Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Sezon açıldıktan sonra hemen hemen her hafta kulüplerin sığındığı mazerete kalkanı aynı: “Lig bu hakemlerle bitmez...” Ben de diyorum ki “Her sezon nasıl bitiyorsa, bu sezon da bu lig, bu hakemlerle bitecek.” Bu hakemler diyelim ki kötü. Peki futbolcularımız çok mu iyi? Teknik direktörlerimiz olağanüstü mü? Başkanlar ve yöneticiler çok mu iyi idare ediyor? Taraftarlar stada gelmiyor. Sahalarımızın hali de ortada. Böyle bir ortamda günah keçisi sadece hakemlerimiz mi? Çuvaldızı başkasına batırırken iğneyi de kendimize batırmayı bilmeliyiz. Ben, “Hakemler çok iyi” demiyorum ancak MHK Başkanı Zekeriya Alp’in çalışmasını yakından takip ediyorum. 7-24 non-stop çalışıyor. Bundan sonra testiyi götürenle kıranı mutlaka ayırt edecektir. Kimsenin endişesi olmasın. Ama futbolumuzda sıkıntılar var. Bu alem içindeki herkesin kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. Futbolumuzun lokomotifleri; F.Bahçe iyi değil, G.Saray tat vermiyor, Beşiktaş bir an önce stadına kavuşmalı. Trabzon da onca transfere ve yeni hocaya rağmen bir türlü rayına girmedi. Ümit ediyorum ki en kısa zamanda her şey yoluna girer ve işte o zaman hakemler kötüyse, MHK Başkanı Zekeriya Alp ve arkadaşları da gereğini yaparlar.

Aydınus,Özkahya ve Palabıyık

Üçü de Türk hakemliğinin göz bebekleri. İlk ikisi çok tecrübeli, üstüne üstlük Avrupa ve Dünya hakemliği yapıyorlar. Palabıyık daha çok genç ama önü de oldukça açık. Her üçünün de ortak özellikleri hemen hemen aynı; fizik yapıları, hakemlik stilleri, saçları ve başları, boy ve endamları müthiş. 10 üzerinden 10... Dersin ki sanki mankenler ama bu özellikleri sahaya çıkarken aynı oranda maç yönetimine yansımıyor. Aydınus ve Özkahya’yı çok iyi tanıyorum, Palabıyık ise talebem olmasına rağmen beraber fazla çalışmadık. Bir abi, bir hoca olarak tavsiyem şudur: Maç yönetirken boy-pos, saç-baş düdük çalmıyor. Bu özelliklerinizi ön plana çıkarırsanız maçları iyi yönetemezsiniz. Siz zannediyorsunuz ki herkes sizi seyretmeye gelmiş. Yok öyle bir şey. Taraftar kendi takımını seyretmek için Passolig alıp maça gidiyor. Sevgili Fırat Aydınus... UEFA’da koşamadın, çok üzüldüm. Collina'yı bile çok kızdırmışsın. Sevgili Halis Özkahya... Onur’u atamadın. Uilenberg çok kızdı. Hatta seninle ilgili iyi düşünceleri vardı. Korkarım bunlar uçup gidecek. Genç kardeşim Ali Palabıyık... Sen 6. dakikada misafir takım kalecisine ikaz etmek için oyunu durduruyorsun. Sebep: Kaleci vakit geçiriyormuş. Hadi be oradan. Sevgili Ali, kimi örnek aldın da veya kim sana böyle bir şey öğretti de böyle bir düdük çaldın? Yoksa kendi icadın mı? Gençsin, sen sen ol kendini gösterme gayretini içinde tut. Bir şeyler yapmak istiyorsan adalet dağıt, her iki takım adına eşit davran, kartlarını hiç bir tereddüte mahal bırakmadan göster. Ceza alanı içinde cesur ol, yürekli ol. Bu seni alır dünyanın en iyi hakemleri arasına koyar. İşte hakemlik budur.

+ Zekeriya Alp, yeni isimleri korkusuzca en kritik maçlara veriyor. Helal olsun. Onlar da Alp'i mahcup etmiyor (Deniz Çoban, Deniz Ateş Bitnel, Volkan Bayarslan).

- Bazı hakemler kendilerine verilen önem derecesini maalesef algılayamıyorlar. Onlar zannediyor ki biz doğuştan hakemiz, istediğimiz maçı alırız. Kazın ayağı öyle değil. Size şans veriliyor ama siz kullanamıyorsunuz. Emekleri boşa çıkarmayın. Arkadakiler koşar adım geliyor (Çağatay Şahan, Ali Palabıyık).

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar