Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye ve Amerika arasında Ankara’da gerçekleşen toplantılar sonucunda Fırat’ın doğusuna yönelik ihtilafta henüz çözüm sağlanamadı.

        Öyle bir zamandan geçiyoruz ki, Ortadoğu’da sorun başlığı altında sıralanabilecek neredeyse tüm kapılar Kuzey Suriye’ye açılıyor. Sekiz yıldır süren iç savaş artık bitiyor, anayasa yazılacak, sona yaklaşıldı derken savaş bu bölgede düğümleniyor.

        Türk ve Amerikalı yetkililer de geçtiğimiz hafta Ankara’da bu konuyu müzakere ettiler. Türkiye, burada PKK terör örgütü kimliğine haiz bir bölgenin kurulmasına karşı ve haklı gerekçeleri var. Ancak görüşmeler sonucunda taraflar bir mutabakata varabilmiş değil.

        Bu nedenle Şırnak-Cizre ve Şanlıurfa-Birecik sınır hattı boyunca askeri tahkimat sürecek. Fırat’ın doğusuna yönelik olası geniş çaplı operasyon içinse tüm projeksiyonlar salı günü itibari ile bir daha güncellenecek.

        Diplomatik kaynaklar, Amerikan tarafının stratejiden oldukça uzak olan birtakım önerileriyle Ankara’yı hayal kırıklığına uğrattığını belirtiyor. Türk tarafı güvenli bölgeye yönelik bu önerilerin kabul edilmeyeceğini, hatta değerlendirmeye dahi almayacağını muhataplarına iletmiş.

        Öncelikle güvenli bölgenin derinliği konusunda anlaşmazlık olduğu zaten basına yansımıştı. Washington yönetimi, beş kilometre derinlikte, Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden kırsal bölgeleri kapsayan ancak Türkiye için hayati öneme sahip Tel Abyad gibi sınır beldelerini dışarıda bırakan bir bölge öngörüyor. Türkiye ise 32 kilometre derinlik teklifinde kararlı.

        Washington–Ankara arasında yüksek tansiyonlu görüşmeler sürerken ABD, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki sözde siyasi uzantısı PYD ile de 5 kilometre derinlikte bir güvenli bölge önerisi üzerinden görüşmeler yapmış bile. PYD’den bir yetkili, bu derinlikteki bir “güvenli bölgeyi” kabul ettiklerini ifade etti!..

        Görünen o ki terör örgütü PYD/YPG’yi, TSK’nın Kuzey Suriye için planladığı askeri operasyonun korkusu sarmış ve bu operasyonu engellemek için her yolu deniyor. Tüm bu süreçleri şu şekilde okumak mümkün; Türkiye ile ABD, Suriye’nin kuzeyi için görüşürken, terör örgütünün Suriye’de belirlenen bölgelerden beş kilometre geri çekilmesi hususunda anlaşmış ve PYD/YPG de bunu kabul etmiş!

        Aslında bu durum her defasında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı koyacağını, sınır şeridini ateşe vereceği tehditlerini savuran örgütün çoktan geri adım attığını gösteriyor.

        Kaynağım, “Türkiye, bizim güvenli bölgeyi reddedeceğimizi düşünüyordu. Bununla ilgili bir problemimiz yok. Ancak derinliği, bu bölgeyi gözetecek güçlerin kimliği, Afrin ve demografik değişim meselesi gibi görüşülmesi gereken bazı ayrıntılar var” diye konuşuyor.

        Buradan PYD’nin hâlâ Rusya ve ABD ile eş zamanlı görüşmeler yürüttüğü anlaşılıyor. Kaynağım, ABD ile vardıkları uzlaşı çerçevesinde “yerel güçler” diye adlandırdığı, aslında YPG’li silahlı gruplar olan “sınır koruma güçlerinin” bu bölgede olacağını söylüyor.

        Oysa Türkiye’nin kuzey Suriye’ye yönelik duruşu net. Otuz iki kilometre derinliğinde bir güvenli bölge kurmak istiyor. Zaten son MGK toplantısında, gayretini de netçe ifade eden “Barış Koridoru” tanımı kullanıldı.

        Bu ne PYD’nin ne de ABD’nin işine geliyor. Zira TSK 32 kilometre derinliğe indiğinde kuzeyde ve doğuda “özerk yönetim” diye bir şey kalmayacak. PKK’nın sözde kurtarılmış bölgeleri olmayacak.

        ABD ile yapılan görüşmelerde tansiyonu yükselten bir diğer konu, ABD’nin terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG ve çatı oluşum SDG birliklerinin tamamen silah bırakmasına sıcak bakmaması; bilakis, bu bölgenin teşkilinde bu gruplarla iş birliği yapılması.

        Görüştüğüm diplomatik kaynaklar, bu önerilerin tamamının Türkiye tarafından öfke ile karşılandığı belirtiliyor.

        ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey aslında Türkiye’yi her iki ayda bir periyodik olarak ziyaret ediyor. Belirtilene göre, bu kez temaslar medyatik bir ivme kazansa da ABD’li yetkililerin sunduğu içerik “boş.”

        Hatta Ankara'daki muhataplarının da tepkisineneden olmuş. İki müttefik arasında bunların dışında Münbiç üzerinde de ihtilaflar var ki geçtiğimiz günlerde Münbiç yerel meclisinin yapısına ilişkin müzakerelerde ortaya çıkmıştı. Türkiye için bu meclisin geçen haziranda uygulamaya koyulması, varsayılan yol haritasının uygulanması için esas.

        Türkiye Münbiç yol haritasının güvenli bölge süreci ile eş zamanlı sürdürülmesini istiyor. ABD ise önce Münbiç, sonra güvenli bölge diyormuş. Durumdan rahatsız olan Türk tarafı zaman kaybedildiğini, bunu bir oyalama ve zaman kazanma taktiği olarak yorumladıklarını Amerikalı yetkililere iletmiş.

        Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği'nin Münbiç’e ilişkin müzakereleri yapıcı olarak nitelendirmesine rağmen çok sınırlı bir ilerleme kaydedildiği belirtiliyor. Tüm bunlara rağmen Washington’la periyodik teknik görüşmelerin yakın zamanda devam edeceği ifade ediliyor.

        Öte yandan Ankara, Amerika’dan yeşil ışık almadan Fırat’ın doğusuna askerî bir operasyon ile Washington ile köprüleri atmayı da istemiyor. Ancak Rus S-400 füze savunma sisteminin alınmasıyla taçlanan Türk-Rus yakınlaşmasının ardından böyle bir ışığın yakılması da pek olası gözükmüyor.

        Belli ki Washington, Suriye’nin kuzeydoğusunda PKK/YPG kimliğine haiz bir bölgenin kurulmasına ilişkin hummalı çabalarıyla Ankara’nın endişelerini giderememiş. Ankara’daki halet-i ruhiye ise şu: Bıçak kemiğe dayandı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar