Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün Kazakistan’ın başkenti Nur Sultan’da “Astana Süreci” müzakerelerinin 16’ncı turu tamamlandı. Ancak her turda tekrarlanan soru şu: Bu süreçle ne elde edildi ve niçin devam ediyor?

        Gerçek şu ki geçtiğimiz 15 turda siyaset ve güvenlik yönünden elde edilen şey mütevazı bir sonuçtu. Bu süreçte tur bindiren Rusya oldu.

        Ancak Astana görüşmeleri uzun zamandır ümit edilen siyasi çözümün “mayası” olacak bir çözüm sunmadı.

        Silahlı muhalif gruplar şimdiye kadar İdlib’i Şam, Lazkiye ve Suriye’nin diğer bölgelerine bağlayan M-4 otoyolunun açılması konusunda üzerine düşeni yapmakta ağır davrandı ve silahlı grupların otoyolun 6 kilometre gerisine çekilmesi konusunda baskı yapmadı.

        Astana sürecinin krizi yönetmeye fakat çözememeye devam etmesinin esas sebebi belki de asıl tarafların yani Rusya, Türkiye ve İran’ın birbiriyle karmaşık ve iç içe geçmiş siyasi, ekonomik ve güvenlik ilişkileri olabilir. Zira her bir tarafın diğerinin çıkarlarını, onunla çatışmamaya gayret ederek gözetmesidir. Zira Azerbaycan’da, Libya’da Suriye’nin diğer bölgelerinde ve Irak’ta bu siyasi denklem söz konusudur. Buna Afganistan’da eklenecektir.

        Türkiye, Rusya bu süreçte en majör oyuncular haline geldi. Şimdi ise kapıda yeni bir kriz var. Üç buçuk milyon insanın yaşadığı İdlib’e insani yardımın devam edip etmeyeceği belirsiz. Şam, Türkiye sınırında, kendi kontrolü dışında bulunan Bab el Hava sınır kapısının yardımların tek kapısı olmamasını şart koşuyor. Hatta sadece kendi kontrolündeki bölgelerden insani yardımların geçişini istiyor.

        Yeni bir anayasa ortaya koymak veya mevcut anayasayı değiştirmekle yükümlü Anayasa Komitesinin, Cenevre’de yaptığı toplantılarda da ortaya çıktı ki Şam ile muhalefet arasında yönetim şekli vizyonu açısından derin bir uçurum var. Muhalefetin bir kısmı, özellikle siyasal İslamcılar olan laik devleti reddetmekte ısrarlı. PKK/PYD ise otonom bir yapı talep ediyor. Bu tablo Moskova’nın da Şam’ın da kabul etmediği bir durum.

        Tüm bu anlaşmazlıklara rağmen özellikle son iki yıl içinde Rusya ve Türkiye’nin imzaladığı anlaşmalarla bir şekilde asgari de olsa istikrar sağlandı. Belki de zaman kazanıldı. Zira bu zorunlu ortaklıktı.

        Fakat Türkiye ve Rusya ip çekme oyunu yüksek bir tempoda devam ediyor. Son zamanlarda Rus uçaklarının İdlib’deki radikal örgüt liderlerinin mevzilerine yaptığı saldırıların ardından Suriye meselesi yeniden yoğunluk kazandı.

        İkinci olarak da söz konusu hava saldırılarının yeni toprakları kontrol altına almayı hedefleyen bir Suriye operasyonunun öncüsü olmasından endişe duyuluyor. En azından Moskova ile Ankara arasında 5 Mart 2020 tarihinde imzalanan Soçi Anlaşmasının maddelerini harekete geçirmesine yönelik sorular Ankara’yı teyakkuzda tutuyor.

        MOSKOVA MASAYI DEVİRİR Mİ

        Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinden buyana Türkiye’nin Washington karşısındaki çizgisi ise son derece gerilen ilişkilerde tonu düşürmek ve işleri sakinleştirmek oldu.

        ABD, İdlib’deki sürecin devam etmesinden yana. Rusya ise çemberi daraltmak istiyor. Zira muhaliflerin kendi aralarında çok derin çelişkiler ve sorunlar var. Öyle ki içerideki ideolojik ayrışma bölgede gerilimi başka bir yöne çekme potansiyeline sahip.

        Bu nedenle 16’ncı turu tamamlanan Astana görüşmelerinden bir türlü sonuç çıkmıyor.

        Türkiye ve ABD arasında Suriye’ye yönelik yeni gelişmeler olabilir. Özellikle 2019 yılında yapılan Erdoğan-Mike Pence (eski ABD Başkan Yardımcısı) anlaşması tarzında yeni anlaşmalara götürecek gelişmeler karşısında bulunuyor. Söz konusu anlaşma Barış Pınarı operasyonunun meşruiyetine kapı açmış ve bu mutabakat gereğince Türkiye, Fırat’ın kuzeydoğusuna girebilmişti. Türkiye hala bölgede.

        Son dönemdeki ılımlı mesajlar çerçevesinde gözlemciler Türkiye’nin Fırat’ın kuzeydoğu bölgelerdeki operasyonlarını genişletecek bir ABD-Türkiye anlaşmasına varılmasını uzak bir ihtimal olarak görmüyor. Bu Rusya için pek de kabul edilebilir bir durum değil. Meselenin ele alınış şeklinden mutlu olmazsa İdlib’te Türkiye ile birlikte kurduğu masayı devirebilir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar