Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, PYD yöneticileri ile görüşme trafiğini yeniden başlattı. Bu görüşmelerden bir sonuç çıkar mı? Onu zamanla göreceğiz. Ancak Rusya ve İran’ın bu görüşme trafiğine ön ayak olduğunu not edelim.

        2011’de iç savaşın başlaması ve muhaliflerin Türkiye sınır hattından harekete geçmesiyle birlikte Şam yönetimi bölgesel bir gerilimi ateşleyecek PKK kartını açmıştı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Esad ile son görüşmesinin ardından bir vesile ile Şam’a gitmiştim. Sohbet ettiğim Esad’ın önemli bir bürokratı, “Türkiye muhaliflere destek veriyor. Bunların ellerinde silah varsa, Şam’ın da silah vereceği bir denklem olur. Öcalan’ın Şam’ı terk etmesiyle birlikte Suriye’de kapanan Kürt dosyası yeniden açılır. PKK kartı bizden çok Türk siyasetine etki eder. Biz cendereden çıkar mıyız? Bunu zaman ve PKK’nın denkleme girmesi gösterecek. O vakit herkes bu savaşa dahil olacak…” demişti.

        Esad, Suriye’nin kuzeyini PKK’ya terk etti. Kamışlı’da havalimanı ve istihbarat merkezini açık tuttu. Muhalifler el-Bab, Cerablus’un ötesine gidemedi. Radikal gruplar ise İdlib’e süpürüldü. Şimdi on yıllık iç savaşın asıl dönüm noktasına geldik. Nasıl mı? Hafta içi duyurduğumuz gibi PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’nin ABD ve Batı nezdinde çok öneli sayılan komutanı daha doğrusu emir eri Mazlum Kobani kod adlı Ferhat Abdi Şahin, PKK’nın Kandil’deki baronları tarafından görevden alındı. Yerine gelen kişi Kandil-İran ekseni için önemli sayılan, Cemil Bayık’ın has adamlarından Mahmud Reş. ABD Mazlum Kobani’nin pasifize edilmesinden rahatsız.

        Kandil yönetimi belli ki yeni bir strateji geliştirmeye çalışıyor. Zira PKK son beş yılda Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) sınır hattında yer alan Gara, Zap ve Haftanin bölgesinde büyük kayıplar yaşadı. Bu hatta yeniden örgütlenmek istiyor. Bayık’a yakın Reş’in göreve gelmesi öncü bir hamle. Asıl hamleyi 2022 başlamadan yapmaya hazırlanıyorlar. Örgüt, Suriye’deki “Kadro” diye tabir edilen 560 teröristinin 450’sini Gara hattına çekmek istiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri burada üstlenmeden önce bölgeye geri dönüş arayışında. Başarabilirse Türkiye’ye namlu çevirme hevesinde. Peki, PKK’dan bunu kim istemiş olabilir? Elbette “Suriye’de Vatikan’ınızı kurun, sonra Türkiye’ye geri dönersiniz” aklını verenler. Yani Beşar Esad yönetimi.

        Bu vakitten sonra askeri operasyonsuz bir çözüm kaldı mı? Hayır. Peki o halde bölgede koşullar nasıl, bakalım…

        Suriye rejim güçleri Rakka'nın kuzey kırsalındaki mevkilerini güçlendirirken, Rus askerleri ve lejyonerleri Münbiç'te askeri üs inşa etmeye başladı. Bu esnada Tel Rıfat'ta – eski adıyla ÖSO- "Milli Ordu" ile PYD/YPG/SDG/PKK arasında sıklıkla çatışma haberleri geliyor. PYD/PKK’nın sözde elebaşları ise Şam yönetimi ile görüşürken, hem Rusya hem de ABD’den himayelerinin süreceğine dair garanti aldıklarını iddia ediyor - ki bu kısmen doğru.

        Suriye rejim güçleri, Tabka beldesiyle askeri havaalanındaki nizami güçler, yakındaki Ayn İsa’ya roketatarlar, ağır araçlar, asker, mühimmat ve lojistik malzemeler gönderildiğini iddia ediyor.

        Suriye’yi doğudan batıya kateden M4 karayolundaki temas hatlarını izleyen bir Rus askeri üssü bulunuyor. El-Bab'ın güneyinde ve Tel Temir'de konuşlu Suriye rejim güçleri; el - Bab bölgesinde Tel Rahhal, Dağlıbaş, Tel Zoyan ile Tel Temir bölgesinde Tel Şamiran, Tel Tavil, Tel Cuma'da "Milli Ordu" ile temas hatlarına yığınak yaptı. Eş zamanlı olarak PYD/YPG yığınakları da Ayn İsa ve Tel Temir'e ulaştı. Bu durum, rejim ve PKK’nın fiili iş birliğine başladığını gösteriyor.

        Öte yandan Rus güçleri Münbiç'te askeri üs kurdu. Ruslar Sacur Nehri boyunca cephe hatlarını ve Cerablus ile el-Bab arasındaki temas noktalarını denetlemek amacıyla buraya mühimmat gönderdi, asker konuşlandırdı, bir eğitim kompleksinin üzerine Rusya bayrağı dikti. Rusya’nın Münbiç'teki üsse 10 kilometre mesafede el Arima’da da üssü var.

        Örgüt, Türkiye’nin baskısını artırdığı ve ABD'den umudu kestiği her seferde olduğu gibi Şam ve Moskova'nın şemsiyesine sığınmış görünüyor. Son günlerde elebaşlarının söyleminde açıkça görülen bir değişiklik var; “Suriye’nin toprak bütünlüğü” diyorlar. Bölgede görüştüğüm yerel siyasi aktörler, Rus temsilcilerle yapılan görüşmede "PYD/SDG’nin Türkiye sınırının 32 km. uzağına çekilme ve bu bölgeleri Suriye ordusuna teslim etme karşılığında, Türkiye’nin operasyon düzenlememesi için teminat istediğini" belirtiyor.

        Rus temsilcilerle yapılan görüşmelerde, "Kürtlerin haklarını tanıyan ve devlet kurumlarının SDG kontrolündeki bölgelere geri dönmesini" talep eden bir belgenin PYD/PKK yöneticilerine verildiği söyleniyor. Bu belgedeki en can alıcı öneri; "yerel idare kanununun aşamalı olarak uygulanması, Kürt dilinin tanınması, Kürtlerin hükümete katılması ve sosyal ve kültürel haklarının verilmesi." Ayrıca "petrol gelirlerinden belli bir oranın El Cezire bölgesinin, özellikle de Kürtlerin yaşadıkları bölgelerin geliştirilmesinde kullanılması" şartı koşuluyor. Yani Rus dostlarımız PKK ile bu pazarlığı sürdürüyor.

        PKK/PYD’nin Rusya ve Şam ile müzakerelerinin ilerlemesini zorlaştıracak şartlar da var. Bunlardan biri; Şam’ın yerel idare kanununu (yerinden yönetim reformuyla) ve bunu ülke coğrafyasının tamamında uygulamayı tartışmaya hazır olmakla birlikte bu bölgelere idari veya siyasi ayrıcalık talebini reddetmekte ısrar etmesi. Şam, SDG'nin askeri özelliğini korumasına veya resmi bayrak dışında bir bayrak kullanmasına itiraz ediyor; petrol yönetiminin sadece devlet mercilerinin elinde olmasında ısrar ediyor.

        Bölgedeki siyasi kaynaklara göre Şam’da "askeri konvoyların bölgeye, özellikle de Kamışlı ve Haseke'ye hızla yönlendirilmesi” konusunda karar alınmış. Bu hızlı hareketlenme; bir anlaşmaya ulaşma, hemen ardından da Türkiye’nin olası operasyonuna karşı ortak tutum alma niyetine işaret olarak yorumlanabilir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar