına iş getirmez.

        TÜZÜKLERLE ÇARPIŞANLAR

        Sanırım yine aynı ekip dün Başbakan’ın metnine Ece Ayhan’ın bir dizesini koymuşlar:

        “Tüzüklerle çarpışarak büyüdük.”

        Devamı şöyledir:

        “Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük.”

        Tamamen başka saiklerle ve tamamen başkaları için yazılmış olan bu dize elbette AKP paradigmasına müthiş uyuyor. Yazı insanlarına selam vermiş olarak devam edelim...

        EY TÜRK FAŞİSTİ!

        Başbakan konuşmasına Aziz Nesin’in 1948’de yazmış olduğu bir taşlamayla devam etti. İşine yarayan ve kullandığı cümle şuydu:

        “Ey Türk faşisti! Muhtaç olduğun kazma Halk Partisi’nin ambarlarında mevcuttur.” Yani nihayet Başbakan da son birkaç yıldır herkesin ağzına fazla kolay giriveren, birçok ağızdan fazla kolay çıkıveren faşizm kavramını kürsüden söylemiş oldu. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim:

        “Faşizm nedir?” sorusuna Kemal Sunal’ın ünlü filminde söylediği replikten daha kapsamlı bir açıklama getiremeyecek olan birçok insan, bu sözcüğü o kadar kolay kullanıyor ki artık gündelik bir küfre dönüşmüş durumda. Bu, memleketin terminolojik sağlığı bakımdan hayırlı mıdır, değil midir, onu da Başbakan’ın dediği gibi, tarih gösterecek.

        TÜRK TÖRESİ?

        Başbakan faşisti gördüğü yerde zımbalıyor, amenna! Fakat şu talihsizliğe bakınız ki aynı esnada Estergon Kalesi’nde, pardon, başka bir basın toplantısında, partinin bir başka meşhur ismi tarafından fire verilen oylamaya ilişkin şu sözler telaffuz ediliveriyor:

        “Başbakan uçurumdan atlıyorsa bize yakışan onun arkasından atlamaktır. Karar doğrudur yanlıştır, önemli değil. Türk töresi böyle gerektirir.”

        Kürşad Tüzmen, dudaklarının kenarından Türk töresi damlata damlata uzamış bıyıklarıyla bu sözleri sarf ediyor. Söylemek istediği, “firelerden” biri olmadığı, olamayacağı. Türk töresi konusunda, tam da Başbakan demokrasi söylevi çekerken insanın aklına çabucak “faşizm” sözcüğünü getirebilecek bu biat açıklaması bu yüzden yapılıyor. Hay Allah! Oysa tam da Başbakan parti içi demokrasi konusunda bize teminat vermişken. Tüh! Tam da “Biz fire oy verenler listesi yapmıyoruz” diye açıklamalar TBMM koridorlarında cereyan yaparken.

        TAVUĞUN MUHAYYİLESİ

        Bu ve çeşitli başka sebeplerle eğer Türkiye’de faşizmin ambarı aranacaksa dikkatli olunmalı. Türkiye devleti çok eski bir saray. Eski saraylarda bazı odaların, bazı ambarların yeri unutulur genellikle. Bu durumda da sanırım böyle bir nisyan söz konusu.

        Üstelik Türkiye’ye şöyle bir bakınca, madem faşizm hakareti bu kadar sık kullanılıyor, şunu da sormalı:

        Bu kadar faşist tek bir ambardan çıkıyor olamaz?

        Ya da tam tersinden düşünelim: Bu kadar faşisti bir yere kapatmaya kalksan hepsi tek bir ambara sığmaz! Bir tavuğun muhayyilesindeki darı ambarı genişliğinde olduğunu tahmin ettiğim bu faşist ambarından da sadece tek bir tür faşist çıkmaz.

        Bu yazıyı bir kez daha yazı insanlarının çoğu kez kederin gölgesiyle kararan kalplerine selam ederek bitireyim:

        Kardeşlerim, dileğim odur ki, siz yazdıkça ve Başbakan seslendirdikçe azalsın faşizm. Fakat gel gör ki... Tavuğun hayal gücüne dur denmiyor!

        okur@ecetemelkuran.com

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar