Kabil ve Ötesi…
Türkiye’nin Kabil Havalimanı'nın güvenliğini üstlenmeye devam etme teklifi, kim için ne ifade ediyor? Türkiye’yi bekleyen güçlükler neler ve bunları aşmak için nasıl bir strateji izlenecek?
11 Eylül senaryosunu güncelleyen ABD, 20 yıldır varlığını sürdürdüğü Afganistan’dan askerlerini çekme sürecini bu sembolik günde tamamlayacak. NATO ülkeleri de askerlerini birlikte çekiyor. Yabancı temsilcilikler ve yardım kuruluşları için şu anda en hayati mesele Kabil Havalimanı’nın güvenliği.
Havaalanı ülkeye gelip giden diplomasi heyetleri, resmî kurumlar ve insani yardım kuruluşları için olduğu kadar, Afganistan’ın yeniden imarı için gereken malzemelerin nakliyesi için de hayati öneme sahip. Batılı diplomatlar, çalışanların güvenli tahliyesini garanti edemeyecekleri bir durumun olması veya havalimanının Taliban’ın eline düşmesi ihtimali bulunması halinde elçilikleri açık tutamayacaklarını söylemişti. Avustralya, personelin güvenliğini garanti edemeyeceğini söyleyerek elçiliğini kapatmıştı.
Türkiye, Afganistan’da en büyük diplomasi kadrosuna sahip olan ülke. Türkiye’nin Afganistan’daki rolü bugüne kadar yerel güçleri eğitme operasyonlarıyla, havaalanını korumakla, kurumları vasıtasıyla insani yardım ulaştırmak ve çeşitli hizmetleri görmekle sınırlı kaldı. ABD ve diğer NATO güçlerinin Afganistan’dan çekilmelerinden sonra Kabil Havaalanı’nı korumayı ve yönetmeyi teklif etti, ancak buna karşılık NATO’dan beklentileri var.
Türkiye’nin Afganistan’ın yeni sürecinde üstlenmek istediği rol, ülkedeki birçok problemin, ABD’nin çekilmesinden sonra boşluğu doldurmaya çalışan komşu ülkelerin ve küresel güçlerin mevcudiyeti düşünülürse kolay olmayacak. Keza Türkiye Rusya ve İran ile ilişkileri düzeyinde de bölgedeki dengeleri yeniden kurmak istiyor.
Afganistan’da Türkiye’nin karşısına çıkan en bariz problem Taliban’ın ülkede yabancı, dolayısıyla da Türk varlığını reddeden tutumu. Bu yüzden Türkiye Taliban hareketini ikna etmesi için Pakistan’ın kendisiyle işbirliği yapmasını istiyor. Bu bir anlamda ülkede Hindistan-İsrail eksine karşı Pakistan-Türkiye ekseni demek. Ancak Kabil yönetimi Pakistan’ın denklemde yer almasına sıcak bakmıyor. Kabil, İslamabad’ı teröristleri desteklemekle suçluyor.
Uzmanlar Taliban hareketinin ülkenin geleceğinde söz sahibi olmasını bekliyor. Bu da gelecekte Türkiye’nin Taliban ile diyaloğa girmesini gerektiriyor. Belki de bu, Türkiye’nin Afganistan barış müzakerelerine İstanbul’da ev sahipliği yapma girişiminin sebebidir. Söz konusu barış müzakereleri Taliban hareketinin tutumu ve Pakistan’ı diyalog dönemine katma girişimleri nedeniyle ertelenmişti.
Türkiye Afganistan’da istenmeyen durumlar karşında Pakistan’la ters düşme riskini de dikkate almalı. Mesela gücünü Pakistan sınırından alan Taliban güçlerinin Türk askerine yönelik bir eylemi olursa Pakistan nasıl pozisyon alacak? Kabil havalimanı geçmişte saldırıların popüler bir hedefiydi. ABD ve NATO askerlerinin Taliban ile bir barış anlaşmasına varılmadan ülkeden çekilmesi, güvenlik riskini artırıyor. ABD ve NATO’nun çekilmesinin yaratacağı güç boşluğundan faydalanmak isteyen Taliban da ülkede asker bulundurmaya devam eden güçlere ‘işgalci gibi’ tepki göstereceğini duyurdu. Hatırlatayım artık Taliban eski Taliban değil, zira 7 parçaya bölünmüş vaziyette. Ama en tehlikelisi Horasan grupları… Son dönemde Horasan gruplarının etkin olma çabası radikalizmin yeniden hortlayacağını gösteriyor.
Halihazırda Türkiye’nin Afganistan denklemindeki pozisyondan güç almak istediğine dair işaretler var. Basında çıkan ancak henüz doğrulanmayan haberlere göre Amerikalıların S-400 füze savunma sistemi nedeniyle Ankara'ya yönelik yaptırımlarını geri çekmesi talep ediliyor. Kulislerde S- 400’lere dair eylül ayında önemli bir çözüm mekanizmasının devreye gireceği söyleniyor. Ancak Ankara’nın NATO’dan yedi noktada garantiler aldıktan sonra S - 400 planını devreye sokabileceği belirtiliyor.