Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeraltından bildiriyorum...

        Hayatımda hiç insan görüp görmediğimi düşünüyorum günlerdir.

        Sanırım gördüklerim bir düzineyi geçmez. Ama bu sayı ile bile şanslılar arasındayım.

        Hayatında bir insanı tanımayı bırakın, uzaktan dahi göremeden yaşayıp gidenler var. Peki o zaman, şu anda siz bu yazıyı okurken sağdan soldan geçerken ya da az sonra kapıdan girecek varlık kim? Ben çok mu karamsarım yoksa gözlerinizdeki perdeyi kaldırmaya mı talibim?

        Hemen karar vermeyin. İşin biraz tıbbi ve insani boyutuna bakalım önce.

        Tıp tarihinin bize kattıklarına bir listeleyin: İlaçlar, hastalık tanıları, aşılar, teşhisler, tarifler, prospektüsler, antidepresanlar, yan etkiler, büyük yan etkiler, sevinç çığlıkları, acı kayıplar... Tıbbın en büyük keşiflerinden biri bence “plasebo”dur. Farmakolojik açıdan hiçbir etkisi olmayan, içerisinde kimyevi bir zerre dahi bulunmayan ama tıpkı diğer ilaçlar gibi enjeksiyonla, hap olarak ya da burundan vücuda verilen plasebo ilaçlar, hastalık tedavilerinde ciddi bir iyileşmeye sebep olur durur yıllardır. Ağrı dindirir, yatalak insanı ayağa kaldırır, insanı kendine öyle bir inandırır ki, boyu 15 santim uzatır, bir haftada beş kilo verdirir. Çünlü plasebo gerçekte insanın irade gücüdür. İrade, ormandaki büyük savaşta aslanı yenmek gibidir. Kendini yenmek. Plasebo da işte, iyileşme inancına sahip olmayan tıbben de çaresi bulunamayan hastalıklarda devreye girer, insan ilaç içtiğini zanneder, ilacın iyileştiriciliğiyle avunur ve bütün vücudu bu iyileşme sürecine hizmet eder. Beyin bunu söyler ve hücreler uygular. Gerçekte olması gerektiği gibi. Tabi hastalık hastaları üzerindeki plasebo etkisini de unutmamak gerekir. Hiçbir hastalığı bulunmadığına inandırmak için yıllarca uğraşmaktansa, içi bitki kökü tozlarından ya da vitaminlerden yapılmış ya da bomboş bırakılmış bu plasebo ilaçlardan birkaç kutu yazmak vakti sınırlı doktorlar için de idealdir. Dedim ya tıp tarihinin mucize keşfi diye, herkes açısından hem hastalar hem de doktorlar.

        Bir de plasebo insanlar vardır. İçinde insanı insan yapan hiçbir kimyevi maddeyi barındırmayan, faydasız ve kimileri için iyileştirici etkisi olan. Tıp tarihindeki keşfin muhteşemliğinin aksine bunlar insanlık tarihinin yüz karasıdır. Her gün yanlarından geçersiniz, bazen elini tutarsınız, bazen 20 yılınızı geçirirsiniz, bazen bir ömür, ona su ikram edersiniz, onu ne kadar çok sevdiğinizi söylemek istersiniz dünyaya, onunla ölmek istersiniz, tabi siz bilirsiniz.... Plasebo insanlarla öyle çevrelenmiştir ki etrafımız, gerçek insanı bulup seçecek kadar vakit asla kalmaz. Ben üzerime düşeni yaparak size plasebo insanı tanıma kılavuzu hazırladım, işte bu el kitabından bazı maddeler:

        1.İki göz, iki kulak ve bir ağza sahiptir, tıpkı senin gibi.

        Ama önemli olan iki gözle ömür geçirmiş olmak değil, o gözlerle neler gördüğün ya da neleri görmemezlikten geldiğindir.

        2.Bir geçmişi vardır, geçmişi olan varlığın duyguları da olması gerekir.

        Elbette plasebo insanın da duyguları vardır, anlıktır ama vardır. Fakat senden farklı olarak o hep tedarikli gider. Yedeği vardır her zaman kol mesafesindedir, hazırlıksız yakalanmak istemez.

        3.Sanatla ilgilenir, çokları gibi.

        Sanatın önyargıları bir çukur açıp içinde yakarak başlayacağını bilmez, yukarıdan bakar kendiyle aynı işi yapanlara bile. Ego patlamaları esnasında inan yakınlarında olmak istemezsin. Tablosu satılmaz, kitabı beğenilmez, müziği kötülenir ve yerle bir olur. Gücü varsa yerle bir eder.

        4.İyilik, onur, hak, adalet ve en fenası da hakikatten bahseder, engel olamazsın.

        Kendinden başka herkes, hatta çocukları bile onun için ötekidir. Ötekilere kısa, net ve keskin cümleler eder şu saydığım kavramlar üzerine. Tarif ettiklerinin tam tersinde bir yöntem uygular hayatta kalmak için. Hayatta kalmanın tek yolunun bu olduğunu zanneder.

        5.Bir annesi ve babası vardır, herkes gibi.

        Doğmakla ilgili hiçbir derdi olmamasına rağmen, ölüm onun en büyük korkusudur. Aslında kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını anlaması takriben son nefesine denk gelir.

        6.İnsanın ruhuna hitap etmeyi iyi bilir.

        Çünkü onun da bir ruhu vardır....

        7.Ahlak, etik gibi çerçevelerden çok bahseder.

        Zannedersin ki dünyaya bu çerçeveleri kendisi indirmiştir bizzat sahibinden alıp. İlk ve en iyi uygulayan da kendisidir, hem de bütün milletlerde.

        8. Dünyaya bir kere gelmiştir.

        Bu yüzden hoyratlığı ve hırçınlığı, saygısızlığı ve sevgisizliği kendinde hak görür.

        9.Bir ömür -mış gibi yapar.

        Severmiş, nefret edermiş, gelirmiş, gidermiş, üzülürmüş, sevinirmiş gibi... İçindeki büyük ve derin karanlığı görmemek üzerine yoğunlaşır bütün konsantrasyonu, hiçbir zaman gerçekte olduğu yerde değildir bu yüzden. Olsun.

        10.Varlığı bir lütuftur insanlığa.

        Yokluğunda hiçbir eksiklik hissetmeyeceğimizi gayet iyi bilir içten içe. Seni de kendini de bu övülesi varlığına inandırır. Sen insansın çünkü, seni inandırmak hiç zor değil.

        Plasebo insanı tanıma kılavuzu için maddeler uzayıp gidiyor. İnsan görünümlü ama bildiğimiz, kendimize yakıştırdığımız insan olma vasıflarından çok uzakta yaşayarak. Plasebo insanlar her yerde. İnternet ve sosyal paylaşımın insanları birbirine yaklaştırdığı bir ortamda, ikinci bir atmosfer oluşuyor etrafımızda. Ama emin olun içinde oksijen yok hatta canım karbondioksit bile yok bu yeni atmosferin içinde. Bir ömür yaşamış gibi zannedip kendini, aslında hiçbir şeyin farkına varamıyorsan, sen de bir plasebosun, ama olsun. Artık bir kılavuzun var.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar