Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD’nin Kıbrıs Rum kesimine yönelik silah ambargosunu kaldırması ve Yunanistan’daki askeri varlığını hızla arttırması Ankara’da dikkatle izlenirken Amerikalı yetkililer, Rum kesimini Rusya’nın kucağına itmemek için bu hamleyi gerçekleştirdiklerini ileri sürüyor.

        Buradaki askeri hareketlilik için ise “Türkiye’yi tedirgin edecek bir durum yok. Rusya ve Çin’in bölgedeki hareketliliğini kıskaç altına almaya gayret ediyoruz” şeklinde bir yorum getiriyorlar. Ankara’da ise kafalar karışık ancak ABD’nin bu hamlelerine karşın bölgede dengeleri sağlama arayışı devam edecek.

        Müttefikimizin Türkiye’yi tatmin etmeyen açıklamaları bir kenara, Ankara’da bir yandan Rusya-Ukrayna bir yandan da Akdeniz havzasına dair diplomasi trafiği hız kazandı. Ancak ABD’nin Türkiye’yi önce Suriye’de karşısına alması ve daha sonra ardı ardına gelen askeri hamleleri Ankara-Moskova yakınlaşmasını kaçınılmaz hale getirdi.

        Bu yakınlaşma siyasi, diplomatik ve bölgesel iş birliği olarak kendini gösteriyor. Ancak hala Türkiye-Rusya stratejik ilişkilerinden bahsetmek için erken…

        Buna rağmen önümüzdeki günlerde bir sürpriz bekleniyor. Rusya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) doğrudan uçuşlar için izin vermeye hazırlanıyor. Konuştuğum Rus yetkililer şimdilik Rus ulusal havayolu yerine özel sektörde yer alan bir havayolu şirketi ile çok yakında uçuşların başlatılmasını planladıklarını ifade etti.

        Dahası Rusya, ‘'Kuzey Lefkoşa'’ adı ile KKTC'de konsolosluk açacağını duyurdu.

        Görüştüğüm Rus yetkililer, bu konsolosluk mevzusunu önemsiyorlar. 11 bin civarında Rus vatandaşının yaşadığı KKTC’de açılacak olan konsolosluk şimdilik bir temsilcilik gibi çalışacak. Bu durumda Rusya KKTC’yi resmen bir devlet olarak tanımayacak, konsolosluğunu da “Kuzey Lefkoşe Konsolosluğu” olarak tanımlayacak.

        Ama yine de bir adım zira Rusya Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini önemsediğini gösteriyor.

        DOĞU AKDENİZ’İN EZELİ RAKİPLERİNİ ORTAK ÇIKARLAR BİR ARAYA GETİRDİ

        Hizbullah’ın Lübnan’daki varlığı nedeniyle İsrail ile yıldızları hiç barışmadı. Resmi olarak düşman denilebilecek mevcut Lübnan yönetimi ile İsrail arasında neredeyse hiç temas yoktu. Ancak enerji kaynakları ve işin içine finans girince iki ülke arasında bir anlaşma sağlandı. Çünkü iki taraf da iç siyasette finans maliye konusunda kapana kısılmış durumda. Diplomatik olarak önemli bir adım diyebileceğimiz ve Akdeniz’de böylesine kritik biz zamanda varılan bu uzlaşı, Ankara’nın yararına gibi gözüküyor. Ancak Kıbrıs Rum kesimi bu durumdan pek de hazzetmeyecektir.

        Onlarca yıldır devam eden anlaşmazlığın arka planında, her iki tarafın da münhasır ekonomik bölge olarak iddia ettiği, 860 kilometrekarelik tartışmalı bir deniz yetki alanı bulunmaktadır. Büyük miktarda doğalgazın bulunmasının ardından da sınır anlaşmazlığı şiddetlendi.

        Rusya-Ukrayna savaşı ile Avrupa’da derinleşen enerji problemi ve çözümüne yönelik beklentiler, İsrail ve Lübnan’ı deniz sınırları konusunda bir anlaşmazlıkta bir araya getiriyor. Bu anlayış AB ülkeleri için doğu Akdeniz’den gaz sevkiyatını mümkün kılabilir.

        Görüştüğüm İsrailli yetkililer Lübnan ve İsrail’in Akdeniz'deki doğalgaz çıkartılması konusunda uzun süredir devam eden anlaşmazlıklarını çözdüklerini ifade ediyor. İsrail Başbakanı Yair Lapid'in salı günü açıkladığı gibi ABD ara buluculuğuyla iki ülke ortak bir deniz sınırı üzerinde anlaştı.

        Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun'un ofisi Twitter'da, anlaşmanın nihai versiyonunun Lübnan'ı tatmin ettiğini, taleplerini karşıladığını ve ülkenin doğal kaynakları üzerindeki haklarını koruduğunu söyledi. Bu önemli zira Akdeniz’de Yunanistan ve Rum kesimi ile biz de benzer bir pozisyondayız.

        Ancak ne yalan söyleyeyim, ben Lübnan siyasetinde çok belirleyici olan Hizbullah'ın İsrail ile anlaşma konusunda bu kadar olumlu yaklaşacağını tahmin etmiyordum. Şaşırdım. Zira İran’ın bir vesileyle baskı kurup bu anlaşmanın olmaması için olağanüstü çaba sarf edeceğini düşünüyordum. Ama Hizbullah ekonomik dar boğazdaki Lübnan halkının tepkilerinin kendilerine sürüklemesinden korkarak sessiz kalmayı tercih etti.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar