Yok böyle dans ayakkabısı
Dansla 15 yaşında tanıştı, yurtdışında kurslara katıldı, eğitmenlik yaptı. Yetmedi, tüm dansçılar için ortopedik dans ayakkabıları tasarladı. İşte Vitali Kazes’in Struma gemisine uzanan sıradışı hikâyesi.
Rengârenk ayakkabılar... Kırmızı, mavi, mor, sarı, simli... Bu şık modellerin hiçbiri sıradan değil. Hepsi çok özel dans ayakkabıları. Altlarında Vitali Kazes’in imzası var. İstanbullu Kazes (37), 15 yıldır dans eğitmeni ve 7 yıldır da dans ayakkabısı tasarımcısı.
Kazes’in çocukluğu ve gençliği İstanbul’un Erenköy semtinde ve Büyükada’da geçti. Önce Fenerbahçe Lisesi’nde, sonra Kabataş Lisesi’nde okudu. Peki dansa ilgisi nasıl ortaya çıktı? Anneannesinden vals hikâyeleri dinlemişti hep. Yine de dans aşkını ateşleyecek bir kıvılcım gerekiyordu. O kıvılcım 1988’de çaktı. 15 yaşındayken Çekoslovakya’nın başkenti Prag’da bir gençlik kampında ilk vals ve foxtrot derslerini aldı: “O bir saatlik dersten o kadar etkilendim ki, bir yıl boyunca o gün öğrendiğim hareketleri belki binlerce kez tekrar ettim.”
Dans artık kanına girmişti: “Prag, Viyana ve Trencin’de aldığım dersler sayesinde fena sayılmayacak bir tecrübe edindim. Böylece İstanbul, Boğaziçi ve Koç üniversitelerinde Viyana valsi, İngiliz valsi, foxtrot ve quickstep dersleri verdim. Bunu 2005’e kadar sürdürdüm.”
Öte yandan, dans eğitmenliği fazla para kazandırmadığı için Kazes’in bir iş tutması gerekiyordu. İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirip borsada çalışmaya başladı. Yaklaşık 10 yıl boyunca çok para kazandı, çok para kaybetti. 1998’de Türkiye’deki mali krizden sonra pılı pırtıyı toplayıp ABD’ye yerleşme niyetindeydi ki, son anda vazgeçti.
ASIL MÜŞTERİLERİ YURTDIŞINDA
Gönlündeki aslan tabii ki hep danstı. Sık sık Slovenya’ya gitti; Ljubliana’da dünyanın en iyi eğitmenlerinden bu kez Latin yarışma dansları konusunda ders aldı: “Bazı ünlü eğitmenleri de Türkiye’ye getirttim. 2004’te Spica adıyla İsviçre merkezli bir dans organizasyonu ve malzemeleri şirketi kurdum. 24 Nisan 2004’te, anneannemin ölümünün ertesi günü borsada çalışmayı bırakıp tamamen dans ayakkabısı işine odaklandım.”
Kazes’i özel yapan ise 2004’te sadece dansa özel ortopedik eğimli ayakkabılar tasarlama işine girişmesiydi. Bir yıllık çabanın sonunda ilk modellerini üretti: “Bu ayakkabıların benzerini dünyada benden başka sadece 3 firma üretiyor. Ancak, Türkiye’de istediğimi hayata geçirecek ustaları bir türlü bulamadım. Bu yüzden yıllardır ayakkabı omurgalarını İsviçre’de yaptırıyorum.”
Vitali Kazes, ürettiği ayakkabıları Türkiye’de de sattı ama asıl müşterileri hep yurtdışındaydı. İngiltere, Rusya ve Almanya’daki birçok profesyonel dansçı onun ortopedik eğimli ayakkabılarını giydi: “11 ayrı model ve bunların renk çeşitlerini üretiyorum. Sırada Swarovski taşlı olanlar var. Bunları taşların büyüklüğüne göre 500 ila 1500 TL’ye satacağım. Ama nisan ayından itibaren ayakkabıları Bangladeş’te ürettireceğim. Orada hem işçilik daha kaliteli hem maliyetler daha düşük. İşlerimi ise daha çok New York’tan yöneteceğim.”
Yanlış tasarım sakatlar
“Dans, yüksek performans gerektiren bir etkinlik. Ancak Türkiye’de iki önemli sorun var, bunlar ciddi sakatlıklara yol açabiliyor. Birincisi yanlış eğitim, ikincisi yanlış dans ayakkabısı. Son derece hatalı üretilmiş, 10 TL etmeyecek dans ayakkabılarını Türkiye’de bulmak mümkün.”
Anneannem Struma’dan kurtulan şanslılardan
Vitali Kazes, annesini çok küçük yaşta kaybetti. Babası da uzun yıllar felçli yaşadı. Onu büyütüp yetiştiren kişi anneannesi Hanna Akerman’dı. Sadece Akerman’ın hayat hikâyesi bile Kazes’in aile kökeni hakkında fikir verebilir: “Ailemin kökleri hayli karışık. Eşkenaz ve Sefarad kökenlerim var. Baba tarafım en az 500 yıllık Tireli. Anneannemin ailesinin bir kanadı 17. yüzyıl sonunda bugünkü Polonezköy’e yerleşmiş. Diğer kanadı ise 1850’li yıllarda Edirne ve Selanik’teki askeri okullara eğitmen olarak atanan David ve Albert isimli iki Yahudi subaya kadar gidiyor.”
Ailenin anneanne kanadı 1918’de mütareke döneminde Türkiye’den ayrılmak zorunda kaldı. Anneannesi bu ayrılığın ardından bugünkü Ukrayna-Polonya sınırında doğdu. Ancak, ailenin yaşamı 2. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla cehenneme döndü. Birçoğu, Nazi Almanya’sının Yahudileri yok etme projesi yüzünden temerküz kamplarında can verdi.
Hanna Akerman ise 1941’in aralık ayında Struma gemisiyle bu azaptan kurtulmayı deneyen şanslı yolcular arasındaydı. Fakat Struma gemisi nihai hedefi Filistin’e bir türlü ulaşamadan İstanbul ile Köstence arasında mekik dokumak zorunda kaldı. 1942’de Karadeniz’de batırılan gemiden kurtulan yaklaşık 10 yolcu arasında Hanna Akerman da vardı. Akerman kurtarma gemisinin kaptanı Talip Aliman ile evlendi. Ancak, ailesinin Nazi kıyımına kurban gitmesinin ve Struma kazasının etkilerini ölene kadar üzerinden atamadı.
Ortopedik dans ayakkabısının 2 sırrı
DENGE: 40 derecelik ortopedik eğimi sayesinde profesyonel ya da amatör tüm dansçıların daha iyi dengede durmasını sağlıyor.
SAĞLIK: Ayak boşluğunu dolduran bu eğim sayesinde aşil tendonu, ayak bileği, diz, bel, boyun fıtığı sakatlıkları en aza iniyor.