Kürt sorununda kör nokta ve CHP'nin göremediği
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Kürt sorununun çözüme kavuşturulması konusunda, “Bu meselenin meşru muhatabı HDP’dir.” sözlerinin hemen ardından, siyaset cephesi ve toplum konuyu satın aldı ve tartışma başladı. Ancak konu 1980’lerdeki kadar yalın ve kolay çözülebilecek durumda değil.
Kılıçdaroğlu var olan siyasetin bu sorunu çözemeyeceğini dile getiriyor. Ancak ellerinde çözüme dair bir yol haritası var mı? Yok. Zira bu CHP içindeki kurmayların bana göre çok zayıf olduğu bir alan. CHP’nin, “Kürtlerin talepleri şunlardır. Bizler bu talepler üzerindeki değerlendirmemizi yaptık ve çözüme yönelik prensiplerimiz de bunlar.” şeklinde bir yol haritası var mı? Hayır. Tek çıkış noktası görüşmelerin HDP üzerinden yapılacağına dair mesajlar.
HDP açısından bakılınca, CHP’nin yüzde 10 barajını aşmış bir siyasi yapıyı bugün itibari ile meşru görmesi düşündürücü. Yani CHP bir siyasi partiye meşruiyet hakkı tanıma makamı değildir. HDP’nin ve PKK’nın ortaya koyduğu siyasi ve silahlı projeye kesinlikle karşıyım. Ve oldukça tutarsız bir yöntem olarak değerlendiriyorum. Ancak HDP yüzde on barajını aşarak kendini temsil edecek konumdadır. Sorun; demokrasi, siyaset ve bir hukuk sorunudur. Bu sorunlar parlamentoda çözüme kavuşturulur. Ancak yol haritası oluşturarak… CHP bölgede bir tabela partisi konumundayken sorunu yerinde nasıl okuyacak. Baştan söyleyeyim bölgede her gün siyasi parti değiştiren, her ay bir partinin rozeti ile gezen ve en son CHP’ye kapak atan birkaç feodal beye güvenerek yola çıkarsa çözüm konusunda eksik kalır.
CHP’nin Kürt sorununu kabul etmesi önemli bir adım ama bu sorunun çözüme kavuşturulmasının yol ve yöntemlerini de açıklaması lazım. Ancak gördüğüm kadarıyla şimdilik sadece HDP ile görüşme trafiği ile sınırlı bir süreç yaşanacak. Peki sayın Kılıçdaroğlu bu sorunu nasıl tarif edecek? Diyelim ki HDP ile 10 tur istikşafi görüşmeler yapıldı. CHP’nin nihai çözüm önerisi Kürtlerin siyasetteki rolünü arttırmak mı olacak? Yoksa silahların bırakıldığı bir sürece mi evrilecek?
Görünen o ki, herkes önümüzdeki seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kürtlerin oylarının cumhurbaşkanını belirleyeceğinin farkında. Şu an hiç kimse Kürtlerin hangi tarafı destekleyeceğini bilmiyor. Üstelik konu bu kadar hazırlıksız tartışmaya açıldığına göre CHP ve beraber ittifak yapacağı siyasi taraflar erken seçim için hazırlık içindeler. Muhalefet cephesi 2022’de Mayıs ayında erken seçim olacakmış gibi hazırlık yapıyor. Bu durumda konu sadece siyasetin bir propaganda malzemesi olmaktan öteye gidemeyecek gibi duruyor.
AK Parti, siyasi partiler için seçim barajını yüzde 10 bandından yüzde 7’ye çekti. Aslında çok tartışılmadı ama önemli stratejik bir hamleydi. Zira HDP’nin siyasi projesine destek verenler ve HDP ile yolu hiç kesişmediği halde ülkedeki siyasi atmosferden kaynaklı HDP de barajı aşsın diye destek verenlerin oranı hiç de azımsanmayacak kadar çok. Yüzde 11-12 oy potansiyeline sahip HDP’den, barajın düşürülmesi ile en az yüzde 3-4 oranında oy yeni bir adrese kayacaktır. Bu sayede HDP hem siyasetin içinde kalacak hem de üç puan, özellikle İslamcı gelenekten gelen Kürtlerin oyları yeni bir adres arayacak. AK Parti bu hamle ile Kürt kilidini kırmayı hedefliyor.
Kürt sorununa içeriden bakıldığında üç farklı nokta var. Bu farklı noktalarda muhataplar da farklılaşacaktır. “HDP parlamentoda yer alan bir parti olduğu için muhatap HDP’dir.” Ancak bu eksik kalacaktır. Zira Kürtlerin siyasetteki ikinci adresi AK Parti olmuştur. Ancak bu boyuttan baktığınızda Hüdapar dahil diğer Kürt siyasi taraflarla görüşme olacak mı?
Kürt sorunu sadece demokrasi ve siyaset sorunu da değildir, aynı zamanda bir silahlanma sorunudur derseniz işte ipler burada kopar. İlk tepkiler parti içinden gelecektir. Ardından İYİ Parti ve diğer ortaklardan. Silahlar HDP’nin değil, PKK’nın elindedir. Eğer siz bu sorunu çözüme kavuşturmak ve silahların bırakılmasını istiyorsanız o zaman nasıl yol alacaksınız? Çünkü HDP uzun maraton koşuda bir yerden sonra PKK’yı muhatap ve adres gösterecektir. İşte o vakit CHP nasıl süreci yönetecek…
Aslında bu sorulardan öte siyasi partilerin göremediği bir kör nokta var. Terör örgütü PKK Suriye’de ve Irak’ta Kürt kartını kontrol altına almaya çalışıyor. Suriye’de kendi Vatikan’ını kurma derdinde. CHP’den gelecek olan tekliflere karşı sadece zaman kazanmaya çalışacak. CHP’nin göremediği ise Kürt kartı 80’ler 90’lar hatta 2000’lerin başındaki gibi içeride tartışılabilecek ve çözüme kavuşturulabilecek bir durum olmaktan çıktı. PKK 11 ayrı ülkenin istihbarat örgütü ile eş güdümlü hareket ediyor. Yani durum dışarıdan göründüğü kadar kolay değil.
PKK’ya gelince… Son beş yılda çok ağır darbeler yedi. Merkez komiteden çok ciddi kayıplar verdi. Lider kadro iki yıldan bu yana birlikte toplantı yapamaz hale geldi. PKK’nın nefes alacak bir sürece ihtiyacı var ve bunu “yeniden çözüm süreci” şeklinde satın alıp dünyaya mesaj vermek isteyecektir. HDP için de işler zor. Zira ipler Kandil’de. HDP’de siyaset yapanların bir çoğunun birinci derece aile yakını dağda militan… Bu durum HDP’nin siyasi süreçlerde rasyonel olmasını engeller.
İşin bir başka tarafı ise hükümetin martta Kandil’e yönelik büyük bir operasyon hazırlığı içinde olması. Yani Ankara’da da hesaplar 2022’ye yönelik. Kandil’e operasyon sonrası iktidarın seçime giderken elini kolaylaştıracaktır.
Sorun giderek karmaşıklaşıyor. 950 yıl önce Anadolu topraklarına gelen Alparslan’ın “Ey Kürt beylerim, Ey Türk beylerim” dediği dönemden bugüne karmaşık bir denklemin içine sürüklendik.