Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünyanın merakla beklediği Türkiye ve Rusya’nın Dışişleri bakanlarının görüşmesinde sadece Suriye ve tahıl için güvenli koridor meselesi mi konuşuldu? Elbette hayır. Rusya ile Türkiye arasında son 48 günden bu yana en önemli gündem maddesi Avrupa’da merkezi bulunan Rus şirketlerin İstanbul’a taşınması…

        Aldığım bilgiye göre Gasprom dahil 43 Rus şirketi ve oligarkları Avrupa’daki merkezlerini İstanbul’a taşıyacak. Bu sürecin temmuz ayı itibari ile başlayabileceği bekleniyor. Lavrov’dan önce Türkiye’ye çok geniş katılımlı bir heyet gelmiş ve bu konuda altyapı oluşturmuştu.

        Dışişleri bakanlarının zirvesinde ana konu tabi tahıl koridoruydu. Türkiye ve Rusya, Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılması için güvenli bir koridor oluşturma girişiminde bir adım daha yaklaştı. Ancak durum kendi içinde ciddi riskler de taşıyor.

        Ukrayna’da silolar ful, depolama kapasiteleri neredeyse dolmak üzere. BM Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre dünya pazarına yönelik 20 milyon tondan fazla tahıl Ukrayna’da mahsur vaziyette. Barış zamanında Ukrayna, ihracatının yüzde 50’den fazlasını Karadeniz’deki en büyük limanı olan Odessa üzerinden gerçekleştiriyordu. Ancak savaş patlak verince her şey değişti.

        Buğdayın yüklenmesi için Ankara-Kiev ve Moskova hattında yapılan görüşme trafiği dikkat çekici. Ukrayna hükümeti, Odessa’ya ek olarak Chornomorsk ve Yuzhne’deki komşu aktarma noktalarını da kullanmayı istiyor. Rus tarafı ise güç durumdaki Mykolaiv’den ve Rus işgali altındaki Herson ile Mariupol limanlarından da buğday ihracatının yapılması tartışıyor. İyi de işgal altındaki bölgelerde tahıl ihracatı gerçekleşirse bu durumdan maddi olarak kim istifade edecek?

        Ağırlık şimdilik Odessa limanında olacak gibi görünüyor. Tahıl koridoru için Ukrayna karasularındaki mayınların temizlenmesi Odessa’yı bir ölçüde savunmasız bırakacaktır. Kiev, Rus savaş gemilerinin açıktaki koridordan Ukrayna’nın bu en büyük liman kentine saldırabileceğinden korkuyor ve güvenlik garantileri talep ediyor. Örneğin Moskova’nın kesinlikle reddettiği Batı menşeli gemisavar füzeleri gibi.

        Asıl ilginç konu Rus donanmasının tahıl gemilerine İstanbul Boğazı'na kadar eşlik edecek olması. Gemiler daha sonra kendi rotalarını takip edecek. Moskova, Rus donanmasının tahıl gemilerine eşlik etmesi suretiyle kendisini gıda güvenliğinin garantörü olarak gösterme arayışında.

        Türkiye prensipte bu süreçte aktif rol alacak ama durum sanıldığı kadar kolay değil. Güvenlik garantilerini NATO ile iş birliği içinde uygulamak zorunluluğu da ortaya çıkabilir. Bu tür bir koruma risksiz olmayacaktır. NATO şimdiye kadar kendi birlikleriyle Ukrayna’daki çatışmanın dışında kaldı. Koruma söz konusu olursa ve bir gemi konvoyu saldırıya uğrarsa NATO savaş gemileri doğrudan savaşa dâhil olacak ve bu da savaşın tırmanmasına yol açacak. Zira unutmayalım ki sahada sadece düzenli ordular yok.

        Rusya, uluslararası tahıl gemilerinin Ukrayna limanlarına girmeden önce denetlemesinde ısrar ediyor. Bu gemilerle Ukrayna’ya silah girebileceğinden endişe ediyor. Bu durumda gemileri denetleme işi de bize kalacak.

        RUSYA PKK TOPUNU ABD’YE ATIYOR

        Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılması konusunda topu Ukrayna Devlet Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin kucağına attı.

        Suriye konusunda da benzer bir hamle ile terör örgütü PKK’nın hamisi olarak ABD’yi adres gösterip, kendi kontrol ettiği bölgede yokmuş gibi davrandı. Özetle Lavrov Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Tel Rıfat, Münnah ve Şeyh İsa bölgesine yapacağı operasyona dair önce ABD kontrolündeki Münbiç’e gidin dedi.

        Birbirine zıt çıkarlara rağmen Ankara ve Moskova Suriye dosyası konusunda pragmatik olarak çalışmaya hazır olduklarını yineledi. Ama bu sefer işler sıkıntılı. Lavrov’un Ankara’da temaslarda bulunduğu saatlerde, PKK/YPG’nin sözde lideri Mazlum Kobani önce Rus devlet televizyonu Russia Today’in (RT) Arapça kanalına mülakat verdi. Ardından Rus askeri ve istihbarat birimleri ile görüşme yaptı. Şimdi bunu nasıl okumalıyız!

        Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Türkiye’nin operasyonuna hayır demeyecektir. Ankara, operasyon için Washington’un iznini beklemeye niyetli olmadığını belirtmişti. Moskova, Türkiye ile ABD arasındaki gerginliğin artmasından memnun olacaktır. Lavrov’un açıklamalarının satır aralarında, ‘PKK ABD’nin bir aparatıdır. Siz gidin Münbiç’te operasyonu yapın’ demeye getirdi. Oysaki Tel Rıfat, Münnah ve Şeyh İsa bölgeleri Rusların denetiminde. Rusya’nın operasyonu engellemek için bir oyalama taktiği izlediği aşikar.

        Kulislerde, Rusya’nın Tel Rıfat, Münnah ve Şeyh İsa’da İran’ın güç gösterisi yapmasından duyulan rahatsızlık dile getiriliyor. Rus diplomatik kaynaklar, TSK ve ÖSO’nun Halep’e ilerlemeyeceğine dair garanti vermesi ve Rusya’nın dört noktadaki askeri pozisyonunun kalması şartı ile operasyonun koşullarının bir daha değerlendirilebileceğinin konuşulduğunu belirtiliyor.

        PKK DESTEĞİ İLE İKTİDARI KORUMAK!

        Daha önce bu köşede yer vermiştik. 1986’da PKK'yı terör örgütü ilan eden Başbakan Olof Palme’yi öldüren terör örgütüne boyun eğen İsveç’te hükümet aradan geçen yıllara rağmen bir kez daha PKK karşısında boyun eğdi.

        İsveç Parlamentosu Riksdag’ta dün Adalet ve İçişleri Bakanı Morgan Johansson’a ilişkin ‘çetelerin artan silahlı çatışmalarının önlenememesi nedeniyle’ verilen gensoru önergesi oylanıyordu. Önerge popülist sağın İsveç Demokratlar partisi tarafından sunulmuştu ancak tüm muhalefet partileri ve merkez sağ tarafından destekleniyordu. Sol saflarda seçilen ve şimdi bağımsız milletvekili olan Amineh Kakabaveh oylamada belirleyici role sahip oldu.

        1970 doğumlu Kakabaveh İran kökenli. İsveç’e sığınmadan evvel silahlı kanadın içinde de yer aldı. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson’un azınlık hükümetinin başına geçmesi sürecinde, PYD ve YPG ile İsveç’in iş birliğini artırması karşılığında destek garantisi verdi. Dün de Andersson hükümeti devrilecekti. Ve Kakabaveh’e bir daha ihtiyaç oldu. İsveç Sosyal Demokratlar’ın Genel Sekreteri Tobias Baudin’in yaptığı iki saatlik görüşmenin ardından, “Kasım ayındaki anlaşma hâlâ geçerli,” açıklaması geldi. Kakabaveh gensoru önergesinin oylamasında çekimser oy kullandı, muhalefetin güvensizlik oyu elde etmesi için gerekli 175 oyu almasına engel oldu.

        Yani NATO’ya girmek için bizden fedakârlık bekleyen İsveç hükümeti başbakanı Andersson PKK’nın desteği ile iktidarını korudu. Daha ne söylenebilir ki…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar