Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yılın ikinci enflasyon raporunu açıklayan Merkez Bankası enflasyonun yüzde 70’i görmesinin ardından gerileyeceğini ve yılı yüzde 42.8 düzeyinde kapacağını bekliyor. Böylece merkez Bankası enflasyon tahminini yıl sonu için üç ay önceki yüzde 23.2 düzeyinden yüzde 42.8’e çıkardı.

        Enflasyonun önemli ayaklarından petrol fiyatlarındaki artış beklentisi 3 ay önceki 80.4 dolardan 102.2 dolara çıkarıldı. Petrol fiyat tahmini uluslararası beklentiyle uyumlu.

        Ancak enflasyon tahmini oldukça iyimser. Enflasyonun yüzde 70’lerden ne olup da yüzde 40’lara doğru gerileyeceği konusunda somut gerekçeler ortaya konulmuş değil.

        Üstelik yılın ikinci yarısında Türkiye iyice seçim havasına girmiş olacak.

        MERKEZ’İN FAİZİ AŞAĞI YÖNLÜ

        ➔ Merkez Bankası da enflasyona müdahale aracı olarak faizi artırma yönünde değil, mümkün olduğunca düşürme yönünde kullanacak. TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlarda bunun netliği var. Kavcıoğlu şunları söyledi:

        ➔ “Faiz artırımlarıyla sağlanan süreç sürdürülebilir değildi, hepimiz gördük. Kendine özgü politikalar uygulayarak süreci iyi yöneteceğini görüyoruz. Çin de farklı kararlar alıyor, Japonya aynı şekilde. Dünyayı Fed olarak görmemek lazım. Resesyonu konuşuyorlar. Her ülkenin kendine özgü kararlar alarak yoluna devam etmesi sağlıklı.

        REKLAM

        ➔ Finansmana erişimin kolaylaştırılması önemli. Merkez Bankası cari denge politikasıyla uyumlu şekilde finansmanın 2 yıl ödemesiz yüzde 9 faizle TL kredi bu dönemde, söylediğimiz, iddia ettiğimiz politikayı destekleyen en önemli noktadır. TL’ye güvenin. Merkez Bankası olarak TL krediyi yüzde 9 ile veriyorsak, firmalar buna ulaşabiliyorsa bu bizim politikayı uygulamakta ne kadar kararlı olduğumuzu gösterir.”

        KREDİLER AMAN DÖVİZE GİTMESİN

        ➔ Verilen kredilerin veya kredi artışının döviz talebine dönmemesi için, hemen her gün bir düzenleme, kısıtlama veya yaptırım geliyor. Hem kamu kesiminin döviz likiditesine ihtiyacını karşılama hem de kur üzerinde yukarı yönlü baskının oluşmaması amaçlanıyor.

        ➔ Çünkü kur ne kadar yukarı giderse Hazine ve Merkez Bankası kur korumalı mevduata o kadar fazla ödeme yapacaklar.

        ➔ Daha da önemlisi verilen krediler dövize gidecekse, kuru artırıcı etki yapacak ve bu da enflasyonu yükseltecek. Zaten Türkiye’de yaşanan enflasyonun yarıdan fazlasını kur artışının yol açtığı konusunda görüş birliği var.

        ➔ Buradaki kritik rolü döviz kuru oynayacak. Herhangi bir dış veya iç şokun kuru sıçratmaması gerekir ki, yüzde 70’lerin üzerine çıkacak enflasyon geriye dönebilsin.

        Kuru sıçratmadan seçime kadar götürmede risk ciddi oranda yüksek. Aralık ayından itibaren geçtiğimiz kur korumalı sistem iyi giderken Ukrayna Savaşı şokuyla karşılaştık. Nitekim bu döviz kurunda yüzde 10 düzeyinde yukarı yönde artışa yol açtı.

        CARİ DENGE NE KADAR ETKİLENİR?

        ➔ Ayrıca Merkez Bankası önümüzdeki aylar için yüzde 70’lere çıkacak sonra gerileyerek yıl sonu için yüzde 42.8’e inecek enflasyon için, belli varsayımlarda bulunuyor. Enflasyon raporunun içinde yer alan “Jeopolitik gelişmelerin cari dengeye olası etkileri” çalışması bunlardan biri. Çalışma özetle şu tespitte bulundu:

        ➔ “Cari denge üzerinde son dönemdeki jeopolitik gelişmeler nedeniyle yükselen enerji fiyatlarından kaynaklanan riskler devam etmektedir. Bununla birlikte enerji fiyatlarının gelişmelere oldukça duyarlı olması nedeniyle fiyatlar üzerinde ayağı yönlü risklerin de bulunduğu değerlendirilmektedir.

        REKLAM

        ➔ İhracat tarafında ise ihracatçı firmaların dinamik kapasitesi ve Pazar çeşitlendirme esnekliği çatışma kaynaklı kayıpları telafi etmekte etkili olmaktadır.

        ➔ Son olarak yakın dönemdeki turizm gelirleri üzerinde çatışma kaynaklı riskler ortaya çıkmakla birlikte bu riskleri kısmen telafi edebilecek unsurların da desteğiyle 2022 yılında turizm gelirlerinin salgın öncesi dönemdeki seviyelerine ulaşabileceği değerlendirilmektedir.”

        ➔ Özetle çalışma savaşın doğuracağı riskleri belirtmekle birlikte “Biz bu işin altından kalkarız” gibi bir sonuç çıkartıyor.

        İHRACATIN GÜÇLÜ YANLARI

        ➔ Ne olup da ihracatın artış ivmesini sürdüreceği konusunda ise bazı gerekçeler gösterilmiş. Kısaca bunlara da yer verelim.

        ➔ İhracatçı firmaların dinamik kapasitesi ve pazar çeşitlendirme esnekliği diğer ülkelere ihracatı artırarak kısa dönemli kayıpları telafi edebilir.

        ➔ İmalat sanayi ürünleri Türkiye’nin ihracatında akran ve komşu ülkelerin çoğuna kıyasla yüzde 78 ile görece yüksek paya sahip. Türkiye 226 ülkeye 4.308 çeşit ürün daha yüksek bir pazar ve ürün çeşitlendirmesine sahip.

        ➔ En fazla ihracatı yapılan üç ürünün toplamdaki payının yüzde 29.3 gibi görece düşük kalması da ihracatın belli ürünlerde yoğunlaşmadığına işaret ediyor. Düşük ürün yoğunluğu sayesinde Türkiye ihracat performansını koruyabilir.

        Enerji fiyatlarındaki artış dış talebi artırabilir. Türkiye’nin ihracatında önemli paya sahip Irak, İran ve Azerbaycan gibi enerji ihracatçısı ülkelerin gelirleri yükselecek. Petrol gelirleri artan bu ülkelerin ithalat talebi Türkiye’nin bu ülkelere ihracatını ivmelendirebilir.

        Tüm okurların bayramını kutlarım.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar